Bilişim Vadisi’nde gerçekleştirilen İklim ve Ekonomi Sürdürülebilir Mobilite Araç ve Teknolojileri Zirvesi’nde konuşan Kacır, insanlığın doğal kaynakların sınırsız olduğu düşüncesiyle hareket ettiğini, ancak bu yanlış anlayışın ağır sonuçlar doğurduğunu belirtti.
Kacır, dünya üzerindeki eşitsizliği vurgulayarak, bir bölgede insanların temiz su bulmakta zorlandığı, diğer bir bölgede ise milyonlarca kişinin deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldığını ifade etti. “Karşılaştığımız bu durum, yeşil dönüşümün sadece ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda ekonomik bir gereklilik olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Artık kalkınmanın, sadece tüketime dayanan dar bir tanımlama ile sınırlı kalmadığı bir döneme girdik. Doğayla kurulan ilişkiyi düzelten, ekolojik sınırları gözeten ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı öncelikli hedef alan bütüncül bir anlayışla hareket etmeliyiz” dedi.
Mobilite sektörünün sürdürülebilirlik ve çevrecilik çerçevesinde yeniden yapılandırılmasının, iklim değişikliği ile mücadelede belirlenen hedeflere ulaşmada kritik bir rol oynadığını söyleyen Kacır, otomotiv endüstrisinin mobiliteyi yeniden tanımlamaya yönelik çok boyutlu dönüşüm sürecinin öncüsü olduğunu ifade etti.
Kacır, günümüzde sensörler, haberleşme ve yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde araçların çevreleriyle ve birbirleriyle sürekli iletişim kurabilen akıllı otonom sistemlere dönüştüğünü anlattı. “Batarya maliyetlerindeki düşüş ve yüksek enerji yoğunluğuna sahip uzun ömürlü bataryalar, elektrikli araçları daha cazip ve ulaşılabilir alternatifler haline getiriyor. Tüketici tercihleri, emisyon standartları ve hükümet teşvikleri nedeniyle dünya genelinde elektrikli araç satışları artış gösterdi. Geçtiğimiz yıl 17 milyon elektrikli araç satışı gerçekleşti” diye belirtti.
– “TÜRKİYE YÜZYILI’NDA MOBİLİTE TEKNOLOJİLERİNDE ÖNCÜ TÜRKİYE İÇİN ADIMLARIMIZI KARARLILIKLA ATIYORUZ”
Elektrikli araçların küresel otomotiv pazarındaki payının yüzde 20’ye ulaşmasından bahseden Kacır, tüketici tercihlerin ülkemizde de değiştiğini kaydetti. “Bu yılın ilk dört ayında ülkemizde hibrit araç satışı bir önceki yıla göre yüzde 134, elektrikli araç satışı ise yüzde 103 oranında artış gösterdi. Hibrit araçların payı yüzde 17’den yüzde 29’a, elektrikli araçların payı ise yüzde 10’dan yüzde 15,5’e yükseldi. Türk otomotiv sektörü mevcut gelişmiş AR-GE ve inovasyon ekosistemi ile mobilite dönüşümünde öne çıkmaya hazır durumdadır” dedi.
Bu kapsamda hazırlanan ‘Mobilite Araç ve Teknolojileri Stratejileri Yol Haritası’nın kamuoyuyla paylaşıldığını belirten Kacır, bu haritada sosyoekonomik, demografik ve teknolojik değişimlerin göz önünde bulundurularak mobilite sektörünün mevcut durumunun analiz edildiğini bildirdi. Ayrıca, Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak projelere yer verildiğinin altını çizdi. Kara taşımacılığının yanı sıra hava, deniz ve raylı sistemler alanlarında da hem kısa hem orta ve uzun vadeli hedeflerini belirlediklerini açıkladı.
Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde elektrikli ve akıllı otomobil Togg’un yeni nesil mobilite vizyonunun önemli bir simge olduğunu, bunun yanı sıra bu alandaki dönüşüm iradesinin somut bir kanıtı olduğuna dikkat çekti. Togg’un, 40’tan fazla yerli teknoloji girişimi ile oluşturduğu işbirlikleri ve Ankara’daki iştiraki Trutek’teki yetkin mühendis ve araştırmacı ekipleriyle mobilitenin geleceğine yön verecek teknolojiler geliştirilmeye devam edeceğini vurguladı.
Kacır, Togg’un yanında olmaya devam edeceklerini vurgulayarak, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı ve Bilişim Vadisi bünyesindeki Mobilite Hızlandırma Programı ile yeni nesil otomotiv teknoloji çözümlerinin geliştirilmesine destek vereceklerini ekledi.
