Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Uluslararası 20. Adli Tıp Günleri’nde yaptığı konuşmada, etkinliğin sürekliliğinin yanı sıra alanında bir marka haline geldiğine dikkat çekti. Antalya’daki Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Eğitim ve Sosyal Tesisi’nde gerçekleştirilen kongrenin, adli tıbbın bilimsel yönünü zenginleştirdiğini ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına teşvik ettiğini ifade etti.
Tunç, etkinliğe Türkiye ve dünyanın 26 ülkesinden adli tıp uzmanları, akademisyenler, yargı mensupları, ceza hukukçuları ve kriminal uzmanların katıldığını vurguladı. Tarih boyunca insanlığın hakikati arama çabalarının önemli olduğunu belirten Tunç, adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesinin gerçeğin tüm yönlerinin ortaya çıkarılmasında yattığını dile getirdi.
Adli tıbbın yargılamada maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında kritik bir rol oynadığını belirten Bakan Tunç, bu sürecin adil yargılanma hakkının korunmasına ve toplumun hukuka olan güveninin artırılmasına katkı sağladığını ifade etti. Adli tıbbın, bir yandan insan bedeninin sessiz tanıklarını çözümlemesi, diğer yandan ise karmaşık hukuki vakalara ışık tutması bakımından önemli bir tamamlayıcı olduğunu vurguladı.
“Dünyanın En İyi Adli Tıp Kurumu Haline Geldik”
Adalet Bakanı Tunç, Adli Tıp Kurumu’nun yapısını güçlendirmek amacıyla son 23 yılda önemli adımlar attıklarını, 2002 yılında personel sayısının 802 iken, günümüzde bu sayıyı 4 kat artırarak 3 bin 190’a çıkardıklarını belirtti. Bu dönüşümün, tıp alanındaki insan kaynağı kapasitesini güçlendirdiğini ve kurumun dünyanın en iyi adli tıp kurumu haline gelmesine katkı sağladığını açıkladı.
Adli tıp hizmetlerindeki artan iş yükü nedeniyle ihtisas alanlarının kurumsallaşmasının kaçınılmaz hale geldiğini kaydeden Tunç, 2002 yılında 5 olan ihtisas kurulu sayısını 11’e çıkararak “Adli Bilişim İhtisas Dairesi”ni kurduklarını aktardı. Bu sayede ihtisas daire sayısını 7’ye yükselttiklerini hatırlattı.
Son iki yıl içinde Denizli, Bursa, İzmir ve Samsun’da yeni Adli Tıp Grup Başkanlığı binalarını hizmete açtıklarını, ayrıca Ankara, Adana ve Gaziantep’te de Adli Tıp Grup Başkanlığı binalarının temellerinin atıldığını bildirdi. İstanbul Bahçelievler’deki yeni hizmet binasının ihalesinin 6 Ekim’de gerçekleştirileceğini ve 2 yıl içinde tamamlanmasının hedeflendiğini duyurdu.
“65 Binden Fazla Masum İnsan Katledildi”
Kongrede adli tıp, bilim ve insan hakları konularının ele alındığını ifade eden Tunç, özellikle adli tıp ve insan hakları ilişkisi üzerine düzenlenen oturumun önemine vurgu yaptı. Filistin’de, özellikle Gazze’de son bir asırdır süregelen insan hakları ihlallerinin gözler önünde olduğunu dile getirdi. Tunç, “Gazze’deki son iki yıl içerisinde burada soykırım suçu işleniyor. 65 binden fazla masum insan dünyada katledilirken, Batı’nın bu durum karşısındaki sessizliğini eleştirdi.
Kadın ve çocuk haklarından bahsedenlerin, bu durum karşısında neden sessiz kaldığını sorgulayan Tunç, Avrupa ve diğer bölgelerde toplum vicdanının bu durumu kabul etmediğini ifade etti. İnsanların bu zulmü durdurmak için yöneticilere çağrıda bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin sesini daha fazla yükselttiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin sorununa iki devletli bir çözüm önerisi getirdiğini kaydetti.
Tunç, Cumhurbaşkanı’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda insanlığa sesleneceğini, “Dünya beşten büyüktür. Dünyanın adalete ihtiyacı var. Daha adil bir dünya mümkündür” şeklinde ifadelerle Filistinli mazlumların davasını yine gündeme taşıyacağını belirtti.
“İsrail’in Yargılandığı Davada Alınan Tedbirler Hayata Geçmedi”
Tunç, son iki yılda Gazze’de gerçekleşen soykırımın uluslararası hukukun işlevselliğini azalttığını ve uluslararası mahkemelerin güvenilirliğini sorgulattığını belirtti. İsrail’in uluslararası mahkemelerde yargılandığı davalarda alınan tedbir kararlarının uygulanmadığını ifade eden Tunç, bu durumun uluslararası adalet sistemine olan güvenin azalmasına neden olduğunu söyledi.
“Eğer uluslararası hukuk ve mahkemeleri güvenilir hale getireceksek, öncelikle Gazze’deki katliamın durdurulması ve bu olayları gerçekleştirenlerin adalet önüne çıkarılması gerekiyor,” diye ekledi. Geçmişte Bosna’daki soykırım zanlılarının hesap verdiği gibi, bu suçların sorumlularının bir gün adalet önüne çıkacaklarına inandığını ifade etti.