Bilim insanları, Soğuk Savaş döneminde meydana gelen gizemli ışıkların ve tanımlanamayan anomalik olayların (UAP), nükleer testlerle paralel olarak arttığını ortaya koydu. Vanderbilt Üniversitesi’nden anesteziyolog Stephen Bruehl ve Stockholm Üniversitesi’nden teorik fizikçi Beatriz Villarroel, gerçekleştirdikleri analizde “nükleer çağın gökyüzünde iz bıraktığını” iddia ediyorlar.
Scientific Reports dergisinde yayımlanan araştırmaya katılan ekip, 1949-1958 yılları arasında Mount Palomar Gözlemevi’nde gerçekleştirilen ilk Palomar Gökyüzü Araştırması (POSS-I) verilerini detaylı bir şekilde inceledi.
Bu inceleme sırasında, sonraki gözlemlerde kaybolan geçici ışık noktaları (“transientler”) tespit edildi. İlk etapta, bu parlamaların fotoğraf plakalarındaki hatalarla ilişkilendirildiği düşünülmüştü. Ancak Villarroel’in öncülüğündeki VASCO projesi, bu yorumun her zaman geçerli olmadığını ortaya koydu.
DENEME TARİHLERİYLE KARŞILAŞTIRILDI
Yeni araştırmada, bilim insanları bu geçici ışıkları ABD, Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık’ın yer üstü nükleer deneme tarihleri ile karşılaştırdılar. Elde edilen veriler oldukça çarpıcıydı:
Nükleer testlerin yapıldığı sürecin hemen öncesi ve sonrasında transientlerin görünme olasılığı yüzde 45 artış gösterdi. Testten sonraki gün ise bu oran yüzde 68’e kadar yükseldi.
TESTLERİN TARİHLERİ HALKA AÇIK DEĞİLDİ
Bilim insanları, bu parlamaların doğasını henüz kesin bir şekilde tanımlayamasa da, bunların rastgele fotoğraf hataları olamayacağını vurguluyor. Gözlem yanlılığı olasılığı da oldukça düşük, zira o dönemde transient kavramı henüz bilinmiyordu ve nükleer testlerin tarihleri halka açık değildi.
