Türkiye, uluslararası uzay yönetişimi ve uzay diplomasisi alanlarında önemli bir başarıya daha imza attı. Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Yusuf Kıraç, Asya-Pasifik Uzay İş Birliği Örgütü’nün (APSCO) 19. Konsey Toplantısı’nda 2026–2027 döneminde Konsey Başkanı olarak oybirliğiyle seçildi.
Bu seçim, APSCO tarihinde bir Türk temsilcinin ilk kez konsey başkanlığına getirilmesi açısından büyük bir önem taşıdığı belirtiliyor.
Bangkok’ta tarihi karar
Toplantının düzenlendiği Bangkok, Türkiye’nin bölgesel ve küresel uzay yönetişimindeki etkin rolünü pekiştiren bu kararın alındığı yer oldu. Türkiye, APSCO bünyesinde yürütülen teknik, diplomatik ve akademik çalışmalarda giderek artan bir ağırlığa sahip konumda bulunuyor.
APSCO ve Türkiye’nin artan stratejik ağırlığı
APSCO, üye ülkeler arasında uzayın barışçıl şekilde kullanılması, kapasite geliştirilmesi, ortak uydu projeleri, eğitim programları ve teknik iş birliklerinin teşvik edilmesi amacıyla faaliyet gösteren çok taraflı bir uluslararası uzay kuruluşudur. Türkiye Uzay Ajansı’nın aktif katılımı sayesinde, Türkiye son yıllarda bu platformda ortak projelerde, insan kaynağı geliştirme programlarında ve veri paylaşım mekanizmalarında öne çıkan ülkeler arasında yer aldı.
Yusuf Kıraç’ın Konsey Başkanlığına gelmesiyle birlikte, Türkiye’nin APSCO’daki stratejik etkisinin artması, çok taraflı uydu ve yer sistemleri projelerinin derinleşmesi amaçlanıyor. Ayrıca, bölgesel uzay kapasitesinin ortak girişimlerle ileri taşınması hedefleniyor.
Kıraç, aynı zamanda Uluslararası Astronotik Federasyonu’nda (IAF) Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmektedir. Sidney’de gerçekleştirilen 76. Uluslararası Uzay Kongresi’nde bu göreve seçilen Kıraç, IAF yönetim yapısında görev alan ilk Türk temsilcisi olarak bir ilke daha kaydetmiştir.
Türkiye’nin uzay diplomasisi vizyonu
APSCO Konsey Başkanlığı, IAF Başkan Yardımcılığı ve IAC 2026 Antalya ev sahipliği, Türkiye’nin uzay alanındaki diplomatik, kurumsal ve bilimsel kapasitesinin yükselmekte olduğunun açık bir göstergesi. Bu üçlü yapı, Türkiye’nin yalnızca uzay teknolojileri geliştiren bir ülke değil, aynı zamanda küresel uzay diplomasisi ve yönetişiminin etkili bir aktörü haline geldiğini ortaya koyuyor.


