Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır’ın MBC Masr kanalıyla Orta Doğu’daki güncel durumlara dair bir söyleşi gerçekleştirdi ve önemli değerlendirmelerde bulundu.
Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde, “İsrail tehditlerine karşı İslam dünyası ve uluslararası toplum net bir duruş sergileyebildi mi?” sorusuna, Fidan, “Doha’daki toplantı, özellikle İsrail’in Filistin’e değil başka bir Arap ülkesine saldırması üzerine gerçekleştirildi. Bu durum, İsrail’in bölgedeki yayılmacılığını uluslararası platformlarda kayda geçiren ve bölge ülkelerini bu tutumu karşısında net bir duruş almaya davet eden bir toplantıydı. Bence en önemli çıktısı bu oldu.” şeklinde yanıt verdi.
Fidan, “Liderlerin yeni gelişmeler karşısında bir araya gelip üzerinde mutabık kaldıkları konular, metne yansıyan ifadelerden çok daha fazla ve önemli.” diyerek toplantının önemine dikkat çekti.
“Filistin Devleti’nin hayata geçmesi için çalışacağız”
Gazze veya Filistin davasından daha çok, İsrail’in bölgeye yönelik tehditlerini ele almanın gerekliliğine vurgu yapan Fidan, “Gazze’de süregelen soykırım ve Batı Şeria’nın ilhakına karşı durmaya devam edeceğiz. Filistin Devleti’nin kurulması için mücadele edeceğiz. Bu, bölgesel barış açısından kritik bir öneme sahip. Ancak diğer yandan, İsrail’in bölgedeki yayılmacılığına karşı uluslararası toplum olarak bir tedbir almak gerekiyor. Bu son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.
Fidan, İsrail’in güvenliğini, çevresindeki ülkelerin zayıflıklarından sağladığını, bu dengenin tehdit edici bir unsur olduğunu sözlerine ekledi.
Batılı ülkeler ve ABD’nin bu politikada zaman zaman rol oynayabileceğini ifade eden Fidan, bölgedeki siyasal denklemin değiştirilmesi gerekliliğine vurgu yaptı.
Fidan, “İsrail, istikrarsızlık yaratamadığında askeri müdahaleye başvuruyor. Bu da onun niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. Artık bütün risklerini hesaplamış durumda ve yayılmacılığı bir politika haline getirmiştir. Oysa bölgede barış içinde yaşamak mümkünken, böyle bir politikayı benimsemek herkes için tehlikeli.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin Gazze meselesinde nasıl bir rol üstlenebileceğine dair Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda uluslararası diplomasi için önemli çaba sarf ettiğini belirtti.
Fidan, “Amerikan iç politikasında uzun zamandır oluşturulmuş bir gerçeklik var. Bu gerçeklik, kimin kime hükmettiği üzerinedir. Son olaylar, ABD’nin İsrail politikalarının üzerinde sanıldığı kadar fazla etkisi olmayabileceğini gösteriyor.” dedi.
“Ortak güvenlik konusunu masaya yatırmamız gerekiyor”
Türkiye’nin Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkileri hakkında konuşan Fidan, her iki ülkeyle de ticari ve siyasi ilişkilerin geliştiğini ifade etti.
“Bölgedeki tehditler, güvenlik konusunu daha fazla konuşmamıza ve işbirliği yapmamıza yol açıyor. Özellikle savunma sanayinde birlikte çalışmalıyız.” diyen Fidan, Türkiye’nin Suudi Arabistan ile bu alandaki işbirliğini sürdürdüğünü, Mısır ile de görüşmelerin devam ettiğini vurguladı.
Fidan, “Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere, bölge ülkeleriyle ortak güvenlik konularını, ekonomi ve ticaret kadar masaya yatırmalıyız.” şeklinde konuştu.
“Uluslararası toplumun ortak tutumunu İsrail, tehdit olarak algılayabiliyor”
Suriye’deki mevcut duruma dair soruya Fidan, “Suriye’deki istikrarı en çok tehdit eden faktör, muhtemel bir İsrail askeri operasyonudur. İsrail, bu konuda belli niyetlerini zamanında ifade ediyor.” cevabını verdi.
