Economyfirst Londra Direktörü Klaus Jurgens, Türkiye ve Birleşik Krallık ilişkilerinin gelişimini ve bu durumun Avrupa savunma mimarisine olası etkilerini AA Analiz için ele aldı.
– LONDRA’NIN STRATEJİK ÜÇLÜSÜ: ÇATIŞMA, REKABET, İŞBİRLİĞİ
İngiltere Başbakanı Keir Starmer tarafından Parlemento’ya sunulan Ulusal Güvenlik Stratejisi 2025, ülkenin stratejik durumu ve yol haritasını belirliyor. Bu belge, Londra’nın radikal belirsizlikler içerisinde doğru yönü bulma çabasını vurguluyor. Başbakan, “Rus saldırganlığı kıtamızı tehdit ediyor” diyerek açık bir şekilde Moskova’nın liderini “Putin gibi tiranlar” sözleriyle nitelendiriyor. Ancak, belge çatışmadan kaçınmaya yönelik hedefleri detaylandırarak, Londra ve Ankara arasındaki olumlu ilişkileri derinleştirmeye zemin hazırlıyor.
Bir yandan Londra, ulusal egemenliğini artırmayı amaçlarken, diğer yandan devletlerin yalnızca ortak bir vizyon ve amaç doğrultusunda bir araya geldiklerinde güçlü olacağını savunuyor. Bu durum, ilerleyen bölümlerde daha fazla ele alınacak.
– TYPHOON’LAR YOLDA
Belgede yer alan ifadelere dönecek olursak, Türkiye, İngiltere’nin Avrupa’daki ve NATO’lardaki güvenlik çıkarları açısından hayati bir konumda. Türkiye, sağlam askeri entegrasyonu ve savunma sanayi işbirlikleri ile İngiltere’nin önemli bir NATO müttefiki ve ikili ortağı olmuştur.
Bu durumu, Dışişleri Bakanı David Lammy’nin Ankara’ya gitmeden bir gün önceki açıklamalarıyla desteklemek mümkündür: “Dünyanın giderek daha istikrarsız bir hal aldığı yerlerde, İngiltere ve Türkiye en yakın dost ve ortak konumunda kalmayı sürdürüyor. Orta Doğu’daki çatışmalara ve Rusya’nın Ukrayna’yı yasadışı işgaline barışçıl çözümler bulma konusunda işbirliği yapıyoruz. Bu bağlamda ilişkimiz, Türk ve İngiliz vatandaşlarına doğrudan katkı sağlıyor: Ülkelerimiz arasındaki ticaret binlerce kişiye istihdam yaratırken, güvenlik ve savunma alanındaki ilişkilerimiz halklarımızın güvenliğini koruyor.”
Örneğin, Eurofighter Typhoon jetlerinin Türkiye’ye ihracı için yapılan anlaşma, bu işbirliğinin belirgin bir örneği. Lammy’nin ziyaretinden sadece birkaç hafta sonra, iki ülkenin Savunma Bakanları İstanbul’da yeni bir anlaşmaya imza attı. İngiltere hükümetine göre, bu anlaşma NATO’nun ortak caydırıcılığını güçlendiriyor ve İngiltere ile Türkiye arasındaki köklü savunma işbirliğini daha da derinleştiriyor. Typhoon programı, İngiltere’deki 20 bin kişiye istihdam sağlarken, ihracattan elde edilecek kazançların binlerce yeni iş yaratması ve hükümetin “Değişim Planı”na katkıda bulunması bekleniyor. İlgili Mutabakat Zaptı, Savunma Bakanı John Healey ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından İstanbul’daki Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda imzalandı.
– SAVUNMA İŞBİRLİĞİ YÜKSELİŞTE, İKİLİ TİCARET DE ÖYLE
Sadece savunma alanına odaklanmak, daha geniş bir resmi görmemizi engeller. Türkiye ve Birleşik Krallık’ın tüm sektörlerdeki ikili ticaret hacmi, 2024 yılında 28 milyar sterline (37,57 milyar ABD doları) ulaşmayı hedefliyor. Bu rakamın 15,29 milyar doları Türkiye’nin İngiltere’ye ihracatından kaynaklanıyor; yani iki ülke arasındaki ticaret neredeyse dengeli bir yapıya sahip. Türkiye, uzun bir süredir kendisini “ucuz parça üreticisi” olarak tanıtan imajını geride bırakarak, dünya çapında tanınmış, yüksek kaliteli nihai ürünler üreten bir ülke konumuna yükselmiştir. İngiltere-Türkiye ticaret dengesinin bu dönüşümün en güçlü göstergelerinden biri olduğunu belirtmek gerekir.
Türkiye, her sektörde üst düzey ürün ve hizmetlerin yanı sıra sürekli artan yerli savunma sanayi üretim kapasitesi ile birlikte, savunma ve havacılık ihracatında hızlı bir büyüme göstermektedir; bu rakamın 2024’te 7,154 milyar dolara (2023’e göre %29’luk bir artış) ulaşması beklenmektedir ve Birleşik Krallık, bu alanda önemli bir alıcı haline gelebilir. Daha önce bahsedilen Typhoon anlaşması, İngiltere’de 20 bin kişiye iş imkanı sunmaktadır. Türkiye’nin savunma sanayi bugün yaklaşık 100 bin kişiye istihdam sağlamaktadır ve sektörde 3 bin 500 şirket faaliyet göstermektedir.
Bu gelişmeler, Avrupa’nın güvenlik ve savunma politikalarını, hatta Türkiye’nin birkaç on yıldır süren AB üyelik sürecini nasıl şekillendirecek merak konusu. İkili ilişkilerin, çoğu zaman daha geniş kıtasal politikaların önünü açtığı bilinir. Ankara ve Londra, günümüzde buna hazır bir görüntü sergiliyor. Yani, yazının başında sorulan sorunun yüzeyselliği tartışmasızdır. Bu, iki dost ülkenin kültürel değerlerini, geleneklerini sahiplenerek barış ve güvenliğe olan bağlılıklarını pekiştirdiği bir anlayışa işaret ediyor.
Ve bu noktada, çelişkili soru tekrar karşımıza çıkıyor: Egemen devletler, bağımsızlıklarından ödün vermeden işbirliği yapabilir mi? Evet, eğer eşit şartlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde buluşurlarsa mümkün. Avrupa ile yakın ilişkilerini sürdüren güçlü bir Birleşik Krallık; bir gün Avrupa Birliği içinde yer alacak güçlü bir Türkiye, ve Türkiye’nin İngiltere ile yerel bağlarını koruyan bir denge politikası. Daha sağlam bir siyaset ve savunma üçgeni düşünülemez.