Sosyal Hizmet Uzmanı Arzu Avşar, Alzheimer ve Demans gibi beyin hastalıklarında sanatın önemli bir tedavi aracı olduğunu vurguladı. Avşar, yaptığı açıklamada, “Sanat içerikli terapiler, bireylerin zihinsel, duygusal ve fiziksel durumlarını iyileştirerek genel yaşam kalitelerini artırmaktadır.” şeklinde konuştu.
Sanatın insanlık tarihindeki köklü yerine de dikkat çeken Avşar, sanatın sadece estetik bir haz sunmakla kalmayıp, aynı zamanda bireylerin ruhsal ve duygusal dünyasını ifade etme konusunda da önemli işlevler üstlendiğini belirtti.
Avşar, sanatın insanlar üzerindeki duygusal etkilerinin kapsamını genişleterek, olumlu ve olumsuz duyguların dışa vurumunu sağladığını ifade etti. “Sanatçıların eserlerinde yankılanan duygular, gerçek bir dışavurum ve aktarım örneğidir. Sanat, yaratılışında barındırdığı güçle bu şekilde etki eder.” diyerek sanatın etkisini özetledi.
“SANAT TERAPİSİ SAVAŞLARDAN SONRA GELİŞMEYE BAŞLADI”
Alzheimer ve Demans hastalıklarının tedavisinde sanatın rolünün I. ve II. Dünya Savaşları sonrası önem kazandığını hatırlatan Avşar, o dönemden itibaren yapılan araştırmaların bu etkinin farklı yönlerini ortaya koyduğunu bildirdi.
Özellikle geri dönüşü olmayan beyin hastalıkları üzerine yapılan çalışmalara dikkat çeken Avşar, Türkiye’de 700 binden fazla insanın Alzheimer hastalığına yakalandığını, dünya genelinde ise bu sayının 55 milyonu aştığını ifade etti. Demans hastalığının her 3 saniyede bir şahıs üzerinde geliştiğini ve ilerleyen dönemlerde Alzheimer’a dönüşebileceğini kaydeden Avşar, sanat terapilerine katılan bireylerin bilişsel işlevlerinde gözlemlenen iyileşmeleri de vurguladı.
“BASİT BOYAMA TEKNİKLERİ BİLE FAYDA SAĞLIYOR”
Sanat odaklı uygulamaların hastaların psikolojik ve sosyal yaşamlarına olumlu etkileri olduğunu belirten Avşar, “Resim, kil, kolaj gibi sanat çalışmaları, hastaların mental durumlarında iyileşmeler sağlamaktadır. Ayrıca, yapılan araştırmalar basit boyama tekniklerinin Alzheimer hastalarının depresyon düzeylerinde azalma sağladığını göstermektedir. Demans hastalarının sosyalleşme süreçlerinde sanatın sunduğu destekler de önemli katkılar sağlamaktadır.” şeklinde konuştu.
“SANAT, İLAÇSIZ TEDAVİLERİN MERKEZİNDE YER ALMALI”
21. yüzyılda Alzheimer ve Demans gibi hastalıkların kesin tedavi yöntemlerinin henüz bulunmadığına dikkat çeken Avşar, bu noktada sanatsal etkinliklerin öneminin arttığını ifade etti.
Avşar, “Bu tür beyin hastalıklarında uygulanabilecek en iyi tedavi yöntemlerinden biri, güvenli ortamlarda yapılacak sanatsal faaliyetler ve el becerisi gerektiren etkinliklerdir. Sanat terapileri, hastalıkların ilerleyişini yavaşlatırken, bilişsel süreçlerin de iyileşmesine yardımcı olmaktadır.” şeklinde görüşlerini paylaştı.
“SANATI HAYATIMIZIN İÇİNDE TUTMALIYIZ”
Avşar, sanatın koruyucu ve önleyici etkilerine vurgu yaparak, “Sanatı sadece bir hobi ya da estetik bir uğraş olarak görmekten ziyade, hayatımızın içinde tutmalıyız. Böylece koruyucu ve önleyici yönlerinden faydalanabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Bireylerin yaşam kalitesini artıran sanatın, Alzheimer ve Demans gibi hastalıklara karşı önemli bir destek sunduğunu belirten Avşar, sanatın iyileştirici gücünün her zaman göz önünde bulundurulması gerektiğini ekledi.
OSMANLI DEVLETİ’NDE MÜZİK, SU SESİ VE KOKUYLA TEDAVİ
Beş asır önce Edirne Darüşşifası, günümüzdeki adıyla Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, su ve müzik kullanılarak tedavi hizmeti sunmaktaydı. Evliya Çelebi’nin “Orada öyle bir darüşşifa vardır ki; dil ile tarif edilmez, kalem ile yazılmaz” sözüyle bu özgünlüğü ifade edilmiştir.
1488 yılında hizmete açılan Edirne Darüşşifası, Balkan Savaşları’nın ardından faaliyetlerine ara vermiştir. 1978’de Trakya Üniversitesi tarafından alınarak, 1986’da restorasyon süreci ile yeniden hayata geçirilmiştir.
II. Bayezid tarafından yaptırılan bu yapı, tarihsel bağlamda müzik, su sesi ve hoş kokuların tedavi yöntemleri olarak işlemiş olduğunu göstermek açısından büyük bir öneme sahiptir.
