İstanbul Üniversitesi ve Büyük Sanat Vakfı’nın işbirliğiyle organize edilen “Karadeniz Güvenlik Konferansı,” Rektörlük Binası’nda “Savaş ve Barış’ın Gölgesinde Karadeniz Güvenliği: Şimdi ve Sonra” teması ile gerçekleştirildi.
Konferansta konuşan Akar, Türkiye ve dünya genelindeki küresel problemlerin ani, öngörülemez ve çok boyutlu bir biçimde gündeme geldiğini belirterek, mevcut küresel güvenlik yapısının son derece kırılgan olduğunu ifade etti.
Akar, küresel sistemde ciddi erozyonların meydana geldiğini ve bu durumun iklim değişikliği, zenginlik ve kaynakların adil dağılımı, artan göç hareketleri, sınır ihtilafları gibi çeşitli nedenlerle daha karmaşık bir hale geldiğini öne sürdü. Akar, askeri, ekonomik ve diplomatik güçlerin kullanımının sadece bir seçenek olduğunu belirtirken, bu güçlerin esas amacının caydırıcılık oluşturmak olduğunu vurguladı. Gücün sorumlu ve stratejik bir şekilde kullanılmasının, belirlenmiş bir vizyon ile mümkün olabileceğini aktardı.
Akar, adaletin sağlanmadığı bir düzende, kamuoyu desteğinin eksik olduğu bir ortamda ne ulusal ne de küresel düzeyde kalıcı bir düzenin inşa edilemeyeceğine dikkat çekti.
Konferansta barışın ve kalıcı refahın sağlanamayacağını dile getiren Akar, “Medeniyetler ve kültürler arasında karşılıklı tanıma, anlama ve saygı, sadece birlikte yaşamanın değil, kalıcı küresel barışın da temel unsuru olmalıdır,” dedi.
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Akar, küresel sorunların çözümünün yalnızca liderler ve siyasetçilerin sorumluluğunda olmadığını, aynı zamanda akademisyenler, medya profesyonelleri ve sanatçılar gibi toplumun tüm kesimlerinin de bu sorumluluğu taşıdığını belirtti.
Akar, “Karadeniz, antik çağlardan bu yana medeniyetler denizi olmasının yanı sıra, Avrupa, Kafkasya ve Orta Doğu arasında bir geçiş alanıdır,” diyerek, bu durumun bölge ve dünya güvenliğini sağlamak için kritik bir unsur olması gerektiğine vurgu yaptı.
Akar, Karadeniz’in güvenliğinin bölgesel aktörler arasındaki dağınık stratejiler ve değişen ittifaklar nedeniyle karmaşık bir hal aldığını ifade etti. Bu noktada, Karadeniz ülkelerinin istikrarı koruma anlayışıyla diyalog ve işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Montrö Sözleşmesi’nin bölgesel denge ve barışın garantisi olduğunu hatırlattı.
Akar, Karadeniz’deki sürdürülebilir güvenliğin sadece askeri yollarla sağlanamayacağını vurgulayarak, “Karadeniz’deki güvenlik, sadece bölge ülkeleri için değil; Avrupa, Orta Doğu ve küresel istikrar açısından da son derece önemlidir. Benzer şekilde, Tuna Nehri, Dinyester ve Kızılırmak gibi unsurlar çok uluslu ekosistem bağlantılarını sembolize etmektedir. Türkiye, bu süreçte coğrafi, tarihi ve diplomatik güçleriyle önemli bir rol üstlenmiştir,” şeklinde konuştu.
Akar, Türkiye’nin diplomatik çabalarıyla Birleşmiş Milletlerle koordineli başlatılan “Tahıl Koridoru” girişimi sayesinde, 34 milyon ton tahıl ve gıda ürününün Ukrayna limanlarından güvenli bir şekilde çıkarıldığını, bu ürünlerin Afrika, Asya ve Avrupa’daki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirtti.
Türkiye’nin, Montrö Sözleşmesi çerçevesindeki yetkilerini sorumlu bir şekilde kullanarak Karadeniz’in çatışma alanına dönüşmesini engellediğini ifade eden Akar, bu sözleşmenin savaşın başlangıcından itibaren Boğazlar ve Karadeniz giriş-çıkışlarının kontrol altına alınmasında önemli rol oynadığını vurguladı.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar ise Karadeniz’in değişen güvenlik dinamiklerini askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan değerlendirmenin, karşılaşılan riskler ve fırsatları anlamada büyük önem taşıdığını söyledi.
Türkiye’nin Karadeniz güvenliğinde merkezi bir rol oynadığını da belirten Zülfikar, “Türkiye, Karadeniz’e kıyıdaş bir ülke ve NATO üyesi olarak, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulayarak bölgedeki istikrar ve barışın korunmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca, savaşın başlangıcından bu yana hem Rusya’nın hem de Ukrayna’nın birçok ülkenin savaş gemilerine boğazları kapatma kararı almasını titizlikle uyguladığını” sözlerine ekledi.
Programa Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkanvekili, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Büyükelçi Prof. Dr. Çağrı Erhan ile AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler ve bazı akademisyenler de katıldı.