🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Erdoğan, Türkiye’nin Diplomatik Vizyonunu Açıkladı

Erdoğan, Türkiye’nin Diplomatik Vizyonunu Açıkladı

featured

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaleme aldığı “Adalet ve Refah için Türkiye’nin Diplomatik Vizyonu” başlıklı makale, Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen yayın organlarından Newsweek’te İngilizce olarak yayımlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makalesinin içeriği ise dikkat çekici noktalara vurgu yapıyor:

“Dünya, son yıllarda sürekli artan belirsizlikler ve çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Çatışmalar, kural tanımazlık, terör eylemleri, pandemiler, iklim değişikliğiyle ilgili felaketler ve derin adaletsizlikler, mevcut uluslararası düzene büyük baskılar yapmaktadır. Türkiye ise, adalet, barış ve dayanışma ilkelerini temel alan dış politika anlayışından vazgeçmeksizin, karmaşık krizlerin ortasında hem kendi güvenliğini hem de insanlığın ortak geleceğini gözeten bir vizyonla ilerlemektedir. Yıllardır dile getirdiğimiz “Dünya beşten büyüktür” anlayışımız, yalnızca sistem eleştirisi değil, aynı zamanda insanlığın ortak geleceği için bir perspektif sunmaktadır.

“Türkiye, dış politikasında diyalog ve ara buluculuğu önceliklendirmektedir.”

İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Birleşmiş Milletler, günümüzdeki buhrana ve çatışmalara karşı etkinliğini kaybetmiş durumdadır. Adalet ve eşitlik iddialarıyla kurulan BM’nin en önemli kısmı olan Güvenlik Konseyi, karar alma süreçlerinde sadece beş ülkenin menfaatlerine bağımlı hale gelmiştir. Bu adaletsiz yapı, çağımızda çözümsüzlüklerin önemli sebepleri arasında yer almaktadır ve acilen reforme edilmesi gerekmektedir. BM’nin kuruluş felsefesine uygun etkin çok taraflılığın sağlanması, küresel sorunlara adil çözümler üretmek için kritik bir ihtiyaçtır.

BM’nin etkinliğini yitirmesi ve karmaşık jeopolitik krizlere rağmen, Türkiye dış politikasında diyalog ve ara buluculuğu esas almaktadır. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz Karadeniz Tahıl Girişimi, bu yaklaşımımızın hem bölgesel hem de küresel güvenlik ve istikrara sağladığı somut katkıların en güzel örneğidir. Kafkasya’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada, Türkiye, çatışmaları barışçıl yollarla sona erdirmek ve kalıcı bir barış sağlamak için sorumluluk üstlenmeye devam edecektir.

“Dünya devletlerine net bir çağrıda bulunuyoruz: ‘Filistin Devleti’ni tanıyın’

Türkiye’nin diplomasi anlayışı yalnızca krizlerin çözümünde değil, aynı zamanda insani yardım konularında da belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Türkiye, dünyanın en fazla insani yardım gönderen ülkelerinden biri olma özelliğiyle, köklü tarihinden ve değerlerinden kaynaklanan bir sorumluluğu üstlenmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye global dayanışmanın güçlendirilmesi konusunda öncü bir rol üstlenmeye kararlıdır.

Gazze’de İsrail’in süregelen işgali, insanlık tarihinin en büyük imtihanlarından biri olarak önümüzde durmaktadır. Uluslararası sistemin aktörleri başta olmak üzere tüm insanlık için bu durum büyük bir utanç kaynağıdır. Çocuklar ve kadınlar hayatını kaybederken, milyonlarca insan temel ihtiyaçlardan mahrum kalmaktadır. Türkiye, ateşkes sağlanması, insani yardım ulaştırılması ve iki devletli çözümün yeniden hayata geçirilmesi için durmaksızın çalışmaktadır. Gazze’ye gönderdiğimiz 100 bin tonu aşkın yardımlar, İsrail’in uyguladığı insanlık dışı ablukaya rağmen kardeşlerimizin yaralarını sarmak için attığımız adımlardan sadece biridir. Her gün onlarca masum Filistinlinin açlık, ilaç yokluğu ve İsrail’in askerleri tarafından uygulanan şiddet nedeniyle hayatını kaybettiği bu durumda, uluslararası toplumun daha kararlı ve samimi bir tutum sergilemesi gerektiğine inanıyoruz. Vurguladığımız bir gerçek var: Adil bir barış, Filistin halkının 1967 sınırları içerisinde, bağımsız, toprak bütünlüğüne sahip ve başkenti Doğu Kudüs olan bir devlete kavuşmasıyla mümkündür. Bu durum, Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrar için zorunludur. Dünya devletlerine çağrımız açık: “Filistin Devleti’ni tanıyın.” Zira Filistin’in tanınması, işgale ve zulme karşı verilebilecek en güçlü cevaptır. Son günlerde bu yönde adım atacağını açıklayan ülkeleri kutluyor, tutarlı olmalarını ve verdikleri vaatleri somut adımlara dönüştürmelerini bekliyoruz.

“Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği ilkesini vurgulamaya devam edeceğiz”

Bölgesel istikrar açısından kritik bir başka ülke ise Suriye’dir. 2011 yılından bu yana devam eden savaş, yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın ise yerinden edilmesine sebep olmuş, büyük yıkımlara neden olmuştur. Bugün Ortadoğu’nun genel istikrarı için Suriye’nin yeniden inşası kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Suriye’nin geleceğine dair atılacak her adımda öncelikle Suriyelilerin menfaatleri göz önünde bulundurulmalıdır. Kalıcı istikrar ve barış, sadece tüm Suriye halkının ortak iradesinin dikkate alınması ile mümkün olacaktır. Her fırsatta belirttiğimiz gibi, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı” ilkesini savunmaya devam edeceğiz. Türkiye, Suriye halkının iradesini yok sayan ve ayrılıkçı emellere hizmet eden her türlü girişime karşı durmaktadır. Suriye’deki sorunları düzeltmenin tek yolu, istikrarlı bir devlet yapısının ve toplum düzeninin kurulması ile iş birliği temelli bir güvenlik anlayışına sahip olmaktır.

Yaşadığımız acı deneyimler ışığında biliyoruz ki, hakikatin, adaletin ve dayanışmanın hâkim olduğu bir gelecek, ancak ortak irademizle inşa edilebilir. Türkiye, bu sorumluluğun bilincinde olarak insanlığın onurlu ve adil bir geleceğe yönelmesine liderlik etmeye devam edecektir.

Erdoğan, Türkiye’nin Diplomatik Vizyonunu Açıkladı
Yorum Yap
Bizi Takip Edin