İnsan vücudunun en hayati organlarından biri olan kalp, her yıl ortalama 19 milyon bireyin kalp ve damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybetmesine neden oluyor. Dünya genelinde ise 300 milyondan fazla kişi bu hastalıklarla mücadele ediyor. 2 milyardan fazla kişi ise risk grubunda bulunuyor. Bu nedenlerle, kalp sağlığındaki bozulmaları bildiren belirtilere dikkat edilmesi hayati önem taşıyor.
Kalpteki alarm zilleri ne zaman çalmaya başlar? Kalp sorunlarına işaret eden temel belirtiler neler? Kalbi korumak adına hangi önlemler alınmalıdır? Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nden Uzman Dr. Ayhan Kol ile bu soruları yanıtlamaya çalıştık.
Özellikle efor sırasında ortaya çıkan göğüs ağrısı, nefes darlığı ve sıkışma hissi, kalp hastalıkları açısından dikkate alınması gereken önemli işaretlerdir.
Kalbin sesine kulak verilmeli
Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde en yaygın sağlık sorunları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ancak, bu sorunlar bu kadar yaygın olmasına karşın birçok kişi kalbindeki rahatsızlıkları fark edemiyor. Vücudun aslında çok önce önemli sinyaller verdiğini belirten Uzm. Dr. Kol, kalpte bir sorun olduğuna işaret eden belirtileri şu şekilde sıralıyor:
“Özellikle efor sırasında yaşanan göğüs ağrısı, nefes darlığı ve sıkışma hissi, kalp hastalıkları açısından önemlidir. Ayrıca, aniden meydana gelen çarpıntı hissi ya da nabız düşüklüğü de kalp hastalıkları için kıymetli bir belirti olarak kabul edilebilir.”
Çarpıntı hissine de dikkat çeken Uzm. Dr. Kol, “Hastaların çoğu nabzının hızlandığını hissediyor. Ancak bazı hastalar bu durumu ifade edemeyebilir,” ifadesini kullanıyor. Özellikle yaşlı bireyler için şu uyarıyı yapıyor:
“Yaşlı hastalarımız, sadece tansiyon düşüklüğü yüzünden ritim bozukluğu yaşayabilir. Bu hastaların şikayetleri olduğunda hayati verilerine bakılmalı; acil servise başvurduklarında EKG’lerinin veya tansiyonlarının ölçülmesi, kalp hastalıkları açısından en azından bir temel bilgi sağlamaktadır.”
[Fotoğraf: Getty Images]
Hekime başvurgunun önemi
Kalp ve damar hastalıklarına yol açan birçok faktör bulunuyor. Yaşam biçimi, genetik yatkınlık ve kronik hastalıklar, bu süreci hızlandıran etkenler arasında yer alıyor. Hipertansiyon, yüksek kolesterol, sigara kullanımı ve diyabet, ana sebepler arasında sayılabilir. Ancak, sağlıklı bireyler bile sağlıksız yaşam alışkanlıkları nedeniyle kalp problemleri yaşayabilir.
Kalp hastalıklarında acil durumların nasıl tespit edileceği de oldukça önemlidir. Uzm. Dr. Kol, göğüs ağrısının önemine dikkat çekerek şunları ifade ediyor:
“Eğer sıkıştırıcı göğüs ağrısı yeni başlamışsa, şiddetliyse ve birkaç dakikadan uzun sürüyorsa, mutlaka acil servise başvurulmalıdır. Bu ağrılar kısa süreli olsa bile tekrarlıyorsa yine acil servise gidilmelidir. Ancak acil serviste yalnızca acil durumlar değerlendirilmektedir. Eğer acil bir durum olmadığı belirlenirse, mutlaka bir kardiyoloji hekimine danışarak muayene olunmalıdır.”
Kalp krizinin belirgin sinyali: Göğüs ağrısı
Kalp hastalıkları denilince önce akla gelen, ani ve hayatı tehdit eden kalp krizidir. Peki, kalp krizinin işaret eden tipik belirtileri nelerdir? Uzm. Dr. Kol, bu konuda şu bilgileri veriyor:
“Kalp krizinde tipik olarak sıkıştırıcı tarzda göğüs ağrısı ile baş vurur hastalarımız. Bazen bu duruma soğuk terleme de eşlik edebilir. Bazı hastalar nefes darlığı ve sıkışıklık hissi ile acil servise başvuru yapabiliyor. Ancak özellikle yaşlılar, kadınlar ve şeker hastalığı olanlar, ağrıyı daha az hissedebildiklerinden dolayı hazımsızlık hissi, nefes darlığı, mide bulantısı, nadiren çene veya sırt ağrıları ile acil servise gittiğinde kalp krizi teşhisi konulabiliyor.”
[Fotoğraf: Getty Images]
40 yaşın üzerindekilerin, herhangi bir sağlık şikayeti olmaksızın dahi ayda bir kez tansiyon ölçümü yapmaları önerilmektedir. Ayrıca, ölçüm sırasında elde edilen nabız uyaranları da dikkate alınarak, gerekirse hekime başvurmak hayati önem arz etmektedir.
Kalbi güçlendiren yaşam tarzı alışkanlıkları
Günlük hayatta alınacak önlemlerle kalp hastalıklarının önüne geçmek mümkündür. Uzm. Dr. Kol, “Düzenli olarak spor yapılmalıdır,” diyerek daha fazla önerisini şöyle sıralıyor:
“Fiziksel aktivite, günlük yaşamımızın vazgeçilmezi olmalı. Haftada en az 4-5 gün, yarım saat ile 45 dakika arasında fiziksel aktivite yapılmalıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek de önemlidir. Sigara ve tütün ürünlerinden kesinlikle uzak durmalıyız. Stres, elimizde olmayan bir durum olsa da daha iyi yönetmeyi öğrenmeliyiz. Geceleri yeterince uyumak ve dinlenmek de kalp sağlığımız için hayati öneme sahiptir.”
Risk grubundakiler için özel uyarılar
Tansiyon, şeker ve kalp hastalığı öyküsü olan bireylerin, risk grubunda daha fazla dikkatli olması gerekmektedir. Uzm. Dr. Kol’dan önemli bir uyarı şu şekildedir:
“Bu bireyler, özellikle sonbahar aylarında soğuk algınlığı, zatürre ve grip gibi hastalıklara karşı aşılanmalıdır. Kalabalık ve hasta bulunan ortamlarda maske takılması da önemlidir. Tansiyon ve şeker takipleri, düzenli aralıklarla hekim kontrolünde yapılmalıdır.”