Apollon Tapınağı, Hisar Mahallesi’nde yerleşim alanları içinde konumlanmaktadır. 1905 yılından bu yana Alman arkeologlar tarafından yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları, 2024 itibarıyla Milet Müze Müdürlüğü çatısı altında devam etmektedir.
Antik dönemde “kehanet merkezi” olarak bilinen Apollon Tapınağı, İyon tarzında inşa edilmiş dünyanın üçüncü büyük tapınağıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi çerçevesinde tapınak, gece müzeciliği uygulamaları ile ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.
Tapınaktaki yürüyüş yolları ve ışıklandırma sistemlerinin çoğu tamamlanmış durumda. Gün batımının ardından tapınak alanına gelen ziyaretçiler, özel aydınlatmalar eşliğinde kahinlerin mitolojik hikayelerine tanıklık etme fırsatı bulacak. Milet Müzesi Müdür Vekili Arife Aslan, tapınak alanında çevre düzenlemesi çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.
Ziyaretçilerin konforu için çeşitli iyileştirmeler yapıldığını belirten Aslan, “Yaklaşık yedi aydır yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Yürüyüş yolumuz tamamlandı, yalnızca merdiven kısmı kaldı. Buranın da bitmesiyle birlikte, karşılama merkezimizi 2-3 hafta içinde ziyaretçilerimizle buluşturmayı planlıyoruz. Yıllık yaklaşık 130-150 bin ziyaretçimiz oluyor. Gece müzeciliği ile bu sayının artmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Apollon Tapınağı’nın aydınlatılmasının farklı tonlarda olacağını söyleyen Aslan, bu konuda da çalışmaların son aşamalarına ulaştıklarını vurguladı.
Aslan, Apollon Tapınağı’nın her zaman etkileyici bir yapıya sahip olduğunu ifade ederek, “Tapınağımız, ışıklandırma ile daha da göz alıcı hale gelecek. Bu büyüklükte ayakta kalan nadir eserlerden biri. Aydınlatmalar sayesinde ziyaretçiler, daha etkileyici bir atmosferde dolaşacaklar” dedi.
Tapınağın tarihi hakkında bilgi veren Aslan, yapının köklerinin milattan önce 8. yüzyıla kadar uzandığını belirtti. Apollon Tapınağı’nın Efes Artemis Tapınağı ile benzer dönemlerde inşa edildiğini de aktaran Aslan, “Mimari açıdan neredeyse aynı özelliklere sahip. Strabon, bu tapınağı ziyaret ettikten sonra eserinde, ‘sütun ormanları içinde yer alan bir tapınak’ ifadesini kullanarak, buradaki sütunların etkileyiciliğini dile getiriyor” şeklinde konuştu.
Antik dönemde tapınağın bir kehanet merkezi olduğunu belirten Aslan, “Mısır Firavunu, ünlü Lidya Kralı Kroisos ve Persliler gibi pek çok kral, önemli eylemlerinde Didim’deki kahinlere danışmış. Tapınağın ayakta kalabilmesi için önemli bağışlara ihtiyacı vardı. Bu bağışlar genelde çevredeki devletlerden gelen büyük miktardaki altınlar veya kutsal hediyelerle gerçekleşiyordu. Hatta Mısır Firavunu Neko’nun burada zırh bağışladığını biliyoruz” diye ekledi.
