1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. İsrail’in Doha Saldırısı: Bölgesel Güvenlik Tehdidi!

İsrail’in Doha Saldırısı: Bölgesel Güvenlik Tehdidi!

featured

Uzmanlar, İsrail’in Hamas müzakere heyetine yönelik olarak Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirdiği saldırının, sadece bu ülkeye değil, tüm Orta Doğu ve İslam dünyasına yönelik ciddi bir stratejik mesaj içerdiğini belirtmekte. Bu durum, bölgedeki ülkelerde “bölgesel güvenlik” konularının yeniden gündeme gelmesine yol açıyor.

Ajans muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, İsrail’in Doha’daki Hamas müzakere heyetine yönelik saldırısını, ayrıca 15 Eylül’de gerçekleştirilecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi’ni ele aldı.

Al Jazeera Stratejik Araştırmalar Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Dr. Lika Mekki, söz konusu saldırının Arap ve İslam coğrafyasına ciddi tehditler barındırdığını ifade etti.

Mekki, “İsrail, bu saldırılarıyla yalnızca Filistin’i değil, Arap ve İslam dünyasının güvenliğini de doğrudan hedef almakta. Bu durum, bölgedeki istikrarı sarsmayı amaçlayan yeni bir stratejinin işareti” şeklinde konuştu. Türkiye’nin beklentiler dahilinde zirvede yer almasının önemine de dikkat çekti.

Uzman, “Türkiye’nin zirvede bulunması kritik öneme sahip. Zira Türkiye, alınacak kararların etkili bir şekilde yönlendirilmesini sağlayabilir. Zirveden çıkacak sonuçların sadece kınama açıklamalarıyla sınırlı kalmaması gerekmekte. Artık İsrail’in caydırılması için somut adımlar atılmalı” ifadelerini kullandı.

Mekki, Katar ile ABD arasındaki ilişkilerin yalnızca güvenlik alanında değil, daha geniş bir çerçevede derin işbirlikleri içerdiğini belirtti. Ancak son saldırının, ABD’nin askeri varlığının Katar’ın güvenliği için yeterli olmayabileceğini gözler önüne serdiğini vurguladı. “ABD, İsrail’le ilgili olarak Körfez’in güvenliğini dahi riske atabilir. Bu nedenle Katar’ın güvenlik anlaşmalarını çeşitlendirmesi gerekmekte. Türkiye, uzun süre Katar ile stratejik uyum içinde ve Doha’da bir askeri üssü bulunuyor. Dolayısıyla Katar, güvenlik anlaşmalarını yalnızca ABD ile sınırlı tutmamalıdır. Bu açıdan Türkiye, Katar’ın güvenliği için en güçlü alternatif olarak öne çıkmaktadır” şeklinde ekledi.

– “İSRAİL’İN SALDIRISI TÜM BÖLGEYE MESAJDIR”

Al Sharq Forumu Başkanı Dr. Wadah Khanfar, İsrail’in Doha’ya yönelik saldırısının yalnızca Katar’a değil, tüm bölgeye yönelik stratejik bir uyarı niteliği taşıdığını dile getirdi.

Khanfar, “İsrail’in Doha’ya saldırması, Körfez bölgesinde bir ilki temsil ediyor. Bu saldırının gerçekleştirilmiş olması, İsrail’in Arap coğrafyasına yönelik saldırganlığının arttığını gösteriyor. Bu durum, İsrail’in yeni bir strateji benimsediğini ortaya koyuyor” dedi. Ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Zirvesi’nde beklentilerin yüksek olduğunu belirtti: “Bölge halkları artık sadece sert açıklamalar ve kınamalar beklemiyor. Gerçekten İsrail’i durdurabilecek pratik adımlar atılmalı. Hava sahalarının ve deniz güzergahlarının İsrail’e kapatılması gibi uygulamalara yönelmek gerek.” şeklinde ifade etti.

Khanfar, Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu’nun desteklenmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı ve “Zirveden bu yönde bir karar çıkmazsa, yapılan toplantı sadece kınamalarla sınırlı kalacak ve İsrail, Gazze’deki soykırımını sürdürmeye devam edecek” dedi.

– “DOHA SALDIRISI, FİLİSTİN İÇİN BİR FIRSAT OLABİLİR”

Khanfar, ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki ateşkes görüşmelerini samimi bir şekilde yürütmediğini, yalnızca zaman kazanma peşinde olduğunu belirtti. “Netanyahu, Gazze ateşkes görüşmelerinde ciddi bir duruş sergilemedi. İsrail, bu saldırıyla yalnızca Hamas müzakere heyetini değil, tüm bölgeyi ‘gerekirse herkese saldırarım’ mesajıyla tehdit etti. Nihai amacı, Gazze’yi Filistinlilerden tamamen boşaltmak ve Batı Şeria’da benzer bir tasfiye planı yürütmek. Ancak, bu saldırı doğru değerlendirildiğinde, zirvede alınacak uygulanabilir kararlarla Gazze’yi soykırımdan kurtarmak ve Filistin’in barış içinde yaşamasına fırsat tanımak mümkün olabilir” ifadesini kullandı.

– İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT)-ARAP BİRLİĞİ OLAĞANÜSTÜ ZİRVESİ’NDE ALINACAK KARARLAR HAYATİ ÖNEME SAHİP

Khanfar, İslam ve Arap ülkelerinin yaklaşan zirvede alacağı kararların tarihi ve hayati bir önem taşıdığını vurguladı. İsrail’in Doha’ya yönelik saldırısının yalnızca diplomatik süreç olan ateşkes görüşmelerini değil, Körfez ülkelerinin güvenlik düzenini de hedef aldığını ifade etti. Bu sebeple, zirveden çıkacak kararların bölgenin geleceğini doğrudan etkileme potansiyeline sahip olduğunu belirtti.

– “ZİRVEDEN ÇIKACAK SONUÇLAR ÖNCEKİLERDEN FARKLI OLMALI”

Katar merkezli Eş-Şark Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cabir el-Haremi, Arap ve İslam dünyasında daha önce görülmemiş bir dayanışma sergilendiğini dile getirdi. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nde alınacak kararların, geçmişte alınanlardan farklı olmasını gerektiğini vurguladı.

Haremi, “Zirveden çıkacak sonuçlar kesinlikle önceki örneklerden ayrılmalı. Zirvede yalnızca Katar ile bir dayanışma değil, aynı zamanda İsrail’in peş peşe yaptığı saldırıları durduracak adımların atılmasını bekliyoruz” dedi. Ayrıca, zirveden çıkacak kararların sadece kınama ve sert açıklamalarla sınırlı kalmaması gerektiğine ve bu bağlamda İsrail’i caydırmaya yönelik somut adımların gündeme alınmasının zorunlu olduğuna dikkat çekti.

İsrail’in Doha Saldırısı: Bölgesel Güvenlik Tehdidi!
Yorum Yap
Bizi Takip Edin