🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Gazze’deki Kadın Gazetecilerin Kahraman Direnişi

Gazze’deki Kadın Gazetecilerin Kahraman Direnişi

featured

İletişim Başkanı Duran, İletişim Başkanlığı’nda gerçekleştirilen “Soykırımın Kadın Tanıkları: Gazze’de Medya ve Direniş” adlı panelde yer aldı.

Panelde yaptığı konuşmada Duran, İsrail’in Gazze’de 2 yılı aşkın bir süredir, insanlık tarihine damga vuracak türden bir mezalimi ve soykırımı sürdürdüğünü vurguladı.

Gazze’deki gazetecilerin, özellikle kadın gazetecilerin öncülüğünde, eşi benzeri görülmemiş bir direniş ve cesaret göstererek, soykırım süresince saldırılara rağmen görevlerini büyük bir özveriyle yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Duran, ayrıca Filistin’de katledilen gazetecilerin mücadelesinin anlatıldığı “Gerçeğin Katli: İsrail’in Gazeteciliğe Karşı Savaşı” adlı kitabı Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak uluslararası kamuoyunun dikkatine sunduklarını hatırlattı.

– “İSRAİL, İNSANLIĞIN VİCDANINDA KALICI OLARAK MAHKUM OLDU”

Duran, gelinen aşamada İsrail’in kirli ve karanlık yüzünün dünya genelinde fark edilmesinin çok boyutlu direnişin önemli bir etkeni olduğuna dikkat çekerek şunları ifade etti:

“İsrail, işgal ve soykırımla, insani, ahlaki ve hukuki ilkeleri ihlal etmekle anılır hale geldi. En önemlisi de, İsrail insanlığın vicdanında kalıcı olarak mahkûm oldu ve uluslararası mahkemelerde sanık olarak karşımıza çıktı. Türkiye olarak bizler de Filistin direnişine güçlü bir destek sunduk. Bu doğrultuda İsrail’e doğrudan yaptırımlar uyguladık, diplomatik ilişkilerimizi sona erdirip ticaretimizi durdurduk. Sürecin ilk gününden beri diplomasinin tüm imkanlarını seferber ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız, katıldığı uluslararası toplantılarda ve ikili görüşmelerde Filistin’in uğradığı zulmü muhataplarına sürekli olarak aktardı ve anlatmaya devam etmektedir. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin bu mücadelesi, ateşkesin sağlanmasında kritik bir rol oynamıştır. Ayrıca, Saygıdeğer Hanımefendi de ‘Filistin İçin Tek Yürek’ buluşması kapsamında lider eşlerini İstanbul’da ağırlayarak, Melania Trump’a bir mektup yazarak Gazzeli çocuklar ve siviller için de duyarlılık göstermesi çağrısında bulundu.”

Duran, Filistin davasına özel bir iletişim alanı açma gerekliliğine işaret ederek, “Özellikle sahada görev yapan gazetecilerin mücadelesine dikkat çekmek istiyorum. Gazze’deki gazeteciler, canları pahasına, dünyaya İsrail’in uyguladığı zulmü ve soykırımı aktardılar. Bu ifadeyi kullandığımda, gerçek bir durumu yine vurgulamak istiyorum.” dedi.

– “ONUN ÖMRÜ VE DİRENİŞİ İÇİMİZİ TİTRETEN TÜRDENDİR”

Duran, İsrail’in, Gazze’de son iki yıl içinde 37’si kadın olmak üzere 300’e yakın gazeteciyi hedef alarak katlettiğini belirtti ve şunları ekledi:

“Bu gazetecilerden biri, kadın gazeteci Alaa Al-Hams’tı. Onun direnişi ve hayatı bizleri derinden etkileyen bir hikayedir. Alaa’nın ailesi, 1948 yılında İsrail’in köylerini işgal etmesiyle mülteci kampına sığınmak zorunda kaldı. Diğer birçok Filistinli gibi, kendi topraklarında zorluklarla mücadele ederek yaşadı. Mikrofonu ve kalemi onun direnişinin simgesi oldu. Alaa, İsrail saldırıları sırasında ailesinden 10 kişiyi kaybetti ve kendisi de yaralandı. Şehit olan ailesi için sosyal medya üzerinden şu şekilde yazdı: ‘Aceleniz mi vardı, yoksa ben mi çok yavaştım? Son buluşmanıza beni de katsaydınız ne olurdu?’ Maalesef, bu paylaşımın ardından İsrail’in evini vurması sonucunda Alaa, karnındaki bebeğiyle birlikte şehit oldu. Burada, gerçekleri dünyaya duyururken şehit olan tüm gazeteci kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum.”

İletişim Başkanı Duran, İsrail’in kasıtlı olarak gazetecileri hedef aldığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Gazeteciler ailelerini, omuz omuza çalıştıkları meslektaşlarını kaybettiler. Açlık ve susuzluk içinde kaldılar ama asla vazgeçmediler; gerçekleri dünyaya duyurmak ve Filistin’in davasını duyurmak adına mücadelelerine devam ettiler. Gerçekten de başarılı oldular. Ancak bu başarı, Batı merkezli bazı uluslararası medya kuruluşlarının farklı tavırlarına rağmen elde edildi. Bu yayın organları, sistematik bir şekilde dezenformasyon, manipülasyon, karartma ve yalan haberlerle soykırımın propaganda araçlarına dönüştüler. İsrail’in işlediği suçları meşrulaştırmaya çalıştılar. Bu sadece geleneksel medya ile sınırlı kalmadı; dijital medya alanında da İsrail’i destekleyen uygulamalar, tarihimize utanç dolu belgeler olarak geçmiştir. Sosyal medya şirketleri, algoritmalarını bir silah gibi kullanarak, Filistinlilerin sesini kısmak için dijital duvarlar örmüşlerdir.”

Duran, katilleri savunan ve soykırımı göz ardı eden medya kuruluşlarına karşı, Filistin’in gerçeklerini anlatan medya kuruluşları ve basın mensuplarının önemini vurgulayarak, “Gazze’deki meslektaşlarına destek olan medya da bulunmaktadır. Canlarını tehlikeye atan gazeteciler ve Türkiye’deki medya kuruluşları da Filistin davasının duyurulması için seferber oldular. Özellikle Başkent ve Anadolu Ajansı, Filistin’deki durumu sahadaki tanıklarla dünyaya ulaştırmada önemli katkılar sağladılar. Hem geleneksel medyada hem de dijital platformlarda, gerçeklerin duyurulması için çaba gösteren tüm basın mensuplarına içtenlikle teşekkür ediyorum.” dedi.

Duran, ayrıca bir konunun altını çizerek, “Gazze soykırımı, dijital egemenliğin bugünün milli güvenlik anlayışından ayrı düşünülemeyeceğini göstermiştir. Bu perspektifle, ulusal veri altyapımızı, yerli sosyal medya platformlarımızı ve yerli içerik ağlarımızı güçlendirmek için bir mücadele yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Gazze’deki Kadın Gazetecilerin Kahraman Direnişi
Yorum Yap
Bizi Takip Edin