1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. TCMB Raporu: Küresel Riskler ve Kredi Büyümesi

TCMB Raporu: Küresel Riskler ve Kredi Büyümesi

featured

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mayıs 2025 dönemine ait Finansal İstikrar Raporu’nu resmi web sitesinde yayımladı.

Raporda, küresel ticaret politikalarındaki belirsizliklerin piyasa oynaklığını artırdığı ve portföy yatırımlarını olumsuz yönde etkilediği vurgulandı.

Küresel ekonomi politikalarının belirsizlik endeksinin pandemi dönemindeki seviyelerin üzerine çıktığına dikkat çekilen raporda, jeopolitik gelişmeler ışığında doların gelişmiş ülke para birimleri karşısında zayıfladığı, ayrıca gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faiz oranlarının yükseldiği belirtildi.

Gelişmekte olan ülkelerin kredi temerrüt takas primlerinin artış gösterdiği ve portföy yatırımlarından çıkışların gözlemlendiği kaydedilen raporda, ticari kredi büyümesinin yatay bir seyir izlediği, ancak mart ayından itibaren büyüme kompozisyonunun Türk Lirası (TL) lehine ilerlemeye devam ettiği açıklandı. Sıkı para politikası duruşunun ve destekleyici makroihtiyati çerçevenin ticari krediler büyümesinin sınırlarıyla uyumlu bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekildi.

“Bireysel kredi büyümesindeki yavaşlamada sıkı para politikası etkisi”

Yabancı para (YP) ticari kredi büyüme sınırının yüzde 0,5 seviyesine indirilmesine, istisnaların kapsamının daraltılmasına ve mart ayındaki döviz piyasalarındaki artan dalgalanmalara atıfta bulunan raporda, Türk Lirası ticari kredi büyümesinin bir miktar ivme kazandığı bildirildi.

Kredi büyüme sınırından istisna tutulan alanlardaki büyüme hızının daha yüksek olduğu vurgulanırken, mevcut ticari kredi faiz seviyelerinin, finansal koşullardaki sıkılığın devam ettiğine ve ticari kredilerdeki büyümenin ılımlı bir seyir izlemeye devam edeceğine işaret ettiği belirtildi.

Bireysel kredi büyümesinde bireysel kredi kartı (BKK) ve ihtiyaç kredilerinin belirleyici unsurlar olmaya devam ettiği, 2025 yılında bireysel kredi büyümesinin bir miktar hız kaybettiği ifade edildi. Bireysel kredi büyümesindeki yavaşlamanın nedeni olarak sıkı para politikası duruşunun etkisi öne çıkarken, BKK büyümesindeki ivme kaybı dikkat çekti. İhtiyaç kredisi büyümesinin ise kredili mevduat hesabı (KMH) kullanımının etkisiyle daha yatay bir seyir izlediği bilgisi verildi. KMH hariç ihtiyaç kredilerinin ise uygulanan aylık yüzde 2 büyüme sınırının altında kalmaya devam ettiği kaydedildi.

Rapor ayrıca şu önemli bilgilere yer verdi:

“2024 yılı başından bu yana yaşanan konut fiyatlarındaki reel düşüş, birikmiş konut talebi ve konut kredi faizlerinde gözlemlenen gerileme, konut kredisindeki yıllık büyümenin bir miktar artmasına katkı sağlamıştır. Finansal koşullardaki sıkılaşmanın aktif kalitesi üzerine olumsuz etkisi sınırlı düzeyde kalmış, bankacılık sektöründe tahsili gecikmiş alacak (TGA) oranındaki ılımlı yükseliş trendi devam etmiştir. Bireysel kredi TGA oranı, ihtiyaç kredisi ve BKK alt segmentlerinde artış gösterirken, firma kredisi TGA oranı KOBİ kredileri kaynaklı olarak bir miktar yükselmiştir. Yapılandırma imkanının devreye alınması, bireysel kredi aktif kalitesindeki bozulmayı bir nebze yavaşlatırken, ilgili kredilerde risk artışının sürdüğü görülmektedir.”

Bankaların krediler ve tahsili gecikmiş alacaklar için tuttukları karşılıkların yüksek seviyede kalmaya devam ettiği, bu durumun ise kredi riskindeki artışın banka bilançolarına olumsuz yansımasını sınırladığı ifade edildi.

“Finansal varlık kompozisyonunda TL cinsinden varlıkların ağırlığı arttı”

Reel sektörün finansal borçluluğundaki azalma devam etmekle birlikte, borçluluğun emsal ülke ortalamasının altında olduğu belirtildi. Mart ayına kadar güçlü bir şekilde devam eden YP kredi büyümesi, TL varlık tercihinin reel sektörün YP açık pozisyonunu artırdığı kaydedildi.

Raporda, “Gelecek dönemde büyüme kısıtının daha kısıtlayıcı hale gelmesi ve YP varlık talebinin artması YP pozisyon açığındaki artışı durdurmuştur. YP pozisyonun arttığı süreçte döviz geliri olan firmaların YP kredileri içindeki payının artışı, açık pozisyon kaynaklı riskleri bir nebze sınırlamıştır. Reel sektörün yurt dışından sağladığı YP borç yenileme oranlarının yüzde 140’ın üzerinde seyrettikleri tespit edilmiştir. Hane halkı borcunun milli gelire oranının düşük seviyede kalmasının yanı sıra, finansal varlık kompozisyonunda TL cinsi varlıkların ağırlığı artış göstermektedir.” ifadelerine yer verildi.

