İnsan ve Medeniyet Hareketi Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, Filistin’e Destek Platformu altında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları temsilcileri, 9 Ağustos Cumartesi akşam namazı sonrası Beyazıt Meydanı’ndan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ne fenerlerle yapacakları yürüyüşe katılım çağrısında bulundu.
Toplantıda görüşlerini paylaşan Filistin’e Destek Platformu Dönem Başkanı Mehmet Güney, yürüyüşün sıradan bir etkinlik olmasının ötesinde, Gazze’de direnenlere destek vermek ve onlarla dayanışmayı sergilemek amacı taşıdığını ifade etti.
Güney, “Vatanını savunan insanların yanındayız. Ölümü göze alarak açlığa direnen bireylerin yanında olduğumuzu duyurmak için sizleri davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Platform adına basın açıklamasını okuyan Salih İnce, yalnızca bir yürüyüş çağrısı yapmak için değil, tarihin bu karanlık dönemlerinde insanlık sorumluluğunu paylaşmak amacıyla bir araya geldiklerini aktardı.
İsrail’in 7 Ekim’de başlattığı saldırıların topyekun bir soykırım niteliği taşıdığına dikkat çeken İnce, “Gazze halkı, 7 Ekim’den önce uzun süredir devam eden ve dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir ablukayla karşı karşıyaydı. Bu abluka, gıdaya, ilaca, temiz suya, elektriğe ve insanca yaşam hakkına erişimi kasıtlı olarak engelleyen bir zulüm politikasıydı.” sözlerini kullandı.
İnce, İsrail’in hastaneleri, ibadethaneleri ve çocuk parklarını hedef alarak uluslararası savaş suçu işlediğini ifade etti.
Gazze’de uygulanan açlık politikalarının doğaçlama değil, bilinçli bir savaş stratejisi olduğuna vurgu yapan İnce, “Çocuklar açlık nedeniyle hayatını kaybediyor. Hastalar ilaçsızlıktan ölüyor. İnsanlar, bir parça ekmeğe dahi muhtaç hale geliyor. Yardım dağıtım noktalarına toplanan sivillerin üzerine ateş açılıyor. İnsani yardım erişimi kasıtlı ve sistematik biçimde engelleniyor. Tüm bunlar yaşanırken dünyanın sözde medeni ülkeleri sessiz kalıyor. Kimileri gözlerini kapatıyor, kimileri doğrudan destek veriyor.” ifadelerine yer verdi.
İnce, yürüyüşün hedefinin Gazze’ye bir umut ışığı taşımak ve oradakilerin yanında olunduğunu göstermek olduğunu belirtti.
– “SOYKIRIMA UĞRAMIŞ BİR MİLLETİN SOYKIRIM YAPMASI BAŞKA BİR KARA MİZAH”
Açıklamanın ardından gazetecilere görüşlerini aktaran İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, yürüyüşün önemini vurgulayarak, “Cumartesi akşamı, akşam namazı sonrası Beyazıt Camisi’nden başlayarak Beyazıt Meydanı’nda toplanmayı, ardından buradan Ayasofya’ya fenerlerle yürümeyi planlıyoruz. Vatandaşlarımızı buraya bekliyoruz. Bu güçlü görüntüyü dünyaya ulaştırmak adına katılım bekliyoruz.” dedi.
Bilal Erdoğan, İsrail’e yönelik boykot çağrısını yineleyerek, “Boykot yaparken bazı markalara daha özel dikkat edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Yerli alternatif mevcutsa, Batılı olanın tercih edilmemesi gerektiği önemlidir. Hedef yalnızca İsrail olmamalı, Batı karar vericilerine de yöneltilmelidir. Zira bu soykırımı durdurma gücüne sahipler.” diye ekledi.
Bir gazetecinin “Uluslararası basın ve kamuoyunun ikili, taraflı yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Erdoğan, uluslararası medyanın ciddi bir tahakküm altına alındığına, özellikle İsrail lobisinin sosyal medya üzerindeki etkisine dikkat çekti.
Sosyal medyada bazı hesapların kapatıldığını ve insani içeriklerin sansürlendiğini belirten Erdoğan, bu konuda daha bilinçli olunması gerektiğini ifade etti. “Uluslararası medya, vicdani konularda bile tarafsız olamıyorsa, bu 21. yüzyılın belki de en karanlık noktalarından biridir.” dedi.
TBMM Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan ise İsrail’in Filistin halkına uyguladığı ablukayı ve yardım noktasına yapılan saldırıları eleştirerek, “8 milyar insanın yaşadığı bu dünyada gıda, su, un ve gıda bulamayan kimse ölmesin. Bir toplum, abluka altına alınarak tüm insani ihtiyaçlarının girmesi engellenerek ölüme mahkum edilmesin.” şeklinde konuştu.
Turan, “Bütün insanlığın gözünün önünde bir halk, yardımları almak için toplandığında kurşuna dizilmemelidir. Böyle bir alçaklığa ve kalleşliğe göz yummayalım. Buna karşı birlikte duralım.” diyerek sözlerini tamamladı.