4. St. Petersburg Uluslararası Gaz Forumu’nda yaptığı konuşmada Bayraktar, enerji sektöründeki en büyük trendin elektrifikasyon olduğunu vurgulayarak ulaşım, tarım ve sanayi gibi birimlerin tamamının elektrikle dönüştüğünü ifade etti. Türkiye’de elektrik talebinin önümüzdeki 20 yılda üç kat artacağını öngördüğünü belirten Bayraktar, sürdürülebilir ve ekonomik enerji sağlamak için kapsamlı, esnek ve dengeli bir strateji geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi. “Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında büyük yatırımlara ve politikalar açıklamaya yöneldiğini görmektesiniz. Güneş, rüzgâr, deniz üstü rüzgâr, jeotermal ve biyokütle gibi kaynaklar sayesinde önemli bir potansiyele sahibiz” şeklinde konuştu.
“2050 YILINA KADAR 20 GİGAVAT NÜKLEER ENERJİ ÜRETİM KAPASİTESİNE SAHİP OLACAĞIZ”
2035 yılı için en az 120 gigavatlık güneş ve rüzgâr enerji kapasitesine ulaşmayı hedeflediklerini söyleyen Bayraktar, nükleer enerji üretiminde de önemli yatırımlar gerçekleştirdiklerini belirtti. “Rusya ile iş birliği yaparak Akkuyu’da 4 reaktör inşa ediyoruz. Sinop ve Trakya’da 8 yeni reaktör eklemeyi planlıyoruz. Ayrıca küçük modüler reaktörleri de devreye alacağız. 2050 yılına kadar 20 gigavatlık nükleer enerji üretim kapasitesine ulaşmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, elektrik üretiminde doğal gazın önemine de dikkat çekerek, büyük oranda boru hatlarıyla ithal ettiklerini hatırlattı. “Rusya ile Gazprom ile süregelen güvenilir bir tedarik ortaklığımız var. 1980’lerden bu yana devam eden bu iş birliği günümüzde de sürmektedir. İran ve Azerbaycan’dan da boru hatlarıyla doğal gaz temin ediyoruz. Ancak 2016 yılından itibaren ABD’den gelen enerji ile birlikte LNG piyasasında önemli bir genişleme yaşadık” diye ekledi.
Bayraktar, 2016’dan bu yana yaptıkları yatırımlarla gazlaştırma kapasitesinin yaklaşık 5 kat arttığını belirtti. “Bu süreçte TürkAkım, TANAP gibi yeni boru hattı projelerine büyük yatırımlar yaptık. Ana hedefimiz, Türkiye’nin gaz arz güvenliğini pekiştirmektir. Gaz, evlerde, sanayide ve elektrik üretiminde kullanılıyor. Tüm bu alanlarda talep artış gösteriyor. Bu nedenle doğal gaz Türkiye için kritik öneme sahip” değerlendirmesini yaptı.
Petrol ve doğal gazda arama ve üretim alanına yöneldiklerini vurgulayan Bayraktar, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki deniz üstü faaliyetlere, üretimden taşımaya kadar her aşamada yatırım yaptıklarını ifade etti. “Amacımız, vatandaşlarımıza ve müşterilerimize güvenli ve uyguna enerji sağlamaktır” açıklamasında bulundu.
“BİZİM ALT YAPIMIZI KULLANARAK ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYABİLİRLER”
2000’lerin başında ABD’nin kömürden doğalgaza geçiş yaptığını ve elektriğin kömür yerine doğal gazdan üretildiğini hatırlatan Bayraktar, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Asıl sebep, doğal gazdan elektrik üretmenin maliyetinin kömüre göre çok daha rekabetçi hale gelmesidir. Sadece arz güvenliğine değil, aynı zamanda rekabetçi fiyatlara ve ekonomik enerjiye odaklanmalıyız. Bu unsurlar hem Türkiye’nin hem de küresel gaz piyasasının geleceği için hayati önem taşımaktadır. Biz sadece ülkenin doğal gaz arz güvenliğine değil, aynı zamanda bölgeye, özellikle Güneydoğu Avrupa’ya da katkıda bulunmak istiyoruz. Böylece bu ülkeler de bizim alt yapımızdan yararlanarak enerji arz güvenliğini sağlayabilirler.”