Dün Forbes’ta yayımlanan bir makale, iş yerlerinde “çalışıyor gibi görünme” olgusuna yeni bir tanım getirerek dikkat çekiyor. Bu yeni kavram “Sessiz Gizleme” olarak adlandırılıyor.
Farklı sektörlerde ve yaş gruplarında 2 bin çalışanın katıldığı Attensi anketi, sessiz gizlemeyi iş gücündeki sessiz bir kriz olarak nitelendiriyor. Katılımcıların yüzde 58’i, yeterliliklerini gizleyerek yargılanmaktan kaçındıklarını belirtirken, neredeyse yarısı iş yerinde anlaşılır bir şekilde davrandıklarını ifade ediyor. Ayrıca, yüzde 40’ı ise ilerleme konusunda bilgi eksikliği hissetmesine karşın yardım istemekten çekindiğini dile getiriyor.
Hu-X’in kurucusu Tia Katz, sessiz istifanın son yıllarda gündeme geldiğini, bunun yanı sıra ‘sessiz çöküş’ teriminin de önem kazandığını vurguluyor. Sessiz çöküş, ruhsal yıpranmaların bir sonucu olarak görülen tükenmişlik ve içe kapanma durumunu tanımlıyor. Katz, bu tür davranışların altında yatan en görünmez faktörlerin başında sessiz gizlemenin geldiğini savunuyor.
Gizleme kavramı, bireylerin sosyal kabul görmek veya yargılanmaktan kaçınmak amacıyla kişisel özelliklerini gizlemelerini tanımlamak için Profesör Kenji Yoshino tarafından oluşturulmuştur. Bu gizleme davranışı, sıkça ırk, cinsiyet, cinsel yönelim gibi kimlik unsurlarını minimize etme biçiminde ortaya çıkıyor ve genellikle iş yerinde kabul görme ya da işten çıkarılmama baskılarıyla ilişkilendiriliyor.
Forbes’a yazan kariyer uzmanı Bryan Robinson, pek çok kişinin kariyerinin bir döneminde bu tür gizlemelere başvurduğunu belirtiyor. Çoğu kişi, hayatlarının belli dönemlerinde çeşitli nedenlerle kendilerini gizlemek durumunda kalabiliyor.
Bazı düzeylerde gizleme davranışı normal kabul edilebilirken, bu durumun kronikleşmesi bireysel stres, tükenmişlik ve sosyal yabancılaşma gibi olumsuz durumların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Hu-X ve Hi-Bob işbirliğiyle gerçekleştirilen bir araştırma, çalışanların neredeyse yüzde 97’sinin gizleme davranışında bulunduğunu ve bunun sık sık gerçekleştiğini ortaya koydu. Araştırmadaki başlıca nedenler arasında, profesyonel imaj sürdürme, sosyal kabul görme ve terfi şansı artırma gibi unsurlar ön plana çıkıyor.
Gizleme en çok üst düzey yöneticiler ve doğrudan yöneticilere karşı gerçekleşiyor. Araştırmaya katılanlar arasında, yaşından dolayı gizleme yapan bir çalışan mevcutken, bir diğeri cinsel yönelimini saklamak durumunda kaldığını belirtiyor. Bazıları ise dikkat eksikliği bozukluğu, siyasi görüşleri ya da aşı durumu gibi konularda gizleme davranışları sergiliyor.
Z kuşağı, iş yapış şekillerinin yanı sıra iş yeri kurallarını da sessiz bir şekilde yeniden düzenliyor. Hu-X x Hi-Bob araştırması, Z kuşağındaki çalışanların iş yerinde kimliklerini gizleme oranının Baby Boomer kuşağına göre iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu kuşak, ruh sağlığı gibi önemli konuları gizleyerek daha “terfi edilebilir” görünme çabası içerisinde olduğu belirtiliyor.
Ayrıca, PR Newswire tarafından gerçekleştirilen başka bir araştırma, Z kuşağının yapay zeka kullanımına ilişkin bazı görevlerini yöneticilerinden gizlediklerini ortaya koyuyor. Çalışanların yüzde 47’si, yapay zekanın işlerini tehdit edebileceğinden endişeli. Bu kuşağın üçte biri ise şirketlerinin yapay zeka politikaları hakkında bilgi sahibi değil.
Katılımcıların yüzde 63’ü iş amaçlı olarak kişisel yazılımlar kullandıklarını ifade ediyor. Araştırmacılar, bunun kurumsal güvenlik açısından önemli riskler doğurabileceğine dikkat çekiyor. Wrike CMO’su Christine Royston, şirketlerin yapay zeka konusundaki eksikliklerini verimlilik ve güvenlik açısından ciddi bir tehlike olarak değerlendiriyor.