Fidan, bölge ülkeleri, Avrupa Birliği (AB), ABD, Asya ülkeleri, Rusya ve Çin’in Suriye’deki yeni yönetime bir fırsat tanımak amacıyla işbirliği yapma konusunda ortak bir duruş sergilediğini belirtti ve “Uluslararası toplumun bu konu üzerindeki ortak tutumunu İsrail, kendi açısında bir tehdit olarak algılayabiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
BRICS, ASEAN ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi uluslararası oluşumların etkisine dair soruyu yanıtlayan Fidan, uluslararası sistemin, özellikle Gazze olaylarıyla birlikte büyük bir yetersizlik gösterdiğini ifade etti.
Fidan, Gazze’deki savaş ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi olayların, mevcut sistemin krizlere karşı tepkisiz kalmasının yanı sıra daha fazla krizi tetiklediğini aktardı.
Mevcut ittifakların, kendi popülasyonleri için refah sağlarken diğer sorunları çözmede yetersiz kaldığını belirten Fidan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısının sorunları çözmekten uzak olduğunu söyledi.
BMGK’nın reforme edilmesi gerektiğini yineleyen Fidan, “Bu reformlar sağlanmadığı takdirde, BRICS, Şanghay İşbirliği Teşkilatı ve ASEAN gibi bölgesel aktörlerin daha fazla ön plana çıkacağı kesin.” şeklinde konuştu.
“Hükmetme değil işbirliği”
Arap ve İslam ülkelerini güvenlik koordinasyonu temelinde birleştiren bir yapının olup olamayacağı konusunda Fidan, “Bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Diğer dünya örneklerinden hareketle bu, bir politika meselesidir.” dedi.
Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi üyelerinin ulus devlet yapılarının oturmuş olduğunu ve bu yapıların birleşik bir siyasal sisteme dönüştürülebileceğini aksi halde bölgedeki çatışmaların devam edeceğini belirtti.
Fidan, Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin güvenliğine ve egemenliğine taahhüt vermesi gerektiğini dile getirirken, “Herkes birbirinden emin olmalı. Bunun için de güven sağlayacak platformlara ihtiyaç var.” şeklinde konuştu.
Uzun yıllar, bölgedeki iç çatışmaların ve anlaşmazlıkların tanımlandığını belirten Fidan, “Hep bir dominasyon ve kimin bölgeyi kontrol edeceği üzerine tartışmalar var. Bu, son derece ilkel bir yaklaşım. Bizim, işbirliğini geliştirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Fidan, bu neslin, işbirliği vizyonunu hayata geçirebileceğini, liderlerle yaptığı görüşmelerde bu vizyonun benimsenmiş olduğunu vurguladı.
“Cumhurbaşkanımız da bu vizyona büyük inanç gösteriyor ve destek veriyor. İnşallah, bu dönemde bu hedefin gerçekleşmesini görürüz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye-Mısır ilişkileri “modern tarihin en iyi düzeyinde”
Türkiye-Mısır ilişkileri hakkında da bilgi veren Fidan, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin şu anda “modern tarihin en iyi düzeyine” ulaştığını vurguladı.
Fidan, iki halkın birbirine benzerliğine vurgu yaparak, “Zaten iki halk birbirinin benzeri, ayırmak mümkün değil. Ancak, devletler arasındaki ilişkiler oldukça iyi bir düzeye gelmiştir. Her tür konuyu rahatlıkla konuşabiliyoruz.” dedi.
İki ülke arasında büyük bir işbirliği ve dayanışma olduğunu dile getiren Fidan, ticari ilişkilerin de oldukça güçlü olduğunu ifade etti.
İkili ilişkileri ilerletmek adına atılacak daha pek çok adım olduğunu kaydeden Fidan, “Her iki ülke de kendi potansiyellerinin ötesinde birbirlerinin potansiyelini bir araya getirirse, büyük fırsatlar yaratabilir.” şeklinde konuştu.
Türkiye ve Mısır’ın, işbirliğini her alanda profesyonel bir şekilde geliştirmesi gerektiğini yineleyen Fidan, “Siyasi niyet ve irade var. Ama çok çalışmamız gerekiyor.” diyerek sözlerini tamamladı.
Fidan, iki ülkenin arasındaki potansiyel farklılıkları aşmanın daha kolay olduğunu belirterek, “Birlikte çalışarak, özellikle Libya, Sudan ve Gazze gibi konularda çok yakın irtibat içindeyiz.” ifadesini kullandı.