ABD’de 1980’li yıllarda yaşanan korkunç morg skandalının ayrıntıları gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu konuda çekilen yeni bir belgesel, dönemin karanlık olaylarını yeniden ele alıyor.
Yönetmen Joshua Rofé, 1 Haziran’da yayınlanacak “The Mortician” adlı üç bölümlük yapımla, 1980’lerdeki büyük morg skandalını irdeliyor. Belgeselde, California’nın Pasadena kentinde faaliyet gösteren Lamb Cenaze Evi’nin eş işletmecisi David Sconce’un karıştığı çirkin suçlar ön plana çıkıyor. Sconce, “cesetleri fırında toplu halde yakmak, cesetlerden altın takı ve diş dolgularını çalmak, izinsiz organ alım-satımı yapmak, ailelere sahte külleri teslim etmek” ve rakiplerine saldırı planları kurmak gibi çok sayıda suçlamayla anılıyor. Sconce’un kontrolündeki Lamb Cenaze Evi, 1981 yılında yılda yaklaşık 195 kremasyon gerçekleştirirken, bu sayı 1986’ya geldiğinde 25 bini aşmış durumda.
“BİRÇOK CESET PARÇALANDI VE TAHRİP EDİLDİ”
David Sconce, ceset başına yalnızca 55 dolarlık ücretle, bölgedeki rakiplerine göre çok daha düşük maliyetler sunarak pazarı hızla ele geçirdi. Bu durum, cesetlerin kimliklerinin karıştırılması, ailelere rastgele küllerin teslim edilmesi ve değerli eşyaların, hatta organların alınıp satılmasına neden olan büyük bir sisteme dönüştü. Sconce’a ait morgda, birçok cesedin parçalanmış ve tahrip olmuş halde bulunduğu bilgisi belgeselde yer alıyor. Bir tanığın ifadesine göre, Sconce’un çalışanlarından Louis Quinones, soğuk hava deposundaki bir battaniyeyi tekmelediğinde, altında bir bebek cesedinin olduğunu fark etti. O bebekle ilgili olduğu belirtilen küllerin ise haftalar önce ailesine teslim edildiği öğrenildi. Bu skandal, ABD’deki cenaze hizmetleri sektöründe önemli düzenlemelere yol açtı. Artık krematoryumlar denetleniyor ve izinsiz şekilde cesetlerden altın veya gümüş çıkarılması ağır suç olarak kabul ediliyor.
TEK RÖPORTAJINDA PİŞMANLIK BELİRTMEDİ
Yönetmen Rofé, The Mortician belgeselinde Sconce’un karanlık geçmişini ele alırken, onun hapisten salıverilmesinden iki gün önce bu durumdan haberdar olmasına rağmen ekibiyle birlikte cezaevinin kapısında bekleyerek onun ilk ve tek röportajını kaydetmeyi başardı. Belgeseldeki ifadelerinde Sconce’un pişmanlık söylemekten çok, yaptığı eylemleri rasyonelleştirmeye çalıştığı gözlemlendi. Küllerin karışımına dair, “Bana göre bu önemli bir şey değil” gibi bir açıklama yaparak yaklaşımını sergiledi.