Uluslararası denetim ve analiz şirketi DNV tarafından yayımlanan “Enerji Sektörü Analizi 2025 – Ayrık Yapılardan Bütünleşik Sistemlere” adlı rapor, küresel enerji sistemlerinin bağımsız sektörlerin ötesine geçerek daha entegre ve karşılıklı bağımlı bir yapıya büründüğünü ortaya koyuyor.
Ancak mevcut altyapı ve yönetim sistemlerinin bu değişimle uyum sağlamakta yetersiz kaldığı vurgulanıyor.
DNV’nin raporuna katılan enerji yöneticilerinin yüzde 96’sı, mevcut elektrik iletim altyapısının yenilenebilir enerji üretim noktaları ile yüksek talep bölgelerini bağlamakta etkisiz kaldığını belirtmektedir. Yenilenebilir enerji sektörü temsilcilerinin yalnızca yüzde 19’u, mevcut iletim planlamalarının yeterli olduğunu düşünüyor.
Rapor verilerine göre, elektrik iletim sistemlerini modernize etmek için 2050 yılına kadar 21,4 trilyon dolarlık bir yatırım yapılması gerekecek.
Katılımcıların yüzde 84’ü, mevcut altyapının ihtiyaçlarını karşılamadığını ifade ederken, yüzde 86’sı izin süreçlerinin net sıfır hedefleri önünde en büyük engel olduğunu dile getiriyor.
2021 yılında ABD’nin Teksas eyaletinde yaşanan enerji krizi, doğal gaz üretim ve elektrik üretim altyapıları arasındaki bağlantı eksikliğinin sonuçlarını gözler önüne seriyor. Olayda, sektörler arasındaki koordinasyon eksikliği, 200’den fazla insanın yaşamını yitirmesine neden olan felaketi derinleştirmiştir.
Raporda, enerji sistemlerinin birbirine bağımlı olduğu ve elektrik, doğal gaz ile tüketici davranışları gibi faktörlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
Yatırımların doğru noktalara yönlendirilmesi kritik önemde
DNV’ye göre enerji sektörü için yalnızca yüksek miktarda yatırımlar değil, bu yatırımların stratejik bir şekilde doğru noktalara yönlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Mevcut yaklaşımlar, birçok ülkenin iletim hatlarını inşa etmeden büyük yenilenebilir projelere onay vermesine olanak tanıyor. Bu durum, şebeke kısıtları nedeniyle üretilen enerjinin israfına yol açmaktadır.
Raporda, enerji sistemine aktif şekilde katkıda bulunan büyük tüketicilerin, özellikle endüstriyel tesislerin, şebeke üzerinde hem yük hem de potansiyel çözüm unsurları olarak önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.
Bu yıl itibarıyla enerji yoğun sektörlerin yüzde 35’inin doğrudan özel enerji üreticileri ile ikili anlaşmalar yaptığına dikkat çekiliyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 51’i, şebekelerin yenilenebilir hedeflerini karşılama kapasitesinin yetersiz olduğunu düşünmektedir.
DNV, enerji geçişini sadece kaynak değişikliği olarak değil, aynı zamanda “sistemsel bir evrim” olarak tanımlamaktadır. Kapsamlı bir enerji dönüşümü için yalnızca teknolojik yatırımların değil, aynı zamanda piyasa yapıları, dijital sistemler, tüketici koordinasyonu ve altyapı izin süreçlerinin “bütüncül enerji sistemi” anlayışıyla yönetilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.