1. Haberler
  2. Eğitim
  3. Bakan Tekin’den açıklama: Okul tatili ve Kurban Bayramı tatili birleşecek mi?

Bakan Tekin’den açıklama: Okul tatili ve Kurban Bayramı tatili birleşecek mi?

featured

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 15 bin öğretmen atama takvimiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin, ‘Okul tatili ve Kurban Bayramı birleşecek mi?’ sorusuna yanıt verdi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TRT Haber’de gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bakanı Tekin’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;

Milli Eğitim Bakanlığı çok büyük bir teşkilat. 81 il, 922 ilçe ve birçok yerleşim biriminde okulumuz, kurumumuz var. Dolayısıyla bu kadar kurumu ve bu kadar büyük bir yapıyı yönetmek için belli mevzuatlar ve kurallar silsilesi getirmeniz lazım. Bizde de hangi okulda kaç öğretmen olacak, hangi ilde ilçede kaç öğretmenimiz olacak ve bu öğretmenler ne kadar ders okutacaklar, ders vereceklerle ilgili bir hesaplama mekanizmamız var bizim. Norm kadro dediğimiz sistem böyle bir sistem. Tamamen bilimsel usullere göre bir öğretmenimizin maaş karşılığı okutmakla mükellef olduğu haftalık ders saati üzerinden bir hesap yapıyoruz. Bu hesabı yaparken de öğretmenimizin kadrosunun bulunduğu ya da herhangi bir okuldaki derslerin haftalık saatini hesap ediyoruz.

Örnek olsun diye söylüyorum. Diyelim ki bir okulda matematik dersi var. Haftada kaç saat okutuluyor? 100 saat ders okutulacak. 100 saati okutmak için bizim kaç öğretmene ihtiyacımız var? Onu hesap ediyoruz. Hesap ettikten sonra bu okul bazlı hesap, ilçe bazlı, il bazlı ve ülke bazlı hesap. Nihayetinde biz bakanlığa gelen, taşradan gelen verilerden hareketle objektif bir hesaplamamız var. Biz diyoruz ki bizim şu kadar saat matematik dersi okutuyoruz ilçe genelinde ve şu kadar öğretmene ihtiyacımız var. Bu bizim norm hesabımız.

Atama takvimi geldiği zaman biz, öğretmenlik branşlarının isimlerini kapatırız biz. Elimizdeki kadro sayısı kaç? 15 bin… Bu 15.000 kadroyla bir matematiksel formülle orantı kurarız ve deriz ki işte ilk sıradaki burada bizim toplam o dersi okutacak öğretmen ihtiyacımız kaç? O ihtiyacın karşılığında elimizde kaç öğretmen var? Ve bize tahsis edilen yeni kadrolarda yüzdelik dilimi oradaki ihtiyaç açısından orantılandığımızda buraya kaç öğretmen atamamız gerekir diye yazarız buraya. Sonra burayı açarız. Sonra görürüz ki X branşına şu kadar öğretmen lazım, Y branşına şu kadar öğretmen lazım. Dolayısıyla bizim açımızdan herhangi bir branşın veya herhangi bir öğretmenlik alanının pozitif ya da negatif bir ayrıcalığı yok. Yani biz elimizde herhangi bir dersi okutmak için öğretmenimiz yokken, başka bir alanda ihtiyacımız olmadığı halde öğretmen almamızın bize ne faydası var? Bunu dikkatlice kamuoyunun ilgisine sunuyorum.

“BENİM EDEBİYATÇIYA İHTİYACIM VARSA EDEBİYATÇI ALIRIM”

Şimdi bilen bilmeyen yorum yapıyor. Mesela yani sorumluluk sahibi olması gereken, kamuoyunu yanlış bilgilendirmemesi gereken bir siyasetçi çıkıyor, diyor ki şu derse şu kadar atamışlar. Örneklendiriyor… Mesela tarihe ya da edebiyata işte 29 tane kadro vermişler. Şimdi bakın biz öyle bakmıyoruz mevzuya. Biz elimizdeki ihtiyaç açısından bakıyoruz. Aslında bu iftirayı bize yapan, bu yalanı kamuoyunda söyleyen kişi bile zımnen şunu kabul ediyor. Biz onun dahi önemsediği, onun çok farklı bir yere oturttuğu bu derslerle ilgili AK Parti iktidarları döneminde demek ki yıllara sari olarak o alanlarda çok fazla öğretmen atamışız. Hani o söyledikleri fizik, kimya, biyoloji. Şu an ihtiyacımızdan daha fazla öğretmen var orada demektir bu. Şimdi bu, bunu kabul etmek gerekiyor. Bunu iddia eden kişiler gelsin bana desin ki ‘Şu branşta siz, hesabınızı göre yanlış bir iş yaptınız. Sizin formülünüz tutarsız.’

