DMM tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin 2002 yılından bu yana genç nüfusun fiziksel, sosyal ve psikolojik gelişimini hedefleyen çok yönlü spor politikalarını sistematik bir şekilde devreye soktuğu bildirildi. “Spor, artık sadece profesyonel meraklılar için bir alan olmaktan çıkmış; mahallelerden okullara ve kamu kuruluşlarından özel sektöre kadar hayatın her alanında yaygın bir yaşam tarzı haline gelmiştir.” ifadesi kullanıldı. Bu değişimin en önemli göstergeleri arasında tesisleşme, sporcu sayısındaki artış, kadın ve çocukların spora erişimindeki iyileşmeler ve uluslararası başarılar yer almaktadır.
Tesisleşme ve spor altyapısında yapılan devrim ise şu şekilde açıklandı:
2002 yılında Türkiye genelinde sadece 1,575 spor tesisi bulunduğu, bu rakamın 2025 itibarıyla 4,537’ye ulaştığı ifade edildi. Ayrıca belediyeler, kamu kurumları ve üniversiteler dahil olmak üzere toplamda 7,471 yeni spor tesisi inşa edilmiş; 2,320 tesisin bakım ve onarım çalışmaları tamamlanmış. Futbol sahası sayısı 595’ten 1,365’e, havuz sayısı 46’dan 716’ya, atletizm pist sayısı ise 12’den 68’e yükselmiştir. Spor salonu sayısı 372’den 904’e, gençlik merkezi sayısı ise 9’dan 560’a çıkmıştır. Tesisleşme konusunda büyük bir devrim yaşanmıştır.
“Yüzme Bilmeyen Kalmasın”, “Okulda Spor”, “10 Bin Pota”, “Herkes İçin Spor” gibi projeler aracılığıyla tüm topluma ulaşmanın sağlandığı belirtilen açıklamada, “2002 yılında 302 bin olan proje katılımcı sayısının 2025’te 3 milyonu aştığı” bilgisi verildi. Spor, artık şehir merkezlerinin yanı sıra kırsalda da gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.
“TOPLAM SPORCU SAYISI (FUTBOL HARİÇ) 278 BİN 47’DEN, 17.6 MİLYONA ULAŞTI”
Açıklamada, çocuklar ve kız sporcular açısından kaydedilen önemli gelişmelere de dikkat çekildi:
2002 yılında toplam sporcu sayısının (futbol hariç) sadece 278,047 iken, bu rakamın 2025 itibarıyla 17.6 milyona çıkacağı bildirildi. Faal lisans sayısının 205,955’ten 7.1 milyona, faal sporcu sayısının ise 18,674’ten 4.5 milyona yükseldiği kaydedildi. Okul sporlarının bu artışta kritik bir rol oynadığı ifade edildi. Sadece 2024-2025 sezonunda 1.1 milyon öğrenci okul sporlarında aktif olarak yer aldı; oyuncu sayısının 1.95 milyonu geçtiği belirtildi.
Genç kızların spora katılım oranının son 10 yılda üç katına çıktığı bildirilen açıklamada, “Özellikle okçuluk, yüzme, voleybol ve basketbol gibi branşlarda ciddi bir ivme kazandığı” vurgulandı. “Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı” çerçevesinde bugüne kadar toplam 9.1 milyon öğrencinin tarandığı ve bunlardan 147,000’inin spor branşlarına yönlendirildiği bilgisi verildi; yaklaşık 16,000 engelli öğrencinin de bu kapsamda bulunduğu aktarıldı. Tarama işleminin sağlık ve spora yatkınlık açısından kurumsal bir dönüşüm sağladığı belirtildi.
“ULUSLARARASI BAŞARILAR TESADÜF DEĞİL, STRATEJİNİN ÜRÜNÜ”
Türkiye’nin olimpik ve paralimpik branşlarda tarihinin en yüksek madalya sayılarına ulaştığına dikkati çekerken, “Tokyo 2020 Olimpiyatları’ndan bu yana toplamda alınan madalya sayısının önemli bir artış gösterdiği” ifade edildi. 2021’de 4,418, 2022’de 6,492, 2023’te 8,450 ve 2024’te 9,747 madalya kazanıldığı belirtildi.
Özellikle okçulukta Mete Gazoz’un elde ettiği tarihi olimpiyat şampiyonluğuna, kadın voleybol milli takımının Avrupa şampiyonu olmasına ve güreş ile halterde elde edilen dünya derecelerine dikkat çekilerek, bu başarıların yalnızca üst düzey sporcuların değil, aynı zamanda altyapının, yetenek taramasının ve destek sistemlerinin etkin çalıştığını gösterdiği ifade edildi.
