Emine Erdoğan, Melania Trump’a hitaben yazdığı mektubuna içten sevgi ve saygıyla selam vererek başladı. Washington’da Beyaz Saray’da gerçekleştirilen buluşmalarında Melania Trump’ın samimi sohbetinin ve zarif ev sahipliğinin üzerinden altı yıl geçmesine rağmen hâlâ zihninde taze kaldığını belirtti.
Birlikte yedikleri yemek ve bahçede yaptıkları yürüyüş sırasında Trump’ın paylaşımlarının, güncel meselelere dair derin bir vicdan taşıdığını hissettirdiğini ifade eden Emine Erdoğan, bu vicdani hassasiyetin Melania Trump’ın yakın zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yazdığı mektubunda da kendini gösterdiğini vurguladı.
“Ukrayna’daki kimsesiz çocuklara gösterdiğiniz duyarlılık, kalplere umut aşılıyor”
Trump’ın mektubundaki ifadelerin insanlığın ortak hissiyatını yansıttığını düşündüğünü ileten Emine Erdoğan, bu duruşu takdirle karşıladığını belirtti. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Sizin de belirttiğiniz gibi, çocukların sevgi dolu ve güvenli bir ortamda büyüme hakkı, evrensel ve tartışılmaz bir haktır. Bu hak, herhangi bir coğrafya, ırk, etnik kimlik, dini grup veya ideolojinin imtiyazına tabi değildir. Bu nedenle, bu haklardan mahrum kalan mazlumların yanında durmak, en başta insanlık adına büyük bir sorumluluğu yerine getirmektir. Bu anlamda, bir lider eşi olarak, Ukrayna’daki savaşın yıkıcı etkileri altında kaybolan hayatlar, dağılan aileler ve kimsesiz çocuklar için gösterdiğiniz duyarlılık, kalplere umut aşılayan bir çabadır. ‘Sessiz bir kahkahaya mecbur bırakılan’ Ukraynalı çocukların gülüşlerini geri getirme talebiniz çok anlamlı. Savaşta hayatını kaybeden 648 Ukraynalı çocuk için sergilediğiniz bu önemli hassasiyetin, 2 yıl içinde 18 bini çocuk olmak üzere 62 bin masum sivilin zalimce katledildiği Gazze için de aynı şekilde güçlü bir şekilde göstereceğine inanıyorum.”
“Meçhul asker kavramını bir gün çocuklar için de kullanabileceğimizi düşündünüz mü?”
Gazze’nin tarihte benzeri görülmemiş bir zalimliğe, çağın en acı soykırımına sahne olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, mektubunda şu ifadeleri kullandı:
“BM Çocuk Fonu, 45 dakikada 1 çocuğun hayatını kaybettiği Gazze’yi, yer üstünü bir ‘cehennem’ ve yer altını ise bir ‘çocuk mezarlığı’ olarak tanımlıyor. Savaşlarda kimliği belirsiz askerler için kullanılan ‘meçhul asker’ kavramını, bir gün çocuklar için de kullanabileceğimizi aklınıza getirdiniz mi? Bugün ardında kimsesi kalmamış, adı dahi tespit edilemeyen binlerce Gazzeli çocuğun kefenlerinde yazılı olan ‘meçhul bebek’ ifadesi vicdanlarımızda onulmaz yaralar açıyor. Derin bir psikolojik yıkıma uğrayan ve gülmeyi unutan bu çocuklar, mikrofonlara ölmek istediklerini haykırıyor ve masum kalplerinde taşıdıkları savaş yorgunluğunu açığa çıkarıyor. Gazze’de tarih, öksüz ve yetim kalmış çocukların yaşadığı tarifsiz acı ve korkularla sararmış saçlarını yazıyor.
Emine Erdoğan, yalnızca Ukrayna’nın çocuklarının değil, Filistin’in çocuklarının da aynı neşeyi, özgürlüğü ve onurlu geleceği hak ettiğini belirterek, “Gazze’deki insani krizin durdurulmasına yönelik güçlü bir çağrınızı içeren bir mektubu da İsrail Başbakanı Netanyahu’ya göndermeniz son derece anlamlı olacaktır. Dünyanın ortak bir uyanışa geçtiği bu günlerde, Filistin’in tanınmasının küresel bir iradeye dönüşmesiyle birlikte, Gazze adına göndereceğiniz bir çağrının, Filistin halkı adına tarihi bir sorumluluk üstleneceği kanaatine sahibim.” dedi.
“Çarpık düzene karşı birleşmeli ve sesimizi yükseltmeliyiz”
Filistin’de yaşananların, yalnızca bir soykırımı değil, aynı zamanda bir grup insanın menfaati için kalan tüm insanların ve değerlerin değersizleştirildiği keyfi bir uluslararası sistemin dayatması olduğunu belirten Emine Erdoğan, dünyanın bazı bölgelerindeki çocukların yaşamlarının diğerlerinden daha değersiz kabul edilen bu çarpık düzene karşı seslerini birleştirme çağrısında bulundu.
Emine Erdoğan, itibarsızlaştırılan uluslararası hukuk kurallarını ve ortak insani değerleri savunmanın, müşterek ilkeler etrafında kenetlenmenin önemli olduğunu vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:
“Ancak o zaman, bu vahşet karşısında her geçen gün umutsuzluğa doğru sürüklenen sonraki nesillerin umutlarını besleyebiliriz. Ancak o zaman, kahkahaları susturulan çocuklara yeniden neşe kazandırabilme umudundan bahsedebiliriz. Sizin mektubunuzdaki hisleri, bir anne, kadın ve insan olarak derinden paylaşıyor, Gazze’nin barışa ve huzura muhtaç çocukları için de aynı umudu yeşertmenizi temenni ediyorum. 335 kurşunla hayatını kaybeden 6 yaşındaki Hind Recep, dedesinin sevgiyle baktığı gözlerinden veda ettiği 3 yaşındaki Rim gibi kaybettiğimiz 18 bin 885 Gazzeli bebek ve çocuk için artık geç olabilir. Ancak hayatta kalmayı başaran 1 milyonu aşan Gazzeli çocuk için hala bir şansımız var. Vakit çoktan gelmiştir.”