Türk Mutfağı Haftası nedeniyle Kapadokya Üniversitesi Fabrika Yerleşkesi’nde “Anadoludakiler Kapadokya Pazarı” adlı bir etkinlik düzenlendi.
Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Nevşehir Valisi Ali Fidan, Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Funda Aktan, Türkiye’de bulunan yabancı misyon temsilcileri, büyükelçiler, mutfak şefleri ve basın mensupları ile birçok davetli katıldı.
Konuşma yapan Emine Erdoğan, Nevşehir’in vadileri ve peri bacaları ile adeta bir masallar diyarı olduğunu ifade ederek, bu bölgenin bereketli topraklarıyla tarımın, büyüleyici doğasıyla da turizmin önemli merkezlerinden biri olduğunu vurguladı.
Nevşehir’in gastronomi açısından da önemli bir destinasyon olduğunu belirten Emine Erdoğan, Türk Mutfağı Haftası’nın gelenekselleşmesi nedeniyle burada buluşmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.
Bu değerli etkinliği organize eden Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Nevşehir Valiliğine teşekkür eden Emine Erdoğan, yurt dışında Türk Mutfağı Haftası’nı kutlayan dış temsilciliklere de şükranlarını sundu.
“Alev Alatlı hocamızı rahmetle anıyorum”
Etkinlikte Kapadokya Üniversitesi’ni ağırladığı için minnettar olduğunu söyleyen Emine Erdoğan, “Bu vesileyle merhum Alev Alatlı hocamızı rahmetle anıyorum. O, bu ülkenin yetiştirdiği nadide münevverlerden biriydi. Vefatından bu yana onu gerçekten çok özledik. İnşallah, onun entelektüel mirasını ve memleket sevgisini genç nesillerle buluşturarak yaşatmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Üniversitenin son dört yılda gastronomi alanında yaptığı çalışmaların önemine dikkat çeken Emine Erdoğan, yöresel ürünlere görünürlük kazandırarak unutulmuş gastronomi ögelerini öne çıkardığının altını çizdi. Bu çabaların daha da yaygınlaşmasını temenni etti.
“Bu yılki temamız Klasik Türk Yemekleri”
Emine Erdoğan, Türk Mutfağı Haftası’nın amacının ülkemizin gastronomi potansiyelini en üst düzeye çıkarmak olduğunu belirtti. “Gastronomimizin global ölçekte hak ettiği stratejik değeri bulması gerekmektedir. Her yıl farklı bir tema seçerek, Türk mutfağının çok katmanlı ve çok yönlü karakterini sergiliyoruz. Bu yılki temamız Klasik Türk Yemekleri olarak belirlendi.” dedi.
Karnıyarık, çılbır, revani gibi birçok klasik tarifin günümüzde hemen herkesin evinde yapıldığını vurgulayan Emine Erdoğan, bu yemeklerin mutfakların baş tacı olduğunu ve geleneksel, sağlıklı, atıksız ve sürdürülebilir özellikleri temsil ettiğini ifade etti.
“İşlenmiş ve hazır gıdalar, ana beslenme kaynakları haline geldi”
Emine Erdoğan, günümüzde Batı tarzı beslenmenin hızla insanların sağlığını olumsuz etkilediğine değinerek, “Maalesef, işlenmiş ve hazır gıdalar, ana beslenme kaynaklarını oluşturuyor. Obezite, diyabet ve kalp hastalığı gibi birçok sağlık sorunu bu tür beslenmenin sonuçlarıdır. Bu bağlamda, mutfağımızın beden ve ruh sağlığına olumlu etkilerini uluslararası platformlarda daha fazla vurgulamak gerektiğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
Türk mutfağının sadece bir lezzetler dünyası değil, aynı zamanda bir değerler manzumesi olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, modern yaşamın hızına karşı yavaş yemek hareketinin önemini dile getirdi. Bu tür yiyeceklerin, insana sabrı ve emeği hatırlatarak hayatın ne denli değerli olduğunu düşündürdüğünü ifade etti.
“Sofra etrafında şekillenen yaşam pratiklerimize daha çok önem vermeliyiz”
Mutfağın Türk yaşam kültürünün önemli bir yansıması olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, Türk evlerinin misafirlere her an açık olmasının ayırt edici bir özelliği olduğunu belirtti.
On kısmetle gelen misafirin birini yiyip dokuzunu bırakacağının bilindiğini söyleyen Emine Erdoğan, cömert ikram kültürünün dünyada eşi benzeri olmadığını dile getirdi.
“Anadolu’nun hoşgörüsü, birlik ve beraberlik gibi değerleri sofrada somutlaşır. Aile sofraları, muhabbeti artıran, bağları kuvvetlendiren mekânlardır. Sofrada bir araya gelmek, çocukların duygusal ve zihinsel gelişimine katkı sağlar.” diyen Emine Erdoğan, bu yıl Aile Yılı ilan edildiği için yaşam pratiklerine daha çok önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
“Ülkemizin eşsiz bir zanaat gücü ve tasarım yeteneği var”
Türk mutfağı ve zanaatların kültürel zenginliklerimizin Anadolu’nun hediyesi olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, “Her yörede farklı sesler, renkler, motifler ve tatlar yer almakta. Bu hafızayı korumak özel bir gayret gerektiriyor. ‘Anadoludakiler’ projemizle zanaat geleneklerini, yöresel ürünleri ve üretim tekniklerini koruma altına almak üzere çalışmalar yapıyoruz.” dedi.
Emine Erdoğan, bu kapsamda Kapadokya Pazarı’nın açıldığını ve burada bölgenin köklü mutfağının zengin ürün çeşitliliğini sergilediklerini belirterek, bu çabaların karşılığını bulacağına inandığını ifade etti.
Konuşmasının ardından Emine Erdoğan’a, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından bir hediye sunuldu. Program, Anadoludakiler Kapadokya Pazarı ile ilgili videonun gösterimi ve aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Şefler, asma yaprağı salamura etti
Emine Erdoğan, programın ardından Anadoludakiler Kapadokya Pazarı’nın açılışını gerçekleştirdi ve stantları gezdi. Kapadokya mutfağına ait yiyecek ve içecekleri inceleyen Emine Erdoğan, ürünler hakkında bilgi aldı.
Ayrıca, deneyimleme alanlarını da ziyaret eden Emine Erdoğan, Nevşehirli kadın girişimciler ve mutfak şefleriyle asma yaprağı basmayı denedi. Çömlek yapımı ve kilim dokuma işlemlerini ustalardan dinleyerek yerel zanaatlara dair bilgi sahibi oldu.
“Anadoludakiler” projesi
Emine Erdoğan’ın himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinesinde yürütülen “Anadoludakiler” projesi, yöresel ürünlerin taşıdığı potansiyelin daha iyi değerlendirilmesi ve üretici-girişimci-tüketici zincirinin sürdürülebilir bir şekilde işleyebilmesi amacını taşımaktadır.
Büyük alıcılar ile yerel üreticiler arasında yeni bir tedarik zinciri oluşturulması hedeflenen projede, yöresel tarım, gıda ve el sanatları ürünleri sergilenmektedir. Anadoludakiler projesi kapsamında hayata geçirilen Kapadokya Pazarı da, yerel kalkınmaya ve turizm ekonomisine katkı sağlayacak bir model olarak tasarlanmıştır.