🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Dünya
  3. KKTC’de Yeni Dönem: Müzakere İhtimali Nedir?

KKTC’de Yeni Dönem: Müzakere İhtimali Nedir?

featured

KKTC’de yeni cumhurbaşkanının seçilmesiyle birlikte, müzakere sürecine dair yorumlar ve değerlendirmeler gündeme gelmeye başladı. Gazeteci Serkan Demirtaş, ntv.com.tr için bu gelişmeleri ele aldı.

KKTC’de 19 Ekim tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) adayı Tufan Erhürman’ın zaferiyle birlikte, Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceğine dair yeni bir müzakere sürecinin başlayıp başlamayacağı merak konusu haline geldi. Kıbrıs Rumları’nın, adanın egemenliğini ve zenginliklerini Kıbrıs Türkleri ile paylaşmaya hazırlığı, olası müzakerelerin önündeki en önemli engel olarak dikkat çekiyor. Yunanistan ve Türkiye gibi tarafların yanı sıra, Avrupa Birliği ve önde gelen Avrupa başkentlerinden de bu soruya yanıt arandığı görülüyor.

Erhürman’ın, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak bir önceki cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a nazaran daha esnek bir yaklaşım sergilemesi, yeni döneme dair önemli bir artı olarak değerlendiriliyor. Yeni müzakere sürecinin, BM liderliğinde ve BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına uygun olarak, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumlarının uzlaşacağı bir çözüme ulaşmayı hedeflemesi gerekecek. Tarafların siyasi eşitliğine dayanan iki kesimli, iki toplumlu bir federasyon sistemi üzerine kurulu olan bu müzakerelerde, geçmişteki tecrübeler ışığında çok sayıda zorlukla karşılaşılması muhtemel.

Özellikle Kıbrıs Rum tarafının, 2004 ve 2017 yıllarında federal çözüme dair sunulan planları reddetmesi, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının bu parametreler üzerinden müzakere yapmamaya karar vermesine neden olmuştu. 2020’de KKTC başkanlığına seçilen Tatar, 2021’de BM’ye sunduğu öneriler paketinde iki devletli çözüm önerisini ortaya koymuş ve federal çözümü müzakere etmeyeceklerini beyan etmişti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in son iki yılda araya girerek yeni bir müzakere süreci başlatma çabaları, taraflar arasında ortak bir zemin oluşmaması nedeniyle etkisiz kalmıştı.

YENİ CUMHURBAŞKANI KIBRIS ÇÖZÜMÜ İÇİN NASIL BİR VİZYON SERGİLİYOR?

Yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, hem seçim kampanyası döneminde hem de görevi devraldıktan sonra yaptığı açıklamalarda, Kıbrıs sorununa yaklaşımlarının değişeceği sinyallerini verdi. Ancak bu değişikliğin, Kıbrıs Türk toplumunun beklentileri ile geçmişteki müzakerelerden elde edilen deneyimlerin göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor. Erhürman, devir teslim töreninde, kavramların ötesinde içeriğe odaklandığını ve Kıbrıs Türkleri’nin siyasi egemenliğini sağlamanın destekçisigi olduğunu ifade etti. Bu durum, halkın çeşitli görüşler taşımasına karşın Kıbrıs Türk halkının ada üzerindeki eşit kurucu ortak statüsünü kabul ettiğini gösteriyor.

Erhürman’ın “eşit kurucu ortak” ifadesi, 2004 yılında Kıbrıs Rum tarafınca reddedilen Annan Planı’nın hatırlatılması bakımından önemli bir nokta taşıyor. Ancak, yeni müzakere sürecinin başlaması için Erhürman’ın belirlediği bazı önemli koşullar bulunuyor. Olası müzakerelerin açık uçlu olmaması, kesin bir takvimle sınırlı olması ve sonuç odaklı ilerlemesi gerektiği ifade ediliyor. Kıbrıs Rum tarafının müzakereleri reddetmesi durumunda mevcut statükoya dönüş yapılmayacağının garantisi olmadan sürecin anlamlı olmayacağına dikkat çeken Erhürman, Türkiye’nin garantörlüğünün sorgulanamaz olduğunu da vurguladı.

