Almanya’nın aşırı sağcı partisi Almanya için Alternatif (AfD) içerisinde Rusya ile ilişkilerin nasıl yürütüleceği konusunda büyük bir tartışma baş gösterdi. Partinin eş başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla’nın farklı görüşleri kamuoyuna yansıdı.
Weidel, bazı milletvekillerinin Rusya’yı ziyaret etme planlarına karşı çıkarken, Chrupalla ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e destek veren sözlerde bulundu. Bu durum, partideki fikir ayrılıklarını daha belirgin hale getirdi.
Son yıllarda, diğer siyasetçiler AfD’yi “Kremlin’in çıkarlarına hizmet etmek” ve “casusluk” gibi suçlamalarla hedef alıyor. Buna karşılık, AfD bu yılki anketlerde kayda değer bir yükseliş göstererek Almanya’nın ikinci büyük partisiyken, şubat ayında yüzde 20’lik bir oy oranına ulaşmıştı.
PARTİDE DOĞU-BATI AYRIŞMASI
Partinin kuruluşundan bugüne uzanan geçmişinde, doğuda Rusya’ya daha sıcak bakan bir seçmen tabanı bulunuyor. Ukrayna savaşı gibi uluslararası olayların etkisiyle NATO ile yaşanan gerginliklere rağmen, bu ayrışma partinin içindeki bölünmeleri derinleştiriyor. Batı Almanya’da ise AfD, daha profesyonel bir imaj oluşturarak etkisini artırmaya çalışıyor.
AfD ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump ile olan sıcak ilişkilerini de sürdürmeyi hedefliyor.
WEIDEL’İN RUSYA TURU TEPKİ TOPLADI
Tartışma, Weidel’in çok sayıda milletvekilinin Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki Soçi’ye yapacağı ziyarete karşı çıkmasıyla daha da alevlendi. Weidel, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Orada ne yapacağımızı anlamıyorum” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda, Rusya’nın üst düzey yetkilileri ile görüşme isteğine de kapıları kapattı.
Weidel, daha önceki açıklamalarında Rusya’nın NATO hava savunmasını test ettiğini öne sürmüştü ve Putin’e “gerilimi düşür” çağrısı yapmıştı.
CHRUPALLA’DAN PUTİN’E DESTEK
Chrupalla, “Bu ülkede savaş çığırtkanlığı yapmamalıyız, artık barış arayıcıları olmalıyız” sözleriyle barış vurgusu yaptı.
Kritik açıklamalarının ardından, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin güvenlik uzmanı Roderich Kiesewetter, Chrupalla’yı “Rusya trolü” ve “AfD’nin başındaki deli adam” olarak tanımladı.
AFD SEÇMENİ DE İKİYE BÖLÜNDÜ
Partideki bu keskin ayrışmalar, AfD’nin seçmen tabanına da yansıdı. Yapılan son anketlerde, AfD seçmenlerinin yüzde 44’ü “Rusya’nın Almanya’ya askeri saldırı düzenleme olasılığından” endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 52’si ise böyle bir tehdit görmüyor.
O tarihten beri, AfD’nin Thüringen eyaletinde kritik altyapılarla ilgili hassas bilgiler topladığı yönünde iddialar yoğunlaşırken, partinin bu durumu “art niyetli” olarak nitelendirdiği gözlemlendi.
Insa Enstitüsü Başkanı Hermann Binkert, Rusya’ya duyulan sempatinin AfD’ye iç politikada zarar verebileceğini vurguladı.
Binkert, bunun, Putin’in oluşturduğu tehditten ziyade, Trump’ın MAGA hareketine ilham veren diğer Avrupa milliyetçi partileriyle arasındaki ilişkilerde çatlaklara neden olabileceğine dikkat çekti.
AFD NE ZAMAN KURULDU VE NEYİ AMAÇLIYOR?
AfD, 2013 yılında Alman ekonomistler Bernd Lucke, Konrad Adam ve Frauke Petry tarafından kuruldu. Başlangıçta Avrupa Birliği karşıtı bir hareket olarak ortaya çıkan parti, zamanla göç ve güvenlik meselelerine odaklanarak sağda kendine bir alan yarattı.
İltica politikasını sıkılaştırmayı amaçlayan AfD, günümüzde siyasi alanda etkili bir muhalefet ve demokratik kurumlar üzerinde baskı yaratan bir güç olarak tanınıyor. Ayrıca, Ukrayna konusunda Rusya’nın çizgisini benimseyen bir söylemle, Almanya’nın Kiev’e olan askeri ve mali desteklerini sona erdirmesini ve Moskova ile müzakere sürecine geri dönülmesini talep ediyor.