Ayrıca, ihtiyaç duyulan test, entegrasyon ve sertifikasyon altyapısını sağlayan Açık İnovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu’nu oluşturduklarını ifade eden Kacır, “Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı ile tüm şehirlerimizde hızlı şarj istasyonları kurulmasını sağlıyoruz. Bu desteklerin de etkisiyle 12 binini hızlı şarj olmak üzere toplam 30 bin şarj bağlantı noktasına ulaştık. Son 1 yılda hızlı şarj altyapımızı iki katına çıkardık. Programın 20 Haziran’a kadar sürecek ikinci çağrısı ile hızlı şarj ağımızı geliştirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
– “2030’A KADAR SEVİYE 3 YERLİ OTONOM ARACIN ÜLKEMİZDE ÜRETİLMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”
Bakan Kacır, mobilitedeki yetenekleri katma değerli üretime yönlendirecek ve uluslararası rekabetçiliği güçlendirecek yatırımlar için yeni destek programlarının hayata geçirildiğini açıkladı. “Cumhurbaşkanımızın duyurduğu tarihimizin en büyük ölçekli yatırım programı HIT-30’un ilk 6 çağrısından 2’si otomotiv sektörüne yönelik hazırlandı. Elektrikli araçlar çağrısıyla yıllık en az 150 bin elektrikli araç kapasitesi sağlayacak yatırımlar için kapsamlı teşvik sunuyoruz. Batarya üretimi çağrısı ile yıllık en az 5 GW saat kapasiteli batarya üretim tesisleri için destek sağlıyoruz. Ülkemizde mevcut otomotiv üreticilerinin yatırımlarını elektrikli ve hibrit araç üretimine kaydırması, attığımız adımların somut sonuçları arasında” dedi.
Kacır, Türkiye’nin yatırımcılara sağladığı değer önerisini tanıtmak ve henüz yatırım gerçekleştirmemiş otomotiv firmalarını ülkenin sunduğu imkanları değerlendirmeye davet ettiklerini belirtti. Yatırımcı ilgisinin, Türkiye’nin uluslararası yeni mobilite yatırımları için cazibe merkezi olduğunu gösterdiğini sundu. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD’nin, Manisa’da yıllık 150 bin elektrikli veya şarj edilebilir hibrit araç kapasiteli bir tesis kuracağını; Chery marka otomobillerin üretimi için Samsun’da benzer ölçekte yıllık 200 bin kapasiteli yatırımların hayata geçirileceğini aktardı. Bu gelişmeler, Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı üretim kapasitesine duyulan güveni pekiştiriyor.
Kacır, Türkiye’nin yeni nesil elektrikli araç üretiminde hızlı bir ivme kazandığını belirterek, “2023’e kadar elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araçların pazar payını yüzde 35’in üzerine çıkaracağız, bu araçlarda yerlilik oranımızı yüzde 75’e ve üretim kapasitemizi 1 milyona çıkarmayı planlıyoruz. Batarya modülleri ve alt bileşen yatırımları ile ülkemizi bölgesel bir batarya üretim merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca 2030 yılına kadar Seviye 3 yerli otonom aracın ülkemizde üretilmesini sağlamayı planlıyoruz. Bu atılımlar otomotiv sektörüyle kalmayacak, Türkiye, geniş coğrafyası ve 80 milyonu aşan nüfusuyla raylı ulaşım sistemlerinin yerli ve milli olarak geliştirilmesi için büyük fırsatlar sunmaktadır” ifadelerini kullandı.
– “TÜRKİYE, MOBİLİTENİN GELECEĞİNE YÖN VEREBİLECEK PROJELERE EV SAHİBİ OLMAYA HAZIR”
Kacır, Türkiye’nin yüksek üretim kabiliyetleri doğrultusunda yerli hızlı tren geliştirme ve üretme kapasitesine sahip olduğunu belirtirken, “Eskişehir-5000 projesi ile yerli elektrikli lokomotifin seri üretimi başladı, Milli Elektrikli Tren Seti de seri üretime girdi. Ayrıca 225 kilometre/saat hıza ulaşacak Milli Elektrikli Hızlı Tren Seti’nin tasarım ve prototip çalışmaları sürdürüyor. Togg’da olduğu gibi, kabiliyetlerimizi yerli yüksek hızlı tren hedefi ile birleştiriyoruz” dedi.
Kacır, Türkiye’nin güçlü gemi inşa sektörüne de dikkat çekerek, “Gemi inşa sanayimizin çevreci teknolojileri hızlı bir biçimde uygulayarak, elektrikli gemi ihracatında öncü ülkelerden biri olmayı hedefliyoruz. Havacılık sektöründe ise askeri insansız hava araçlarıyla elde ettiğimiz teknoloji geliştirme becerisini sivil alana da taşımayı hedefliyoruz. Mobilite sektöründeki dönüşümler, ülkemizden Turcorn çıkmasını da teşvik ediyor” şeklinde konuştu.
Kacır, Bilişim Vadisi’nin geleceğin mobilite dünyasının şekillendiği önemli bir merkez olduğunu vurgulayarak, “120’den fazla mobilite girişimi burada bulunuyor. Sektör Kampüste, 42 Yazılım Okulları, Milli Teknoloji Akademisi Uzmanlık Programı gibi projelerle sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağını yetiştirmek için pek çok öncü adım attık” dedi.
Bilişim Vadisi ve yürütülen projeler ile Türkiye’nin yeni mobiliteden alacağı payı artıracaklarını belirten Kacır, sürekli yenilenen düzenlemelerle ülkenin mobilitenin geleceğine dönük projelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu dile getirdi.
Kacır, yatırımcı dostu politikalarla bu potansiyeli gerçeğe dönüştürecek her girişimin destekçisi olacaklarını vurgulayarak, “Geleceğin daha büyük, güçlü ve müreffeh Türkiye’sinde yer almak isteyen her vizyon için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.