Bakın ben burada kul hakkı yememek için çaba sarf ediyorum. Herhangi bir branştaki atama bekleyen öğretmen arkadaşımızın diğer branştan benim gözümde hiçbir farkı yok. Ben ihtiyacım açısından değerlendiriyorum. Benim edebiyatçıya ihtiyacım varsa edebiyatçı alırım. Başka bir alana ihtiyacım varsa onu alırız. Bu bizim hesabımız tamamen rasyonel, tamamen bilimsel kriterlere göre ve formüle edilmiş bir hesap. Sadece ben yapmıyorum bunu. Bu bakanlıkta benim bildiğim, hani eskiden beri, en azından benim müsteşarlığımdan beri bu böyle yürür. Hiçbir bakan arkadaşımız, hiçbir genel müdür arkadaşımız ihtiyacı olan bir branş varken, ihtiyacı olmayan bir alanda öğretmen alıp kamu kaynaklarını israf etmek veya bir başka bölgedeki çocuklarımızın öğretmensiz kalmasına göz yummak gibi ilkesiz bir davranış içerisinde olmaz. Dolayısıyla bu eleştiriler çok tutarlı eleştiriler değil. Biz yaptığımız işin arkasındayız. Çünkü gerçekten ihtiyacımıza göre bir dağılım yaptık. Bundan sonrakilerinde de böyle yapacağız.

“ARTIK ÖĞRETMEN ADAYI ARKADAŞLARIMIZ İÇİN KPSS YAPILMAYACAK”

Geçen yıl öğretmen istihdam süreci ile ilgili köklü bir değişiklik yaptık. Öğretmenlik Mesleği Hakkında Kanun’la birlikte Milli Eğitim Akademisi’ni de kurduk ve öğretmen istihdam yöntemini değiştirdik. Fakat kanunun çıktığı tarih itibariyle KPSS sınavına giren öğretmen adayı arkadaşlarımız da vardı. Dolayısıyla biz o KPSS sınavına giren öğretmen arkadaşlarımızın bir mağduriyet yaşamaması için bunu şöyle tanımladık. Dedik ki 2024 yılında KPSS sınavına giren arkadaşlarımızdan da öğretmen ataması yapacağız. Önümüzdeki temmuz ayında ÖSYM tarafından yapılacak Akademiye Giriş Sınavıyla da öğretmen ataması yapacağız ve bu yıl öğretmen adayı arkadaşlarımız için KPSS yapılmayacak dedik. Yani son öğretmen adayı arkadaşlarımız için söylüyorum. Son KPSS geçtiğimiz yıl, yani 2024 yılında yapıldı ve artık öğretmen adayı arkadaşlarımız için KPSS yapılmayacak.

“BİZE TAHSİS EDİLEN 25 BİN KADROYU BU İKİ GRUP İÇİN AYIRDIK”

Fakat 2024 KPSS’sine giren arkadaşlarımızın bir mağduriyet yaşamaması için biz bu yıl bize Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yaptığımız görüşmeler neticesinde bize tahsis edilen 25 bin kadroyu bu iki grup için ayırdık. 2024 yılında KPSS’ye giren öğretmen adayı arkadaşlarımız için 15 bin kadro tahsisi yaptık. Temmuz ayında yapılacak akademiye giriş sınavıyla aramıza katılacak arkadaşlarımız için ise 10 bin. Dolayısıyla bizim şu anda elimizde bu anlamda iki farklı hukuki işlem yürütüyoruz.

“MÜLAKAT MEKANİZMASI TAMAMEN KALKIYOR”

Bunlardan bir tanesi 2024 KPSS’sine göre istihdam edeceğimiz arkadaşlarımız. Onların, onların prosedürü belli. Onlarda şöyle yapıyoruz: KPSS biz şimdi branş dağılımlarını açıkladık. Buna göre başvuruları alacağız ve kanuna göre her bir aday için 3 katı adayı mülakata davet edeceğiz. Yani 15 bin öğretmen arkadaşımız için 45 bin öğretmen adayı arkadaşımız mülakata davet edilecekler. KPSS puanındaki puan üstünlüğüne göre ve kendilerine tanımladığımız bölgelerde veya sınav alanlarında mülakat sınavlarına girecekler. Mülakat sınavından sonra da başarılı olanlar atamasını yapacağız. Ardından da akademiyle ilgili süreç başlayacak. Şu anda bu yıl yapacağımız uygulamayla öğretmenlerin istihdamında mülakat mekanizması tamamen kalkıyor. Önümüzdeki dönemde, AGS diyoruz biz kısaca, Akademiye Giriş Sınavı ile beraber artık öğretmen adayı arkadaşlarımızın çoklu değerlendirmeye tabi tutulduğu başka bir sistem başlıyor. O ayrı bir mekanizma.

