Standard Chartered’ın değerlendirmelerine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın uyguladığı politikaların, ABD’nin borç seviyesini artırması ve ekonomiyi canlandırmada başarısız kalması durumunda önümüzdeki yıl dolarda ciddi bir düşüş riski oluşabilir.
Banka, ABD hükümetinin borç yükünün ve ülke dışındaki yatırımcılara olan borcun son yıllarda eş zamanlı olarak yükseldiğini belirtti. Bu gelişme, dolar ve Hazine tahvillerinin, artan borçlanmanın uzun vadeli etkilerini daha iyi anlayan yabancı yatırımcılar nezdinde güven kaybı riskiyle karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor.
G10 FX Araştırmaları başkanı Steve Englander, ABD’nin artan açığının milli tasarrufları azalttığını ve yabancı tasarruflara olan ihtiyacı artırarak daha yüksek bir cari açığa yol açtığını ifade etti. Trump’ın politikalarının büyümeyi desteklememesi durumunda, yabancı yatırımcıların güven kaybı yaşaması halinde yüksek cari açığı korumanın zorlaşabileceğini vurguladı.
Englander, “Eğer ekonomi ya da finansal piyasalar duraksarsa, dış yükümlülükler birikmeye devam ettikçe dolar için aşağı yönlü risk artacaktır” yorumunu yaptı.
Yabancı kreditörlerin, gümrük tarifeleri ve vergi politikalarının büyümeyi desteklememesi halinde borcun sürdürülebilirliği konusunda daha fazla kaygı duymaya başlayacağına dikkat çeken Englander, bu durumun “ya daha yüksek faiz oranları ya da daha zayıf bir dolar” şeklinde kendini gösterebileceğini belirtti.
Bloomberg’in haberine göre, dolar ve Hazine tahvilleri, Trump’ın agresif gümrük tarifeleri ve bunların düzensiz bir şekilde uygulanması nedeniyle already zarar gördü. Bazı yatırımcılar ABD varlıklarının istikrarını sorgulamaya başladı. Trump’ın ticaret politikaları konusunda müzakere edebileceğini göstermesi, yatırımcıların dikkatini mali konulara ve trilyonlarca dolarlık vergi tasarısı sebebiyle oluşacak yeni borç miktarına yönlendirdi.
Banka, mevcut durumda yabancı yatırımcıların Trump’ın politikalarının büyümeyi artırıp artırmayacağı konusunda beklemede kaldığını ve geleneksel güvenli liman varlıklarından tamamen uzaklaşmakta tereddüt ettiklerini ifade etti. Englander, vergi tasarısının onaylanmasının bu yıl ekonomiye katkı sağlayabileceğini, ancak bu desteğin 2026 veya 2027 ortalarına kadar azalacağını ve bunun da uzun vadede büyüme ve borç üzerindeki endişeleri artırabileceğini söyledi.
Ticaret politikasının “düzensiz” bir seyir izlemeye devam etmesi halinde yatırımcıların dolara olan maruziyetlerini artırma konusunda temkinli olabileceğine dikkat çeken Englander, bu durumun dolarda önemli hareketler yaratabileceğini belirtti. Ayrıca, Çin ve Avrupa’daki ekonomik büyüme beklentilerinin iyileşmesinin daha fazla satış baskısı oluşturabileceğini ifade etti.
Englander, yatırımcıların durgunluk dönemlerinde mali açıktaki artışın sürdürülebilir olmayan bir borç patikasına yol açtığını düşünmeleri halinde, kısa vadeli Hazine tahvillerinde düşük oranların uzun vadeye yayılmasının mümkün olmayabileceğini, dolayısıyla Federal Rezerv’in herhangi bir politika gevşemesinin etkisinin sınırlı olabileceğini vurguladı.
Son olarak, ABD’nin hükümet olarak dolar cinsinden borç ihraç etmeye devam edebileceği sürece iflas riski altında olmayacağını belirten Englander, ancak “enflasyon riski yoluyla etkin bir temerrüt önemli bir risk haline gelebilir” ifadesinde bulundu.