We Are Social ve Meltwater işbirliğiyle hazırlanan Dijital 2025 Türkiye Raporu, Türkiye’deki internet kullanıcılarının sayısını 77,3 milyon olarak belirliyor. Bu rakam, ülke nüfusunun yüzde 88,3’üne karşılık gelirken, her 10 kişiden 9’unun internete erişimini sağladığını ortaya koyuyor.
Rapor, sosyal medya kullanıcı sayısının 2025 itibarıyla 58,5 milyona ulaşacağını öngörüyor. Bu da, Türkiye nüfusunun yüzde 66,7’sini oluşturuyor; yani her 3 kişiden 2’si sosyal medya platformlarında aktif birer kullanıcı durumunda.
Kullanıcı demografisine baktığımızda, kadınların oranı yüzde 46,6, erkeklerin oranı ise yüzde 53,4 olarak dikkat çekiyor. İnternet kullanıcıları, günlük ortalama 7 saat 13 dakikayı çevrimiçi geçirirken, sosyal medyada geçirdikleri süre ise günde ortalama 2 saat 43 dakika olarak kaydediliyor. 18 yaş ve üzerindeki sosyal medya kullanıcı sayısı ise 55,9 milyona ulaşmış durumda, bu da 18 yaş üstü nüfusun yüzde 85,5’inin sosyal medya kullandığını gösteriyor.
Uzmanlar, Türkiye’de ve dünya genelinde sosyal medya kullanımının psikolojik etkilerini değerlendirirken, günlük kullanım süresi hakkında da görüş bildirdiler.
“Çocuklar ve gençler açısından sürekli kaydırma sorunlu”
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, Türkiye’nin sosyal medya kullanım oranlarının dünya ile kıyaslandığında yüksek olduğunu ve kullanım sürelerinin daha uzun olduğunu ifade etti. Bu durumun sebebinin ise genç nüfus ve mobil cihaz kullanımının yaygınlığı olduğunu belirtti.
Sosyal medyanın eğlence, iletişim, bağlantı, sosyal etkileşim, bilgi edinebilme gibi çeşitli alanlarda kullanıldığını vurgulayan Atalay, özellikle Türkiye’deki kullanıcıların kendilerini görünür kılmak için Instagram’a yöneldiklerine ve gençler arasında TikTok kullanımının hızla arttığına dikkat çekti.
Atalay, sosyal medyanın dünya ve sosyal yaşamın bilinmesi, haberdar olunması konusunda faydalı olabileceğini belirtti. Ancak uzun süreli kullanımın olumsuz etkilerini de gözler önüne serdi; bilişsel yükün artması, dikkat dağınıklığı ve zihinsel yorgunluk gibi sorunlar ortaya çıkabileceğini kaydetti. Bu etkilerin hem yetişkinleri hem de çocukları etkileyebileceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Atalay, sık sık sosyal medyada vakit geçirmenin çocuklar ve gençler için sakıncalar taşıdığını belirterek uzun süreli içeriklere maruz kalmanın sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini ifade etti.
Çocukların okula ve fiziksel aktivitelere daha fazla zaman harcaması gerektiğini belirten Atalay, “Fiziksel hareketsizlik, göz ve beden sağlığı açısından zararlar doğuruyor,” dedi.
Atalay, sosyal medya ile sürekli etkileşimde kalmanın çocukların kimlik gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceğine de dikkat çekti. Sosyal medyadan alınan dönüşlerin kimlik oluşumundaki etkisinin önemine vurgu yaptı.
“13 yaş altındaki çocuklar sosyal medya kullanmamalı”
Atalay, “Sosyal medya için günde ne kadar zaman harcanmalı?” sorusunun yanıtının kişiden kişiye değişebileceğini vurgulayarak, çocukların sosyal medya kullanımlarının kesinlikle sınırlı olması gerektiğini dile getirdi. Bu platformların minimum kullanıcı yaşının 13 olduğunu belirten Atalay, 13 yaş altındaki çocukların sosyal medya hesapları açmamaları gerektiğini de belirtti.
Ancak gerçekte durumun böyle olmadığını, çocukların farklı kimliklerle sosyal medya platformlarında yer aldığını aktardı. Bu noktada ebeveynlerin önemli bir rol üstlendiğini vurguladı. “Çocuklar için sosyal medya kullanımı bir saatle sınırlandırılmalı,” diyen Atalay, ergen ve yetişkinler için bu sürenin iki saat olabileceğini kaydetti.
Herhangi bir sınır olmaksızın sosyal medyada geçirilen zamanın çocuklar için çeşitli riskler taşıdığına da dikkat çekti.
“Sosyal medya kullanımında filtreleme önemli”
Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, sosyal medyada geçirilen zamanı sınırlandırmanın önemli olduğu görüşünde. Taşkın, sosyal medyanın bilinçli bir şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı.
Taşkın, sosyal medya kullanımının amacının bilinmesinin önemine işaret ederek, “Sadece vakit geçirmek için kullanmak verim sağlamaz,” dedi. Gençlerin sosyal medyayı sadece eğlence amacıyla kullanmalarının, zaman kaybına neden olduğunu belirtti. Burada sosyal medya bilincinin geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kaliteli bir sosyal medya kullanımının psikolojik olumlu etkiler oluşturduğunu, bunun tersi durumda çocukların olumsuz etkilerle karşılaşabileceğini vurgulayan Taşkın, ailelerin çocuklarını bilinçlendirmesinin önemine dikkat çekti.
“Türkiye’deki sosyal medya kullanımı günde ortalama 3 saat”
Taşkın, dünya genelinde sosyal medya kullanımının yaygın olduğunu, Türkiye’nin de bu alanda önde gelen ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Sosyal medya kullanımının süresinin sınırlandırılması gerektiğini ifade eden Taşkın, Türkiye’de sosyal medya kullanımının ortalama 3 saat olduğunu belirtti.
Sosyal medya için 3 saatin, günlük yaşamda öz bakım, spor, sosyalleşme gibi diğer aktivitelere ayırılması gereken süreler açısından ciddi bir kayıp olduğunu vurguladı. “Eğer sosyal medya sadece kafa dağıtmak için kullanılıyorsa, bu süreyi yarım saatle sınırlamak yeterli olacaktır,” dedi. Ayrıca, sosyal medya platformlarında çeşitli süre hatırlatıcı uygulamalarının da faydalı olabileceğini belirtti.
Taşkın, günde 3 saat sosyal medya kullanımının bağımlılık seviyesine ulaşabileceğini, bu nedenle sınırlama yapılmasının önemini vurguladı. Sosyal medya bağımlılığı belirtileri gösterenlerin, profesyonel destek alması gerektiği konusunda da uyarılarda bulundu.