Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaleme aldığı “Barış ve Adalet İçin Ortak Yol” başlıklı makale, Çin’in önde gelen yayın organlarından People’s Daily’de hem Çince hem de İngilizce olarak yayınlandı.
Tarih boyunca Türkiye, farklı medeniyetleri bir araya getirerek köprüler kurmuş bir ülke olmuştur. Dış politikasının temel felsefesi güven oluşturmak, iletişim yollarını açık tutmak ve krize karşı kararlı bir çözüm geliştirmekte yatmaktadır. Bu anlayışla, hem bölgesel hem de küresel düzeyde istikrarı sağlamak için çaba sarf ediyor; barış, istikrar ve diyalogu hakim kılmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Örneğin, Karadeniz Tahıl Girişimi, Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu küresel krizlerin etkilerini en aza indirgemek için geliştirdiğimiz pratik bir çözümdür. Bu girişim aracılığıyla milyonlarca insanın gıda güvenliği sağlamıştır. Antalya ve İstanbul’da düzenlediğimiz barış görüşmelerinde tarafları bir araya getirerek diplomatik süreçleri sürdürdük ve insani koridorların açılmasına katkıda bulunduk. Ayrıca, Rusya ile Ukrayna arasındaki esir takaslarında önemli bir rol üstlendik. 2025 Temmuz ayında İstanbul’da yeniden başlayacak olan barış görüşmelerine ev sahipliği yaparak bu sürece katkımızı artırmayı hedefliyoruz. Barış diplomasimizi sürekli olarak “Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz” ilkesine dayandırıyoruz.
Bugün, dünyamız tarihi görülmemiş karmaşık krizlerle sarsılmakta. Mevcut uluslararası sistem, maalesef bu krizleri aşmakta ve masumların haklarını korumakta yetersiz kalıyor. Gazze’de yaşananlar, İsrail’in işgali ve gerçekleştirdiği katliamlar, bu durumun en çarpıcı örneklerinden birini teşkil ediyor. Türkiye’nin Gazze konusundaki tavrı nettir; zira politikamızın merkezinde insan ve insan hakları bulunmaktadır. Sivil halkın güvenliğini sağlamak, insani yardımların kesintisiz bir şekilde ulaşmasını sağlamak ve kalıcı bir ateşkes için yürüttüğümüz çalışmalar sürmektedir. Hem sahada gereksinim duyanların yanında yer alırken, hem de diplomasi aracılığıyla ateşkesin hayata geçirilmesi ve masum sivillerin korunması için çaba gösteriyoruz. Filistin meselesinde kalıcı barışın teminatı, 1967 sınırları esas alınarak, başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız bir Filistin Devleti’nin inşasıdır. Bu bağlamda, Filistin Devleti’nin kurulması, bölgedeki kalıcı barış için büyük bir önem taşımaktadır.
Bölgesel barış için atılacak adımlar çok yönlü olmalıdır. Ekonomik ilişkiler, altyapı projeleri, enerji iş birlikleri ve kültürel değişim, güveni artıran kurumsal unsurlardır. Türkiye, çeşitli coğrafyalarda yürüttüğü projeler ile global istikrarı güçlendirmeyi, insani yardım kapasitesini artırmayı ve çok taraflı platformlarda çözümler üretmeyi sürdürecektir.
31 Ağustos – 1 Eylül 2025 tarihleri arasında, Çin’in tarihi şehirlerinden Tianjin’de düzenlenecek olan Şanghay İşbirliği Teşkilatı 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, Türkiye için bölgesel ve küresel meselelerde görüşlerini paylaşmak açısından önemli bir fırsat sunacaktır. Ülkemiz, Diyalog Ortağı sıfatıyla bu zirvede yer alırken, bölgesel barış, kalkınma, güvenlik ve ekonomik meselelerin yanı sıra uluslararası ilişkilerde adalet, hakkaniyet ve küresel düzenin daha kapsayıcı bir şekilde yeniden şekillendirilmesinin gerekliliğini vurgulamak için bir sorumluluk üstlenmektedir.
Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti, güçlü devlet gelenekleri, kararlı kalkınma politikaları ve büyüyen ekonomileri ile Asya’nın doğu-batı kesiminde yer alan iki kadim medeniyettir. İki halk arasında köklü bir ilişki geçmişi bulunmaktadır. 1971 yılında diplomatik bağların kurulmasından bu yana, Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında politik, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler istikrarlı bir biçimde gelişmektedir. Bu yakın iş birliğinin karşılıklı saygı ve kazan-kazan temelinde güçlendirilmesine büyük önem veriyoruz.
Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi sırasında, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi ile yapacağım görüşmenin, aramızdaki güveni pekiştirmesi ve ikili ilişkilerimizi daha da derinleştirmesi hedeflenmektedir.
Türkiye, geçmişten aldığı güç ve deneyimle bugünü şekillendirirken, geleceği de barış, güven ve iş birliği temelinde inşa etmektedir. Attığımız her adım, bölgemizden başlayarak dünyaya yeni perspektifler kazandırmaktadır. “Tuhaf zamanlardan geçerken” güven tesis etme, diyalog kanallarını açık tutma ve krizleri çözme iradesiyle sorumluluk almaya devam edeceğiz. Çin Halk Cumhuriyeti’nün uluslararası toplumda öncü bir aktör olduğu yönünde inancımız, ortak vicdan ve müşterek çıkarlar etrafında birleşmenin daha adil ve müreffeh bir dünyanın kapısını açacağı yönündedir.
