Türkiye Yeşilay Cemiyeti, tütün kullanımının toplumsal etkilerini detaylı bir şekilde ortaya koyan “Yeşilay Türkiye Tütün Raporu 2025″i kamuoyuna sundu.
Yeşilay’ın Sepetçiler Kasrı’ndaki genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda, Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, kuruluşun bağımlılıkla mücadelede 105 yıldır kesintisiz çaba gösterdiğini aktardı.
Dinç, bağımlılığı hem bireyler hem de toplum için en ciddi sorunlardan biri olarak tanımlarken, hiçbir bağımlılık türünün masum ya da zararsız olarak değerlendirilemeyeceğini vurguladı.
“Bir bağımlılığı masum görmek, diğer bağımlılıklara geçişi kolaylaştırır,” diyen Dinç, toplumsal direncin sürdürülmesi ve herkesin bu konuda sorumluluk almasının önemine değindi.
Tütün bağımlılığının diğer bağımlılıklardan daha az zarar vermediğini ifade eden Dinç, dünya genelindeki istatistiklerin bu gerçeği net şekilde ortaya koyduğunu belirtti.
Her yıl dünya genelinde 8 milyon, Türkiye’de ise 100 binden fazla insanın tütün nedeniyle hayatını kaybettiğini aktaran Dinç, “Dünyada 2 milyon kişi akciğer kanserinden yaşamını yitiriyor ve bunun yüzde 85’i sigaradan kaynaklanıyor. Dünya Sağlık Örgütü, tütün bağımlılığını dünya genelinde en fazla normalleştirilen ölüm nedeni olarak tanımlıyor. Bu durum ne kabul edilebilir ne de göz ardı edilebilir,” şeklinde konuştu.
“Elektronik sigaralar diğer tütün ürünlerine geçişi kolaylaştırıyor”
Yeni nesil nikotin ürünlerinin gençler için artan bir tehdit oluşturduğuna dikkati çeken Dinç, elektronik sigaranın daha az zararlı olduğu konusundaki algıların gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Bu ürünlerin özellikle çocuklar ve gençler için geleneksel sigaradandan daha büyük bir risk taşıdığını dile getirdi.
Dinç, tatlandırıcılar, aroma ve renkli ambalajların yanı sıra dijital platformlardaki hedefli reklamların da gençler için nikotinle tanışma kapısı haline geldiğini belirtti. Elektronik sigaraların, sigarayı bırakma aracı gibi tanıtılmasının aksine, diğer tütün ürünlerine geçişi kolaylaştırdığını vurguladı. Toplumda tütün ve nikotin ürünlerinin normalleşmesine karşı etkili bir toplumsal tutum geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ayrıca, erkenden önleme programlarının yaygınlaştırılması ve ebeveynlerin, eğitimcilerin bilinçlendirilmesi gerekliliğine de değindi. Amerikan yasalarında tütün ürünlerinin satışının sıkı bir şekilde denetlenmesi ve elektronik sigara yasağının sürdürülmesi gerektiğini aktardı.
“Tütün bağımlılığı çoğu zaman bağımlılık olarak görülmüyor”
Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak, Yeşilay Danışmanlık Merkezleri’nin (YEDAM) ücretsiz ve gizlilik esasına dayalı psikoterapi ve sosyal hizmet desteği sunduğunu hatırlattı.
Kadak, bağımlı kişilerin psikolojik destek almaktan çekinebileceğini, bu nedenle güvenli bir ortamın tedavi katılımını artırdığını aktardı ve YEDAM’ın kişiye özel tedavi modeli sunduğunu belirtti.
“Bağımlılık bir irade sorunu değil, bir beyin hastalığıdır,” diyen Kadak, tedavi sürecinin sürekliliği ve profesyonel destek ile önemli olduğunu ifade etti.
Toplumda tütün bağımlılığına karşı bir kayıtsızlığın olduğu görülüyor. Kadak, YEDAM’a başvuranların yalnızca yüzde 7’sinin sigara kullanımını gerçek bir problem olarak gördüğünü ve bu durumun tütünün toplumsal normalleşmesini gösterdiğini belirtti.
Elektronik sigara tasarım ve pazarlama stratejilerinin 18 yaş altı gençlerdeki kullanım oranlarını artırdığına da dikkat çekti. Elektronik sigaraların da geleneksel sigaralar ile benzer bağımlılık mekanizmalarına sahip olduğunu vurguladı.
Tedaviye başvuranların yüzde 24,7’si 40-50 yaş aralığında
“Yeşilay Türkiye Tütün Raporu 2025”, Yeşilay Bilim Kurulu ve YEDAM işbirliği ile tütün kullanımının Türkiye’deki yaygınlığı, genç nüfus üzerindeki etkileri ve profesyonel destek süreçlerini kapsamlı verilerle sunuyor.
Rapor, tütün bağımlılığının demografik yapısı, yaş ve cinsiyet dağılımı, sigaraya başlama yaşı gibi konularla birlikte elektronik sigara kullanımındaki artışı da inceledi.
Tütün bırakma girişimi, motivasyonlar ve karşılaşılan engeller üzerinde tespitlerde bulunan rapor, bağımlılıkla mücadelede sunulan profesyonel destek hizmetlerini ve YEDAM modeli kapsamındaki psikososyal müdahale yöntemlerini detaylandırdı.
Raporda, tütün bağımlılığı tedavisine başvuranların yüzde 24,7’sinin 40-50 yaşındaki bireylerden oluştuğu, tedaviye başvuranların yüzde 60,8’inin erkek, yüzde 39,2’sinin kadın olduğu bilgisi veriliyor.
Yapılan çalışmalara genellikle evli bireylerin katıldığı bildirildi. Eğitim düzeyi arttıkça sigara bırakma oranlarının da yükseldiği, tedaviye başvuranların yüzde 57,4’ünün yükseköğrenim mezunu olduğu kaydedildi.
Başvuranların yüzde 62,9’u sigaraya 18 yaşından önce başladı
Rapor, YEDAM’a başvuranların sigaraya başlama yaş ortalamasının 16,91 olduğunu ve başvuranların yüzde 62,9’unun bu alışkanlığa 18 yaşından önce adım attığını belirtti. Erkeklerde bu oran 16,14 ve yüzde 68,6 da 18 yaş altındayken sigaraya başlamış durumda. Kadınlarda ise ortalama başlama yaşı 18,11 olup, kadınların yüzde 54,2’si de sigaraya 18 yaşından önce başlamıştır.
Sigara kullanan bireylerde ortalama kullanım süresi 23 yıl, günlük tüketim miktarı ise 22 adet olarak kaydedildi. Yine Yeşilaya danışanların yüzde 77’si daha önce tütün ürünlerini bırakmayı denemiş, bu girişimlerin yüzde 77,5’i bir yıldan kısa sürmüştür.
Kullanım süresi ve tüketim miktarındaki artışın bırakmayı zorlaştırdığı, buna karşın psikososyal destek ve ilaç tedavisinin birlikte uygulanmasının bırakma başarısını artırdığı vurgulandı. YEDAM ile yapılan ilk takip görüşmesinde danışanların yüzde 64,5’inin tütün kullanmadığı, 12 aylık takip sonunda ise bu oranın yüzde 84,8’e çıktığı belirtildi.