Hane halkı borç kompozisyonunda BKK ve KMH bakiyesinin payının yükseldiği, kişi başı borç oranının gelirle karşılaştırıldığında, KMH kullanımındaki artışa bağlı olarak ihtiyaç kredilerinde yükseliş gözlemlendiği, BKK’de ise bir düşüş yaşandığı belirtildi.

Rapor, sıkı finansal koşulların yanında bireysel kredilerde ortalama vadenin kısalmasının, borç/gelir uyumsuzluğu yaşayan bireylerin kredi riskinde artışa yol açtığını, kısa vadeli ve teminatsız bireysel kredi segmentlerindeki büyümenin bu kredilere yönelik riskleri canlı tuttuğu ifade edilmektedir.

Hane halkının finansal varlık kompozisyonunda TL cinsi varlıkların ağırlığının artırdığına dikkat çekilirken, YP mevduat ile kur korumalı mevduat (KKM) ürünlerinin payının azaldığına vurgu yapıldı. Bunun yanı sıra, menkul kıymet yatırım fonları ve bireysel emeklilik fonları gibi alternatif finansal araçların kompozisyondaki payının da artmaya devam ettiği bildirilmektedir.

“Mart ve nisan aylarında TCMB’nin sıkılaşma adımları TL tercihini artırdı”

Bankaların Türk Lirası ve YP likidite tamponlarındaki güçlü görünümün devam ettiğine dikkat çekilen raporda, likidite karşılama oranı (LKO) ve kredi mevduat (KM) oranı gibi likidite göstergelerinin olumlu görünümünü koruduğu belirtildi.

Mart ayı itibarıyla finansal sistemdeki fazla TL likiditesinin, özellikle yurt dışı yerleşiklerin TL pozisyonlarını azaltmaları dolayısıyla hızla gerilediği ve TL likidite açığına dönüştüğü bildirildi.

Raporda, nisan ayının ilk yarısına kadar yurt içi yerleşiklerin YP varlık talebinin bankaların likit YP varlık miktarını artırdığı ifade edilerek, “TCMB’nin mart ve nisan aylarında attığı sıkılaşma adımları TL tercihini artırmıştır. Gerçek ve tüzel kişi TL mevduat payları, son finansal dalgalanmalardan etkilenmekle birlikte yüksek seviyelerini devam ettirmektedir.” değerlendirmesi yapıldı.

Küresel belirsizliklerin artmasıyla birlikte Türk bankalarının yurt dışından sağladıkları YP finansmanın artış göstermeye devam ettiği, küresel belirsizliklerin dış borçlanma maliyetleri için bir risk unsuru teşkil etmesine karşın, bu durumun bankaların yurt dışı finansman koşullarına olumsuz yansımasının sınırlı kaldığı ifade edildi.

Nisan ve mayıs aylarında vadesi gelen sendikasyon kredilerinin yüksek oranda yenilenirken, bu kredilerin maliyetlerinde de düşüş yaşandığı aktarıldı. Bankaların toplam dış borç yenileme oranlarının yüksek seviyelerde yatay seyrettiği bildirildi. Gelecek dönemde uzun vadeli yurt dışı borçlanma maliyetlerinin küresel faktörler tarafından belirleneceğine dikkat çekildi.

Son dönem finansal piyasalardaki gelişmeler ve fonlama maliyetlerindeki artışın banka bilançolarına etkisinin yönetilebilir seviyede kaldığı aktarılan raporda, “Banka bilançolarında itfa edilmiş maliyet ile izlenen TL menkul kıymet portföyünün yüksek olması, TL tahvil faizlerindeki yükselişin bilançolara yansımasını sınırlamaktadır. Kredi ve menkul kıymet vadelerinin kısalması da faiz şoklarının banka bilançolarına etkisini azaltmaktadır.” bilgisi verildi.

Raporda, bankaların karlılığında bir toparlanma eğiliminin gözlemlendiği kaydedildi. 2024 Aralık 2025 Mart döneminde gerçekleştirilen faiz indirimlerinin net faiz marjını olumlu yönde etkilediği ancak, TL mevduatlar için tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz/telafi oranının arttırılması ve YP mevduatlar için tesis edilmesi gereken TL zorunlu karşılık oranının azaltılması gibi adımların da net faiz gelirlerini desteklediği belirtildi.

Bu gelişmelerin, mart ve nisan aylarında yapılan faiz artışlarının karlılık üzerindeki olumsuz etkisini dengeleyici bir etki yapacağı değerlendirilirken, bankacılık ücret, komisyon ve hizmet gelirlerindeki güçlü seyirin de karlılıkları desteklemeyi sürdüreceği ifade edildi. Öte yandan, krediler için ayrılan karşılık giderlerindeki artışın karlılıktaki iyileşmeyi sınırladığına dikkat çekildi.

Son olarak, bankacılık sektörünün sermaye yeterliliğinin yasal limitlerin üzerinde ve uzun dönem ortalamasına yakın bir seviyede seyrettiği belirtilerek, “Bankaların yurt dışına ihraç ettikleri sermaye benzeri borçlanma araçları ve kredi risk ağırlıklarının Basel standartlarıyla uyumlu seviyelere getirilmeleri, sermaye oranlarını desteklemiştir. Bankaların yasal sınırın üzerinde sermaye tamponu bulundurmaya devam etmesi ve ihtiyati olarak ayırdıkları yüksek serbest karşılıklar, kısa ve orta vadede oluşabilecek şokları karşılama yeteneklerini artırmaktadır.” açıklaması yapıldı.

TCMB Raporu: Küresel Riskler ve Kredi Büyümesi
Yorum Yap
Bizi Takip Edin