Hindistan’ın güneydoğusundaki Virudhunagar kasabasında, yüzyıllık tapınakların çevresinde yeni bir çalışma alanı oluşuyor.
Kasaba halkından Mohan Kumar, yapay zeka eğitiminde önemli bir rol oynayan “veri etiketleme” işini yürütüyor.
Kumar, BBC televizyonuna verdiği röportajda, “Yapay zeka etiketleme görevim. Farklı kaynaklardan veri topluyor, etiketliyorum ve bu verileri modelleri eğitmek amacıyla kullanıyorum. Modeller, zamanla yarı denetimli hale geliyor ve kendi kendine karar verme becerisi kazanıyor” şeklinde bilgi verdi.
BÜYÜK ŞEHİRLERDEN KÜÇÜK KASABALARA
Hindistan, uzun bir zamandır Bangalore ve Chennai gibi büyük şehirleriyle bilgi teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak tanınmakta.
Son yıllarda ise firmalar, işletme ve personel maliyetlerinin daha düşük olduğu küçük kasabalara yönelmeye başladı.
“Bulut çiftçiliği” olarak adlandırılan bu hareket, yapay zeka temelli işlerin artışıyla hız kazandı.
Kumar, büyük şehirlerde çalışmanın kariyer fırsatlarını kısıtlamadığını ifade etti:
“Mesleki açıdan bir fark yok. Küçük bir kasabadan ya da büyük bir metropolde ABD ve Avrupa’daki aynı müşterilerle çalışıyoruz. Eğitim ve yetkinlik seviyesi tamamen eşit.”
“İŞİ İNSANLARIN YAŞADIĞI YERE GETİRİYORUZ”
Kumar, 2005 yılında kurulan ve Hindistan’da bulut çiftçiliği modelini ilk benimseyen firmalardan Desicrew’de görev yapıyor.
Desicrew Genel Müdürü Mannivannan J.K., “İnsanları iş için şehirlere değil, işleri insanların yaşadığı yerlere getirme fikrini benimsedik” dedi.
Mannivannan, “Fırsatlar uzun süre şehirlerde yoğunlaşarak kırsaldaki gençleri geride bıraktı. Bizim hedefimiz, dünya standartlarındaki kariyerleri insanların evlerine yakın alanlara taşımak ve kaliteli işin her yerden yapılabileceğini kanıtlamak” şeklinde konuştu.
Şirket; yazılım testi, yapay zeka eğitimi için veri seti oluşturma ve içerik denetleme gibi dış kaynak hizmetleri sunmakta.
Yapay zeka projeleri, şirketin iş hacminin yüzde 30 ila 40’ını oluştururken, Mannivannan bu oranın yakında “yüzde 75 ile 100 arasında bir seviyeye ulaşmasını” beklediğini dile getirdi.
Yapılan çalışmaların büyük bir bölümünün ses kayıtlarını metne dönüştürme (transkripsiyon) üzerine yoğunlaştığı kaydedildi.
Mannivannan, “Makineler metni daha iyi anlıyor. Yapay zekanın doğal bir şekilde çalışabilmesi için, makinelerin insanların konuşma tarzındaki farklılıkları anlaması gerekiyor. Bu yüzden transkripsiyon kritik bir aşama” açıklamasında bulundu.
“MEZUNLARIN POTANSİYELİ HEBA EDİLİYOR”
Merkezi Bangalore’da bulunan ve 2008 yılında kurulan NextWealth, kırsal dış kaynak modeli konusunda öncülerden biri.
Şirket, ülke genelinde 11 küçük kasabadaki ofislerinde yaklaşık 5 bin kişiyi istihdam ederken, çalışanların yüzde 60’ını kadınlar oluşturmaktadır.
NextWealth’un kurucu ortağı ve genel müdürü Mythily Ramesh, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Hindistan’daki üniversite mezunlarının yüzde 60’ı küçük şehirlerden geliyor, ancak bilişim firmaları genellikle sadece büyük şehirlerden eleman alıyor. Bu durum büyük bir potansiyelin heba edilmesine sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
Ramesh, çalışanlarının çoğunun çiftçi, dokumacı veya terzi gibi geleneksel mesleklerden gelen ailelerin çocukları olduğunu belirtti ve bu ailelerin çocuklarının eğitim masraflarını genelde borçlandırdığını kaydetti.
Beş yıl önce yapay zeka alanına adım atan şirket, projelerinin yaklaşık yüzde 70’ini ABD merkezli müşterilerden almakta.
Ramesh, “Dünyanın en gelişmiş algoritmaları, Hindistan’ın küçük kasabalarında eğitilip doğrulama süreçlerinden geçiyor” dedi.
“100 MİLYON YENİ İŞ YARATILABİLİR”
Yapay zeka ve üretken yapay zekanın önümüzdeki üç ila beş yıl içinde eğitim, doğrulama ve gerçek zamanlı işlem alanlarında yaklaşık 100 milyon yeni iş olanağı yaratabileceğine dikkat çeken Ramesh, “Hindistan’ın küçük şehirleri bu iş gücünün temelini oluşturabilir” dedi.
Hindistan’ın bu alandaki rakiplerine kıyasla avantajlı olduğunun altını çizen Ramesh, “Filipinler gibi ülkeler bu sektöre adım atabilir; ancak Hindistan’ın ölçeği ve erkenden başlayarak sağladığı avantaj, bize beş ila yedi yıllık bir fark sağlıyor. Bu fırsatı değerlendirmek zorundayız” ifadesini kullandı.
Ayrıca Ulusal Yazılım ve Hizmet Şirketleri Birliği’nin (NASSCOM) eski danışmanı K.S. Viswanathan, büyüyen yapay zeka dış kaynak sektörünün, ülkenin dijital ekonomisini köklü bir şekilde dönüştürebileceğini belirtti.
Viswanathan, “Silikon Vadisi yapay zeka araçlarını geliştirebilir; ancak o araçların güvenilir bir şekilde çalışmasını sağlayan günlük işler, giderek Hindistan’ın bulut çiftçiliği endüstrisinden sağlanıyor” açıklamasında bulundu.
“Eğer bulut çiftçiliği bu hızla büyümeye devam ederse, Hindistan’ın küçük şehirleri, iki on yıl önce bilişim hizmetlerinde olduğu gibi yapay zeka operasyonlarının da ana merkezi haline gelebilir” dedi.
Ancak Viswanathan, internet altyapısı ve veri güvenliğinin her bölgede eşit seviyede olmadığını da vurguladı:
“Yüksek hızlı internet ve güvenli veri merkezleri, her yerde şehirlerdeki standartlarla aynı düzeyde değil; bu durum veri koruma konusunu sürekli bir mesele haline getiriyor.”
Viswanathan’a göre asıl engel ise daha ziyade algı.
“Asıl sorun teknik değil, algısaldır. Uluslararası müşteriler, küçük şehirlerin veri güvenliği standartlarına ulaşamayacağını düşünüyor. Oysa sistemler sağlam. Güven, teslim edilen işlerin kalitesiyle kazanılır” dedi.
MODELLER “İNCE AYAR” İLE EĞİTİLİYOR
NextWealth çalışanlarından Dhanalakshmi Vijay, “ince ayar” olarak tanımlanan bir süreçte yer almakta.
Kendisi, modelin benzer nesneleri karıştırdığı durumları düzelterek, örneğin mavi bir kot ceketi lacivert bir gömlekten ayırt etmeyi öğretiyor.
