Milattan önce 1. yüzyılın ortalarında 23 kentten oluşan Likya Birliği’nin başkenti olarak bilinen Patara, tarihi zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Antik kentte, meclis binası, deniz feneri, tiyatro, İmparator Nero tarafından yaptırılan hamam, yol kılavuz anıtı ve çeşitli kiliselerin yanı sıra etkileyici bir kent kapısı da yer alıyor.
Patara’nın simge yapılarından biri olan kent kapısı, 19 metre uzunluğu ve 10 metre yüksekliği ile kentin ihtişamını gözler önüne seriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Geleceğe Miras Projesi” çerçevesinde bu yıl ilk kez kent kapısı çevresinde kazı çalışmaları başlatıldı.
Kazı çalışmaları sırasında, kent kapısının batı kesiminde stoa ve dükkanların kalıntıları gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Elde edilen buluntular arasında sikke ve mermer kaplama levhaları da bulunuyor.
Kazı kapsamında batı ve doğu bölümlerinin yanı sıra, kent kapısının arka kısmındaki stoa ve dükkanların tamamen gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor.
Patara Antik Kenti Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Şevket Aktaş, restorasyon çalışmalarına başladıklarını belirtti. Aktaş, Patara’nın antik dönemde deniz ve karadan iki ayrı girişe sahip olduğunu açıkladı. “Sıra halinde dükkanlar var. Stoa ve bir dükkanı açığa çıkardık. Kısa sürede 7-8 dükkanı daha gün yüzüne çıkaracağız. Bu keşifler, Likya’nın tarihine ve mimarisine dair önemli bilgiler sunacak. Dükkanlardaki buluntular sayesinde o dönemde insanların kullandığı malzemeleri ve yaşam tarzlarını anlayacağımızı düşünüyoruz” dedi.
Aktaş, kent kapısının anıtsal bir giriş özelliği taşıdığını vurguladı. “Yapıda üç kemer mevcut. Üç geçişin üstünde iki nişte heykeller yer alıyor. Ayrıca, kapıyı yaptıran Vali Mettius Modestus’un ailesinin büstlerine de rastlıyoruz. En üstte ise İmparator Traian’ın karısının heykelleri bulunmakta.” açıklamalarında bulundu.
Yapının kuzey ve güney cephelerindeki kornişlerde “Likya’nın metropolisi Patara halkı tarafından yaptırıldı” yazısının yer aldığını ekleyen Aktaş, kapının işlevinin su yapısı olduğuna da değindi. “O dönemde su, yaklaşık 22 kilometre mesafeden getiriliyor, kapının üstündeki borulardan bir yarıktan geçerek ortadaki havuza akıtılıyordu. Buradan da şehre ulaştırılıyordu. Kazı çalışmalarıyla bu antik su akışını yeniden canlandırmayı hedefliyoruz. Roma İmparatorluğu’nun propaganda amaçlı inşa ettiği bu kapı, yıllar sonra yine aynı ihtişamla ziyaretçilerini karşılayacak.” ifadelerini kullandı.