İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmaya bazı tutuksuz sanıklar, müşteki yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Tanık F.E, projeyi çizen mimarlık-mühendislik firmasının asistanı olarak görev yaptığını, çalıştığı süre zarfında Rızabey Apartmanı’nın inşa edilmediğini ifade etti.
Daktiloda sözleşmeleri kendisinin yazdığını belirten F.E, apartmanla ilgili bir sözleşme oluşturmadığını söyledi. “Firma sahibi İ.K. ve binanın fenni mesul müdürü mimar A.S.B. ile çalıştım. O dönemde böyle bir binanın inşaatına dair hatıram yok. Depremin ardından apartmanı gördüm ve ‘Keşke İ.K. bu projeyi yapsaydı’ dedim. Çünkü onların inşa ettiği tüm yapılar ayakta duruyor.” şeklinde konuştu.
Mimarlık mühendislik firması sahibi olan tutuksuz sanık İ.K, yargılamasının sebeplerinin projede isminin bulunduğu antetli kağıt olduğunu iddia etti.
Çok üzgün olduğunu belirten İ.K, “Suçlamaların ardından belgelerimi gözden geçirdim. Projeye ait başlıkta adım geçiyormuş. Herkes bu sebeple beni suçluyordu. Müteahhit H.H.Ö.’yü tanımıyorum. Yüzlerce sağlam inşaat gerçekleştirdim. Kendi projelerimde asla bir aksaklık yaşamadım.” değerlendirmesini yaptı.
Projenin fenni mesulü A.S.B ise projede imza yetkisinin bulunmadığını savundu.
Müteahhit H.H.Ö, projeyi arsa sahibi Rızabey’in isteği üzerine İ.K.’nın bürosunda çizdirdiğini, görüşmelerin ardından ödemeyi de ona yaptığını açıkladı.
İ.K.’nın isminin sadece projedeki kağıtta yer aldığını iddia eden H.H.Ö, “Bazı gerçekleri kurtarmak için yalan söylemeye itiliyorlar. Ben onun mimar ve mühendisleriyle tanışmam. Eksiksiz, kaliteli bir bina yaptım. Birçok yapıyı tamamladım. Ben suçsuzum. Projeyi İ.K.’ya çizmeleri için söyledim ve malzeme eksikliği yaşamadım. Herkes kendini kurtarma peşinde.” dedi.
“BURADA ÖYLE BİR KARAR ÇIKMALI Kİ HERKESE ÖRNEK OLMALI”
Depremde iki çocuğunu kaybeden müşteki Emine Yücel, sanık avukatlarının sürekli yeni bilirkişi raporu talep ettiğini belirtti.
Yücel, “Canlarımızı kaybettik. Bu durum doğal bir afetten kaynaklanmadı; binanın çökmesi yüzünden çocuklarımız hayatını kaybetti. Bu dosyada görevli bilirkişiler en yetkin uzmanlardan oluştu. Arama kurtarma çalışmaları sürerken, heyet olay yerindeydi. Tüm örnekler kesinlikle polis eşliğinde alındı ve fotoğrafları çekildi. Yeni bir heyetin atanmasının mantıklı olmadığını düşünüyorum. Bu taleplerin, duruşma süresini uzatmayı amaçladığına inanıyorum.” ifadeleriyle durumu dile getirdi.
Sanıkların duruşmada bulunmasını talep eden Yücel, yeğeni Lena’nın doğum günü olduğunu ve onun 10 yaşına giremediğini hatırlatarak, yargılamanın bir an önce sona ermesini istedi.
Kızı Aslı Taner’i depremde kaybeden Arzu Taner de 5 yıldır davanın peşinde koşmaktan yorgun düştüğünü belirtti. Taner, “Hepimiz psikolojik destek alıyoruz. Herkes birbirine suç atıyor. Peki gerçek suçlu kim? Suçlu olan evlatlarımız mı? Buraya her geldiğimde günlerce kendime gelemediğim oluyor. Her gün mezarlıkta oluyorum. Suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalı. Buradan çıkacak karar herkes için bir örnek olmalı.” dedi.
Cumhuriyet savcısı, kovuşturma sürecinde yeni belgelerin sunulması ile her bir sanığın sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu alınmasını talep etti.
Mahkeme başkanı, yeni bilirkişi raporu alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
DAVA SÜRECİ
İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı’nda toplam 36 kişi yaşamını yitirmiş, 17 kişi ise yaralanmıştır.
Binanın yıkılmasında sorumluluk taşıdığı öne sürülen 13 sanık hakkında İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma” suçundan dava açılmıştır.
Dönemin iki belediye çalışanı hakkında “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, ana dava ile birleştirilmiş ve sanık sayısı başlangıçta 15, daha sonra 20’ye çıkmıştır.
Davanın 4 tutuklu sanığı, önceki duruşmalarda tahliye edilmiştir.