YENİ SİSTEM NASIL OLACAK?

Tabii bunları yaparken bizim çıkış noktamız öğretmen istihdamıyla ilgili süreci dünyada, yeni uygulamaya başlanılan ve daha verimli olduğu düşünülen yeni bir mekanizmayla, lisans programları sonrasında ihtiyaç duyulan alanlarda hem saha hem de teorik olarak eğitimlerinin ilgili kurumlara göre verildiği yeni bir mekanizmayla atama süreci oluşsun diye bunu yaptık. Ama bunun sonucunda dediğim gibi hem seçimdaha uzun vadede olacak hem de öğretmen adayı arkadaşlarımızın bizim programlarımızla, yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın onayladığı, ilgili genel müdürlükler tarafından yapılan programlarla uygunluğu, hem de bizim okul türlerimiz açısından öğretmen adayı arkadaşlarımızın hem öğrenci profilleri hem de okullarımızın bulundukları bölgelerin sosyoekonomik koşullarına uyumu açısından bir eğitim süreci de olmuş olacak.

Bizim mevcut sistemle ilgili hem bizim yaptığımız tespitler hem de uluslararası bu konularla ilgili değerlendirme ve raporlama yapan mekanizmaların geliştirdiği, getirdiği eleştiriler ışığında biz bir kurgu yaptık. Bu yaptığımız kurguyu yapmadan önce de birçok dünya örneğini inceledik. Kaldı ki bu yeni de değil. 1980’li yılların sonundan itibaren Türkiye’de Öğretmen Akademisi ya da Milli Eğitim Akademisi adıyla böyle bir yapının kurulması hep tartışılageldi. İhtiyaç olduğu konuşuldu. Şimdi hayata geçiriyoruz. Ne yapacağız? Akademiye Giriş Sınavı ile beraber o sınava giren arkadaşlarımızdan Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim almaya hak kazanan arkadaşlarımızı 10 bin arkadaşımızı belirledik. Bu 10 bin arkadaşımızla ilgili şimdi Akademi Başkanlığımız hem teorik hem de pratik yani uygulamaya ilişkin bir 14 aylık eğitim programı oluşturuyorlar. Bu 14 ayın içerisinde bir kısmı teorik. Bu teorik eğitimin içerisinde bir bizim Bakanlığımızın, yani siz matematik bölümü mezunusunuz. Biz sizin matematik bölümü mezunu olmanız yanında bir de Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarında uygulanan matematik müfredatıyla ilgili sizi bilgilendireceğiz. Yani bu müfredatın ne olduğu, bunların nasıl anlatılması gerektiğine dair sizi yani öğretmen adayı arkadaşımızı bir teorik olarak bu eğitimi alacağız.

İki, teorik eğitimden sonra da uygulama eğitimini alacağız. Bizim birleştirilmiş sınıflarımız var, taşımalı eğitim yapan okullarımız var, şehir merkezlerinde sosyoekonomik göstergeler açısından daha iyi durumda olan okullarımız var. YİBO’larımız var, işte Anadolu liselerimiz, meslek liselerimiz, çok programlı okullarımız, bunların hepsi farklı farklı okul türleri. Şu anda halihazırda üniversitelerden mezun olan arkadaşlarımız bu okul türleri hakkında hiçbir bilgisi olmadığı gibi görmemiş durumdalar. Biz dolayısıyla biz diyoruz ki öğretmen adayı arkadaşımız hangi okul türüne atanacağını bilmiyoruz ama biz bütün okul türlerimizde yani atanacağı branşla ilgili bütün okul türlerimizde, okul kategorilerimizde gitsin pratik eğitimini alsın. Eğitimini aldığı yerde de her gittiği yerdeki birlikte derse girdiği uzman ya da başöğretmen düzeyindeki arkadaşımız öğretmen adayı arkadaşımızla ilgili bizim hazırladığımız bir ölçme değerlendirme mekanizmasıyla bir değerlendirme formu dolduracak. Öğretmen adayı arkadaşımız bu uygulama eğitimlerini tamamladığında işte üç hafta diyelim Mücahit Bey’in yanına gitti. 3 hafta benim yanımdaydı. 3 hafta başka bir arkadaşımız. Bizim hepimiz öğretmen adayı arkadaşımızla ilgili ilgili genel müdürlüklerin hazırladığı bir değerlendirme formu dolduruyorlar. Bu form neticesinde de ilgili arkadaşımızın atamaya esas puanı ortaya çıkıyor ve akademi eğitimini tamamladıktan sonra da göreve başlayacağı yere göndermiş olacağız kendisini.

Bakan Tekin’den açıklama: Okul tatili ve Kurban Bayramı tatili birleşecek mi?
Yorum Yap
Bizi Takip Edin