Bahar aylarının gelişiyle birlikte ani sıcaklık artışları, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran kenelerin Türkiye’nin Sivas, Amasya, Tokat, Erzincan, Giresun ve Yozgat gibi birçok ilde görülmesine yol açtı.
Bu ay içerisinde Sivas’ta tedavi gören 3 kişi ile Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde bir bebek ve Tokat’ta tedavi gören bir bebek maalesef hayatını kaybetti.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, KKKA hastalığı ve bu hastalığı bulaştıran keneler hakkında merak edilen konuları 10 soruda yanıtladı.
KKKA hastalığı nedir ve insanlara nasıl bulaşır?
Büyüktuna, KKKA’nın genellikle keneler aracılığıyla insanlara geçiş yapan, bazı durumlarda ölümcül olabilen önemli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirtiyor. Hastalık, çoğunlukla bahar ve yaz aylarında, özellikle kırsal alanlarda hayvancılıkla ilgilenen bireylerde görülüyor. Kenelerin ısırması yoluyla bulaşan enfeksiyon, enfekte kenelerin ciltle temasıyla da aktarılabiliyor. Hasta hayvanların kanı veya vücut sıvılarıyla temas da riski artırıyor. Sağlık çalışanları için de, hastaların kan veya vücut sıvılarıyla temas yoluyla bulaşma olasılığı söz konusu.
Virüsü taşıyan keneler hangileridir, genel olarak hangi bölgelerde yoğunlaşmıştır?
Büyüktuna, dünya genelinde yaklaşık 900 kene türünün bulunduğunu, bunun yalnızca 700’ünün sert, 200’ünün ise yumuşak kene olduğunu ifade ediyor. KKKA hastalığı açısından en riskli tür “Hyalomma” cinsidir. Türkiye’de bu kenelerin özellikle İç Anadolu’da, Kelkit Vadisi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaştığı gözlemleniyor. İklim değişikliği ve artan hayvan hareketliliği, kenelerin daha önce görülmediği bölgelere yayılmasına imkan tanıyabiliyor. Böylece KKKA hastalığının farklı bölgelerde ortaya çıkma riski artıyor.
Virüs insan vücudunda ne tür etkilere neden olur, belirtileri nelerdir?
Büyüktuna, KKKA’nın başlangıç belirtilerinin birçok enfeksiyon hastalığıyla benzerlik gösterdiğini belirtiyor. Özellikle hastalarda halsizlik, üşüme, titreme, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı ve kas-eklem ağrıları görülebiliyor. Genellikle kene tutunmasından 1 ile 3 gün arasında, nadiren 10 güne kadar bu süreç uzayabiliyor. Bulantı, kusma ve ishal gibi ek belirtiler de olasılıklar arasında. Ayrıca, ağır geçiren hastalarda kanama bulguları da ortaya çıkabilir, bu kanamalar genelde ağız içi, diş eti, burun ve mide bağırsak kanaması şeklinde olabilir.
Kene hangi bölgelere sıkça tutunur ve nasıl çıkarılmalıdır?
Büyüktuna, insan vücuduna en çok kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası bölgelerine tutunduğunu ifade ediyor. Kene tutunduğunda derhal çıkarılması gerektiğini vurguluyor. Çıplak elle dokunulmadan, bez veya eldiven gibi bir araçla, kenenin en yakın yerinden tek hamlede çıkartılması öneriliyor. Keneyi doğaya geri atmak yerine alkol içeren kaplara atarak yok etmek en uygun yöntem. Kene tutulan bireylerin kendi başlarına çıkaramıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiği hatırlatılıyor.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar veya doğada zaman geçirenler daha mı fazla risk taşıyor?
Büyüktuna, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bireylerin kene bulaşma riski taşıdığını vurguluyor. Yapılan araştırmalar, özellikle hayvan barınaklarında, tarlalarda ve ormanlarda çalışanların en yüksek risk grubunu oluşturduğunu gösteriyor.
Kene ısırmalarından korunmak için ne gibi önlemler alınmalı?
Büyüktuna, kene ısırmalarından korunmanın en idealinin kırsal alanlara gitmemek olduğunu belirtirken, bu mümkün değilse açık renk giysiler tercih edilmesini öneriyor. Pantolon paçalarının çorap içine sokulması ve kenesavar spreylerin kullanılması tavsiye ediliyor. Ancak kenelerden tam anlamıyla korunmanın olanaksız olduğunu ekliyor.
KKKA için kesin bir tedavi var mı, mevcut tedavi yöntemleri nelerdir?
Büyüktuna, KKKA’nın kesin bir tedavisi olmadığını belirtiyor. Yatan hastalarda destek tedavisi uygulanmakta; sıvı elektrolit tedavisi ve kan takviyeleri ile organ fonksiyonları takip ediliyor. Türkiye’de hastalığın %5’inin ölümle sonuçlandığı kaydedilmişken, bu oran dünya genelinden daha düşük.
Aşı ve ilaç çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Büyüktuna, mevcut ilaç adaylarının çalışmalarının sürdüğünü ve şu an için Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanan bir aşı bulunmadığını belirtmiştir. Bulgaristan’da geçmişte geliştirilen aşı uluslararası düzeyde onaylanmamışken, Türkiye’de bazı aşı çalışmaları devam ediyor.
KKKA virüsü bulaşıcıdır, bu durumda ne gibi tedbirler alınmalı?
Büyüktuna, KKKA’nın bulaşıcı olduğunu ve hastaların kan ya da vücut sıvılarıyla doğrudan temas halinde bulaşma riskinin yüksek olduğunu belirtiyor. Hastalıktan ölenlerin cenazelerinin hastane kontrolünde hazırlanması gerektiği ve defin esnasında koruyucu önlemler alınmasının önemli olduğunu vurguluyor. Tabut açılmamalı ve mezarın derinliği en az 2 metre olmalıdır.
Bugüne kadar kaç kişi KKKA tedavisi gördü ve kaç kişi hayatını kaybetti?
Büyüktuna, dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 ila 15 bin insanın KKKA hastalığına yakalandığını belirtiyor. Türkiye’de ise 2002’den bu yana 17.132 vaka tespit edilirken, bunlardan 819’u ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. Bu yıl itibarıyla ise hastanede 21 KKKA hastasının takip ve tedavisi yapılırken, 6’sı servis, 1’i yoğun bakımda yatmaktadır.