1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. İsrail-GKRY İttifakı: Kıbrıs’ın Geleceği Tehlikede!

İsrail-GKRY İttifakı: Kıbrıs’ın Geleceği Tehlikede!

featured

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki yakınlaşmanın ardındaki meseleleri ve Tel Aviv’in hedeflerini, AA Analiz için kaleme aldı.

***

Birçok İsrail vatandaşı, Gazze’de başlayan saldırıların Lübnan ve İran’a yayılarak Orta Doğu’daki çatışmayı tırmandırmasının ardından ülkeyi terk etmeye başladı. Bu noktada en fazla tercih edilen duraklardan biri de GKRY oldu. Son günlerde, GKRY’ye giden İsraillilerin sayısının 15 bine ulaştığı bilgileri, Rum basınında yer aldı.

Rum gazeteleri, “İsrailliler Kıbrıs’ı arka bahçe olarak kullanıyor” ve “Yahudiler neden Kıbrıs’tan arazi alıyor?” şeklinde manşetler atarken, GKRY’nin ikinci büyük partisi olan Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL), İsraillilerin stratejik ve güvenlik riski taşıyan bölgelerdeki mülkleri sistematik bir şekilde satın almalarının tehlikelerine dikkat çekti. Parti Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, Rum lider Nikos Hristodulidis’in, geleneksel müttefikleri olan Birleşik Krallık tarafından bile eleştirilen destek konusunda ne borcu olduğunu sorguladı.

Tüm bu söz konusu gelişmeler, doğal olarak, İsrail’in Kıbrıs üzerindeki niyetleri, bölgesel hedefleri ve KKTC ile Türkiye’ye karşı olan tavrını yeniden düşünmeye sevk etti.

– GKRY-İSRAİL YAKINLAŞMASININ ARKA PLANI

KKTC’yi de kapsayan Kıbrıs Adası, coğrafi konumu ve enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara potansiyel geçiş yolları üzerindeki önemi dolayısıyla kritik bir noktada yer alıyor. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervleri ile dikkat çeken İsrail, enerji hakimiyetine yönelik planları devreye sokarak bölgesel bir aktör haline gelmiştir. EastMed Boru Hattı Projesi ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu gibi girişimler, bu stratejinin Avrupa pazarlarına enerji kaynaklarını ulaştırma amacını taşıdığını göstermektedir.

Bununla birlikte, enerji stratejisinin sadece ekonomik boyutlarla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda jeopolitik güç kazanma hedefi ile yeni bir güvenlik mimarisi inşa etme çabasıyla ilişkilendirildiği de görülmektedir. Bu bağlamda, en kolay işbirliği yapılacak taraf GKRY olarak belirlenmiştir. 2010 yılında iki taraf arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması, bölgedeki en büyük tehdit olarak görülen Türkiye ve KKTC’yi dışarıda bırakma hedefi gütmektedir. Rum yönetiminin uzun yıllardır benimsediği Türk karşıtlığı politikası ile “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışı, Yahudi-Yunan ittifakını sağlamlaştırmıştır.

İsrail’in Yunanistan ve Rum yönetimi ile kurduğu enerji ve askeri işbirlikleri, ortak tatbikatlar, savunma sanayi anlaşmaları, istihbarat paylaşımı gibi eylemler, bu ittifakı daha da güçlendirmiştir. Şubat ayında Rum yönetimi, Larnaka ve Baf havaalanlarının güvenliğini İsrail istihbaratına devretmesi, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ilginç bir boyuta taşıyarak Rum basınında büyük tepkilere yol açtı. “Egemenliğin İsrail’e devredildiği” eleştirileri, kamuoyunda geniş yankı bulmuştur. Rum tarafında İsrail’e karşı bağımlılık, bölgedeki İngiliz üsleri ile GKRY topraklarının İsrail’in operasyonel ihtiyaçları için kullanılmasıyla daha da artmıştır.

– İTTİFAKIN AMAÇLARI

İsrail-GKRY ittifakının önemli hedeflerinden biri, KKTC’nin tanınmasını engelleyerek Kıbrıs Türk halkının adanın doğal kaynakları üzerindeki haklarını göz ardı etmektir. Bu bağlamda, İsrail uluslararası platformlarda GKRY’nin görüşlerini destekleyerek KKTC’nin uluslararası tanınma süreçlerini olumsuz etkilemeye çalışmaktadır.

İsrail’in KKTC’nin belirli stratejik alanlarına gerçekleştirdiği yatırımlar, ülkede bazı rahatsızlık yaratmış ve bu durum, İsraillilerin yeni adresinin GKRY olmasında dolaylı olarak etkili olmuştur.

Son olarak, İsrail’in bölgesel stratejileriyle Rum tarafının “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışı ile ilişkilendirilmiş bu ittifakın pek de sağlam bir temele oturmadığı ortaya çıkmaktadır. GKRY, İsrail’in tarih boyunca kullandığı birçok “geçici” müttefikinden yalnızca biridir. Özellikle, Rum tarafının tek taraflı olarak ilan ettiği 12. parselde bulunan ve önemli miktarda doğal gaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen Afrodit sahasının, İsrail MEB’ine taştığı iddiaları, Tel Aviv’in kendi çıkarları söz konusu olduğunda, müttefik tanımaksızın hareket ettiğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca, iki halk arasındaki çatışmalar ve Kıbrıs tarihindeki en büyük katliamın 117 yıl önce Yahudiler tarafından Rumlara karşı yapıldığı da dikkate alınmalıdır.

GKRY’nin İsrail’in saldırgan politikalarını kayıtsız şartsız desteklemesi, onu bir nevi hedef haline getirmiştir. İsrail’in yayılmacı politikasının süreceği düşünüldüğünde, GKRY’nin tek akılcı yolu, KKTC ile işbirliğine dayalı bir çözüm modelini benimseyip Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmekten geçmektedir. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin bulunmadığı hiçbir stratejinin uygulanabilir olacağı söylenemez.

[Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, KKTC Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

İsrail-GKRY İttifakı: Kıbrıs’ın Geleceği Tehlikede!
Yorum Yap
Bizi Takip Edin