Yeni elde edilen veriler, Roma döneminde vahşi hayvanlarla gerçekleştirilmiş dövüşlerin gerçekliğini ortaya koydu.
Sırbistan’da yapılan araştırmalar, Roma amfitiyatrosunda insanlarla dövüşmüş bir boz ayıya ait ilk fosil kanıtını gün ışığına çıkardı. Bu talihsiz hayvanın korunmuş kafatasında, ölümüne sebep olabilecek keskin bir darbe izi tespit edildi.
KANLI GÖSTERİLER
Uzmanlar, bozkırda yaşadığı anlaşılan ayının, günümüzde Sırbistan sınırları içerisinde yer alan önemli Roma yerleşimi Viminacium’daki arenada dövüştürüldüğünü düşünüyor. Futbol stadyumlarına benzeyen oval yapıda, kanlı gösterileri izlemek için 12 bin kişinin toplandığı bilinmektedir.
2016 yılında amfitiyatro yakınlarında ortaya çıkarılan kafatasının altı yaşındaki erkek bir boz ayıya ait olduğu ve Balkan boz ayısı popülasyonuna dahil olduğu anlaşılmıştır.
Araştırmayı yürüten bilim insanları, hayvanın uzun süre boyunca kafeste tutulduğunu ve dişlerindeki aşınmanın “demir parmaklıklara diş geçirme” izlerini taşıdığını belirtiyor.
ÖLÜMCÜL DARBE VE HASTALIK
Kafatasında, büyük ihtimalle bir mızrakla açılmış travmatik bir kırık saptandı. Kemikteki hasar iyileşmeye başlamış olsa da, enfeksiyon nedeniyle iltihaplanma gelişmiş ve bu durum hayvanın ölümüne sebep olmuştur.
Araştırmacılar, “Bu ayının haftalar değil, yıllar boyunca kafeste tutularak pek çok kez dövüşlerde sahneye çıkarıldığını gözlemliyoruz” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
ROMA HALKI BÖYLE EĞLENİYORDU
Roma amfitiyatrolarında sabahları hayvan dövüşleri, öğle saatlerinde ise suçluların vahşi hayvanlara parçalatıldığı infazlar düzenlenmekteydi. Arenada domuz, boğa, panter, köpek, aslan gibi birçok hayvanın yer almasının yanı sıra, boz ayı da yazılı kaynaklarda sıkça geçmektedir.
HAYVANLARLA DÖVÜŞENLER GLADYATÖRLER MİYDİ?
Harvard Üniversitesi’nden Profesör Kathleen Coleman, “gladyatörlerin” çoğunlukla hayvanlarla değil, insanlarla savaştığını hatırlatıyor. Hayvanlarla dövüşen savaşçılara ise “bestiarii” adı veriliyordu.
Antiquity dergisinde yayımlanan yeni çalışma, boz ayıların Roma gösterilerinde de yer aldığını ortaya koyarak, imparatorluğun kanlı eğlencelerine dair yeni bir bakış açısı sunmaktadır.