Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, beyin kanseri hastalarının tedavi alternatiflerinin kısıtlı olması ve yaşam sürelerinin kısa olması gibi sorunlara çözüm bulmak amacıyla 2020 yılında önemli bir projeye başladı.
Bu projede, toksisitesi düşük, kanser hücrelerini hedef alabilen ve aynı zamanda yaraların iyileşmesine katkıda bulunan yenilikçi bir nano molekül geliştirildi. Geliştirilen bu molekülün patenti ise geçtiğimiz aylarda alındı.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Akif Hakan Kurt, geliştirilen nano molekülün beyin koruyucu bariyerini geçip direkt kanserli hücrelere ulaşabildiğini açıklarken, yerli sanayi ile iş birliği yaparak bu molekülün ilaç olarak üretimini hedeflediklerini belirtti.
“Amacımız beyin kanseri hastalarında tedavi seçeneği oluşturmaktı”
Prof. Dr. Kurt, projelerinin temel amacının beyine geçebilen toksisitesi düşük bir nano ürün geliştirmek olduğunu ifade etti. Kurt, “Çünkü glioblastoma hastalarının yaşam süresi 1 ile 5 yıl arasında değişiyor ve bu hastalar ilaçlara karşı direnç geliştiriyor. Bu nedenle tedavi seçenekleri oldukça sınırlı” şeklinde konuştu.
Üç etken maddeden yararlandıklarını belirten Kurt, şunları ekledi: “Bir tanesi, kuersetin, propolis içerisinde bulunan ana etken madde. Bu flavonoidin anti-kanser, antibakteriyel ve antioksidan etkileri mevcut. Ancak, beynin barajını aşması zor olan bir bileşen. Bunun için gümüş ve kitosan kullanarak bir taşıyıcı molekül oluşturdum. Gümüş, antibakteriyel ve anti-kanser özellikleriyle bilinen, tarih boyunca kullanılan bir madde. Projemizde koloidal yani nano boyutta gümüşü değerlendirdik. Kitosan ise yengeç ve karides gibi kabuklu canlıların dış kısmından elde edilen, antibakteriyel ve anti-kanser özellikleri olan, minimum düzeyde zarar potansiyeli bulunan bir taşıyıcı olarak kullanıldı.”
“Geliştirdiğimiz nano molekül, doğrudan kanserli hücreye ulaşabiliyor”
Kurt, geliştirilen nano ürünün beyin omurilik sıvısını (BOS) geçerek doğrudan kanserli hücrelere ulaşabildiğinin altını çizdi. “Kitosan ve gümüşe kuersetin yükleyerek oluşturduğumuz nano molekül, BOS’u aşarak kanser hücresine kadar girebilen bir tasarıma sahip” dedi.
Molekülümüz hem kanser hücrelerini yok ediyor hem de dirençli bakteriler üzerinde etkili
Prof. Dr. Akif Hakan Kurt, geliştirilen nano molekülün antibiyotiklere dirençli bakterilere karşı da etkili olduğunu kaydetti. Kurt, kanser hücrelerinde gerçekleştirdikleri denemelerde molekülün güçlü apoptotik etkisine şahit oldukları bilgisini paylaştı. İkinci aşamada antibakteriyel etkilerin de değerlendirildiğini belirten Kurt, “Gümüş ve kitosanın güçlü antibakteriyel özellikleri mevcut. Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Fatma Avcıoğlu hocamızla birlikte antibakteriyel etkilerini test ettik ve dirençli bakteriler üzerine olumlu sonuçlar aldık” dedi.
Bu maddelerin yara iyileştirici özelliği de var
Kurt, geliştirilen nano molekülün yalnızca kanser ve enfeksiyon tedavisinde değil, aynı zamanda yara iyileşmesini hızlandıran bir formda da kullanılabileceğini ifade etti. “Elde ettiğimiz molekül, çeşitli yara türlerinde, yatak yaralarında ve diyabet yaralarında etkili olabilecek şekilde krem formu gibi yeni tasarımlara da dönüştürülebilir. Bu molekül, anti-kanser, antibakteriyel ve anti-inflamatuvar etkilere sahip olmasıyla dikkat çekiyor” diyerek sözlerini sürdürdü.
Patentimizi aldık, yerli sanayi iş birliğiyle üretim hedefleniyor
Kurt, projelerinin patentini aldıklarını ve yeni gelişmeler üzerinde çalışmaya devam ettiklerini belirtti. “Yaptığımız çalışmanın sonuçlarını, nanoteknoloji alanında önemli bir dergide yayınladık. Yayın sonrası bu yıl patentimizi aldık ve yerli firmalarla iş birliği yaparak ürünün gelecekte ilaç olarak üretim sürecini başlatmayı hedefliyoruz” dedi.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığı’nın projelerine destek verdiğini belirten Kurt, “Akademi-sanayi iş birliğini güçlendirerek, ülkemize katma değer sağlayacak yeni ürünler üretmemiz gerekiyor. Bu molekül, ülkemiz için anlamlı bir katkı sunabilir” ifadelerini kullandı.