Büyükelçi Yıldız, BM Güvenlik Konseyi’nde gerçekleştirilen “Orta Doğu’daki Durum” başlıklı oturumda Suriye’deki güncel durumu değerlendirdi.
Yıldız, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin sağlanması adına sürekli bir gayret içinde olunması gerektiğini vurgulayarak, “Suriye’de merkezi bir yönetim ve ulusal bir ordunun oluşturulması, ülkenin birlik ve istikrarı açısından hayati öneme sahiptir.” ifadelerini kullandı.
Yıldız, Suriye’nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve istikrarını yeniden tesis etmesinin, daha geniş güvenlik tehditlerinin önlenmesinde de kritik bir rol oynayacağını kaydetti.
Türkiye’nin bu konudaki çabalarına işaret eden Büyükelçi, Suriye, Ürdün ve ABD tarafından geliştirilen “Süveyda yol haritası”nı heyecanla karşıladıklarını belirtti.
Yıldız, “Türkiye, Suriye halkının tüm unsurlarının barış, güvenlik ve istikrarını pekiştiren girişimleri desteklemeye devam edecektir.” dedi.
İSRAİL’İN SALDIRGAN POLİTİKALARINA TEPKİ
Büyükelçi Yıldız, Suriye’ye yönelik saldırılarıyla ülkedeki istikrarı tehlikeye atan İsrail’in politikalarını eleştirerek dikkatleri bu konuya çekti.
İsrail’in saldırgan tutumunun Suriye’deki geçici hükümetin işleyişine olumsuz etkiler yarattığını belirten Yıldız, “İsrail’in Suriye’yi zayıf ve parçalanmış tutma stratejisini gözden geçirmesi, Suriye’nin istikrarının bölgedeki herkesin güvenliği için de önemli olduğunu kabul etmesi gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
Bu bağlamda, Suriye hükümetinin terör örgütü DEAŞ ile mücadelesine ve SDG adı altında faaliyet gösteren PKK/YPG ile yapılan görüşmelere de dikkat çekti.
Yıldız, Suriye’nin DEAŞ ile mücadelesinin son 9 ayda önemli ölçüde kuvvetlenmiş olduğunu kaydederek, Suriye hükümeti ile PKK/YPG (SDG) arasındaki anlaşmanın henüz tümüyle uygulanmadığını vurguladı.
Büyükelçi, “SDG’nin zaman kazanmayı sürdüğünü ve Suriye için birleşik bir geleceğe ilgi göstermediğini düşünüyoruz; umarız bu durum değişir. SDG üzerinde daha fazla baskı kurulmalıdır.” diye ekledi.
Yıldız, “Suriye’nin istikrarını sağlamak bizim ortak sorumluluğumuzdur.” diyerek, parçalanma riski taşıyan düşüncelerin ve girişimlerin kabul edilemeyeceğini ifade etti.