2002’de sadece 302 olan yıllık uluslararası madalya sayısının bugün on binlere yükseldiği belirtildi. Bu durum, ülkenin dünya sahnesinde kalıcı bir aktör haline geldiğini göstermektedir. Basketbol ve voleybol branşlarında hem kadın hem de erkek milli takımların dünya sıralamalarında yükseldiği, bireysel sporlarda da genç sporcuların Avrupa çapında ilk üçte yer aldığı başarıların düzenli bir hal aldığı vurgulandı. Bu başarıların sistematik destek yapılarının bir sonucu olduğu ifade edildi.
“MİLLİ TAKIMLARIMIZ BAŞARILARLA YÜKSELİYOR”
A Milli Erkek Futbol Takımı’nın 2026 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri E Grubu’ndaki Gürcistan karşısında 3-2’lik galibiyetle gruba başladığı hatırlatıldı. “Bu sonuç, sahadaki performansın yanı sıra uzun vadeli altyapı ve milli takım programlarının bir başarısıdır” denildi. A Milli Basketbol Takımı’nın (12 Dev Adam), 2025 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda A Grubu’nu beşte beş yaparak lider tamamladığı ve çeyrek finale yükseldiği belirtildi. Bu tarihî başarı, sistematik strateji ve yılların emeği sayesinde elde edilmiştir.
A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarısına da dikkat çekilerek, “Filenin Sultanları, 2025 FIVB Kadınlar Dünya Şampiyonası’nda ilk kez finale yükselerek, tarihimizin ilk madalyasını gümüş olarak kazanmıştır. Bu eşsiz başarı, spora yapılan yatırımın doğrudan bir sonucu olarak değerlendirilmiştir.” denildi.
“ALTYAPI VE SPORCU KİTLESİNDEKİ İVME”
Altyapıya yönelik yatırımların; Sporcu Eğitim Merkezleri (SEM), Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri (TOHM) ve diğer programlarla sistematik olarak sürdürüldüğü aktarıldı:
– 2002 yılında yalnızca 24,000 olan aktif sporcu sayısının bugün 4.5 milyonu aştığı belirtildi.
– 2002’de yalnızca 6,000 olan spor kulübü sayısının bugün 25,000’e yaklaştığı ifade edildi.
– TOHM bünyesinde 25 merkezde toplamda 1,279 elit düzey sporcu yetiştirilmektedir.
– SEM’lerde 61 merkezde toplam 4,148 sporcu eğitildiği aktarılmaktadır.
– Antrenör sayısının 351,000’i geçtiği ve toplam spor elemanı belgesi sayısının 358,000’e ulaştığı bildirilmektedir.
– 1.5 milyondan fazla sporcuya Sporcu Kartı düzenlendiği ifade edildi.
Tüm bu verilerin sporun yalnızca elit düzeyde değil, tabanda da ciddi şekilde yaygınlaştığını gösterdiği ifade edildi.
“SPORCUYA VE SPOR KULÜPLERİNE GÜÇLÜ DESTEK”
Sporcu yetiştirme sistemini desteklemek amacıyla oluşturulan burslar, performans teşvikleri ve sporcu eğitim merkezlerinin sayısının her yıl artarak devam ettiği vurgulandı. “Amatör kulüplere yapılan ayni ve nakdi yardımlar sayesinde Türkiye’de artık köy takımlarından liselere, kadın kulüplerinden engelli sporculara kadar her kesim destekten faydalanmaktadır.” bilgisiyle devam eden açıklamada, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, federasyonlar ve yerel yönetimlerle yürütülen destek programlarının özellikle altyapı branşlarında sürdürülebilir bir yapı sağladığı ifade edildi. Devlet, ulusal olduğu kadar yerel kulüpleri de güçlendirmeyi ve sporu tüm ülkeye eşit yaymayı bir kamu politikası olarak sürdürmektedir.
Türkiye’nin son 20 yıl içinde spora yönelik kararlı ve planlı yatırımları sayesinde artık yalnızca altyapı düzeyinde değil, ulusal gurur ve uluslararası rekabet başarısı düzeyinde de karşılık bulduğu aktarıldı. “Spor, milletimizin sosyal dayanışma, öz güven ve kalkınma hikayesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Futbol, basketbol ve voleybol milli takımlarımızın uluslararası başarıları, olimpik branşlarda kazanılan binlerce madalya ve milyonlarca sporcu sayısı; bu başarının, tesadüfi değil, stratejik ve vizyoner politikaların bir sonucu olduğunu göstermektedir. Türkiye, artık yalnızca spor yapan değil, sporla yaşayan, sporla büyüyen ve sporla yükselen bir toplum haline gelmiştir.” şeklinde son buldu.