SÜREÇ ANKARA İLE BELİRLENECEK

Erhürman’ın en güçlü mesajı, gelecekteki tüm müzakerelerin Türkiye ile iş birliği içinde planlanıp yürütüleceği yönünde. Daha önce KKTC Başbakanı olarak görev yapan Erhürman, Türkiye ile olan ilişkilerin son derece özel bir konumda olduğunu belirtti. Şu ana kadar hiçbir cumhurbaşkanının, müzakere süreçlerini Ankara ile istişare etmeden yürütmediğine dikkat çekerek, kendi yolunu da bu çerçevede sürdüreceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmenin, Türkiye-KKTC ilişkileri ve Kıbrıs sorunu açısından önemli bir başlangıç olması bekleniyor.

ANKARA’DA SÜRECİ YAKINDAN İZLEMEYE DEVAM EDİYOR

Ankara’nın seçim sonrası açıklamaları, Kıbrıs sorununun çözümüne dair doğrudan bir sinyal vermemesiyle dikkat çekti. Dışişleri Bakanlığı açıklamalarında, Türkiye’nin adanın “gerçeklerine” uygun bir şekilde KKTC’ye destek vermeye devam edeceği vurgulandı. Ankara, kullandığı bu dil ile adada iki ayrı halk ve yönetim olduğuna dikkat çekerek, çözümlerin bu gerçeklikle örtüşmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak Erhürman’ın seçilmesinin ardından yeni bir durum değerlendirmesine gidilmesi gerekliliği de ifade ediliyor. KKTC Cumhurbaşkanı’nın Ankara ziyareti, bu açıdan büyük önem taşıyor.

Kıbrıs sorununun Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynaklarıyla paylaşımı, Türk-Yunan ilişkileri ve Türkiye-AB ilişkileri üzerinde etkili olduğu düşünüldüğünde, bu süreçteki yaklaşım, çok boyutlu bir analiz sonrası netlik kazanacaktır. Ankara açısından Kıbrıs Rum kesimi kadar, AB’nin de bu süreçteki politikalarını gözden geçirmesi büyük önem arzediyor. Kıbrıs Rumları üzerinde baskı yaparak statükonun değişmesini sağlamaya yönelik talepler, Türkiye’nin uzun süre dile getirdiği ancak karşılık bulmayan konulardan biri olarak değerlendiriliyor.

RUM-YUNAN TARAFI NASIL BAKIYOR?

Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan, KKTC seçimlerini yakından takip eden ülkeler arasında yer aldı. Kıbrıs Rum lideri Nikos Hristodulides, seçimlerin ardından yaptığı açıklamada, federasyon temelli müzakerelere aç olduklarını belirtti ve Kıbrıs Türk tarafının kabul etmesi durumunda 2017’de Crans Montana’da bırakılan yerden müzakerelere başlayabileceklerini dile getirdi. Ancak Kıbrıs Rum tarafı, 2017’de Kıbrıs Türkleri’nin siyasi eşitliğine ve Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıkarak masadan ayrıldı.

Rum tarafının geleneksel politika tutumunu değiştirmediği, Kıbrıs Türklerini mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’nin altında bir azınlık olarak konumlandırma çabasına devam ettiği biliniyor. Bunun ötesinde, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’ın, Türkiye ile sorunlarını bölgesel bir zeminde yayma çabası ve izole etme politikalarını sürdüreceği öngörülüyor. Doğu Akdeniz’deki askeri ilişkiler ve silahlanma arayışları, Ankara’nın dikkatini çeken hususlar arasında yer almakta. Kıbrıs Rum Kesimi’nin Yunanistan ile birlikte, Türkiye ve Kıbrıs Türk çıkarlarını minimize etmeye yönelik çabaları, Kıbrıs sorununun çözümünde isteksiz davrandıklarını gösterir nitelikte önemli bir işaret olarak değerlendirilmektedir.

KKTC’de Yeni Dönem: Müzakere İhtimali Nedir?
Yorum Yap
Bizi Takip Edin