Türk mutfağı ve dünya mutfaklarında yemekleri lezzetlendiren temel unsurlardan biri olan baharat ve aromatik bitkiler, Türkiye’nin iklim koşulları sayesinde çeşitlilik gösteriyor. Ülkemiz, bu alandaki ihracatlarıyla küresel ölçekte öne çıkarak önemli bir konum elde ediyor.
Aromatik Bitkiler ve Baharat Üreticileri Derneği (ABÜDER) Başkanı Aydın Acun, Türkiye’nin aromatik bitki florasında toplamda 600’den fazla türün bulunduğunu belirtti.
Acun, Anadolu ve Trakya’nın çeşitli bitki türleri ve aromatik bitkilerle dolu zengin coğrafyası sayesinde, Türkiye’nin yerel otlar da dahil birçok baharat ve aromatik bitki türünü barındırdığını vurguladı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin baharat üretiminde öne çıktığını dile getiren Acun, “Aslında biz kırmızı biber ülkesiyiz. Bu bölgemiz, 350 bin ton civarında kırmızı biber üretimi gerçekleştiriyor. Baharat olarak bu ürünlerimizi pul biber ve acı-tatlı toz biber olarak değerlendiriyoruz.” şeklinde konuştu.
“İklim koşulları nedeniyle ithalat yapılıyor”
Türkiye’de en çok tercih edilen baharatların başında pul biber ve tatlı-acı kırmızı toz biberin geldiğini kaydeden Acun, bu ürünlerin ardından ithal edilen Hindistan cevizi ve karabiberin de bulunduğunu ifade etti. Bunun yanı sıra susam, kimyon, çörekotu, sumak, kekik ve nane gibi baharatların da Türkiye’deki popüler ürünler arasında yer aldığını belirtti.
Acun, Türkiye’de iklim şartları nedeniyle bazı baharatların üretilemediğini, ancak iklim koşullarının uygun olduğu tüm baharatların neredeyse üretiminin gerçekleştirildiğini aktardı. Örneğin, Türk kimyonunun dünya çapında kalitesinin öne çıktığını ve bu alandaki üretimde başarılı olduklarını söyledi. Coğrafyanın bu tür ürünlerin üretimi için oldukça elverişli olduğuna dair önemli işaretler taşıdığını ekledi.
Baharat ve aromatik bitkiler sektörünün Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirten Acun, bu sektörün hem iç hem de dış pazar açısından geçen yıl toplam 60 milyar lira katkıda bulunduğunu sözlerine ekledi. Ülkemizin tarımsal üretimden satış aşamasına kadar geniş bir ekonomik potansiyeli barındıran bir baharat sektörü olduğuna değindi.
ABD’nin uzun süredir Türkiye’nin baharat ihracatında birinci pazar konumunda olduğunu vurgulayan Acun, Almanya’nın ikinci sırada yer aldığını ve bu pazarın etnik nüfus ve kendi potansiyeli ile Türk ürünleri için önemli olduğunu aktardı. Çin’in de özellikle defne yaprağı ve kekik ihracatında önemli bir pazar konumunu koruduğunu ifade etti. Türkiye’nin baharatlarını 5 kıta ve 156 ülkeye ihraç ettiğini belirtti.
“Net dış ticaret fazlası veren sektör”
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin ABD’ye yaptığı 31 milyon dolarlık, ardından Almanya’ya yaptığı 22 milyon dolarlık ihracatın altını çizen Acun, 2022 ve 2023 yıllarının sektörde pek olumlu geçmediğini, 2024 için ise umutlu olduklarını belirtti.
Aydın Acun, “Baharat ve aromatik bitkiler net dış ticaret fazlası verdiğimiz bir sektördür.” ifadesini kullanarak, ihracatla kıyaslandığında ithalatın oldukça az olduğunu vurguladı. Türkiye’nin defne yaprağı ve kekik üretiminde de dünya pazarında önemli bir oyuncu konumunda olduğunu anlattı.
Defne yaprağında dünya pazarının yüzde 50’den fazlasını, kekikte de yaklaşık yüzde 50’sini Türkiye’nin karşıladığını belirterek, geçen yıl her iki ürünün de 70 milyon doların üzerinde ciro sağladığını aktardı.