İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, işgal altında bulunan Suriye topraklarına gerçekleştirdiği ziyaret, iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırdı.
Netanyahu, işgal altındaki bu bölgelere yaptığı gezi sırasında Savunma Bakanı Israel Katz, Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ile Shin Bet (İç İstihbarat Servisi) Başkanı David Zini’yi de yanına aldı.
Topraklarda İsrail askerlerine seslenen Netanyahu, “Buradaki kapasitemize – hem savunma hem de saldırı açısından – büyük önem veriyoruz. Dürzi müttefiklerimizi korumak ve özellikle İsrail devleti ile Golan Tepeleri’nin sınırını güvence altına almak için buradayız.” ifadelerini kullandı.
Netanyahu’nun bu ziyaretinin ardında, İsrail ile Suriye arasında süregelen güvenlik anlaşması müzakerelerinin çıkmaza girdiği yönündeki haberlerin olduğu dikkat çekti.
Bölgede yaşanan bu gelişmeler, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kınandı. Şam, Netanyahu’nun toprağını ihlalini “işgalin meşrulaştırılması girişimi” olarak tanımlarken, BM durumu “endişe verici” buldu.
Katar Dışişleri Bakanlığı, bu durumu “uluslararası hukukun ihlali” olarak değerlendirdi. Ürdün ise İsrail’in “provokatif uygulamalarını derhal sonlandırmasını” istedi.
İsrail, Golan Tepeleri’ndeki işgalini 1967 yılından bu yana sürdürmektedir.
1974 tarihinde imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması gereği, işgal altındaki Golan Tepeleri’nin bitişiğindeki tampon bölgede, BM Ateşkes Gözlem Gücü’nün (UNDOF) denetimi bulunmaktaydı.
Baas rejiminin 8 Aralık 2024’te devrilmesinin ardından, İsrail’in devrik yönetimle ilişkilendirdiği birçok noktaya hava saldırıları düzenleyerek, bölgedeki askeri altyapıyı hedef aldığı kaydedildi. Suriye Cumhurbaşkanı Şara, İsrail ordusunun 8 Aralık 2024 ile 18 Eylül arasında ülke genelinde 1000’den fazla hava ve 400’den fazla kara saldırısı gerçekleştirdiğini duyurdu.
Ayrıca, İsrail ordusunun BM Ateşkes Gözlem Gücü’ne rağmen Golan Tepeleri çevresindeki pek çok yeri daha da işgal ettiği bildirildi.
Suriye’nin güneyinde, çeşitli yerlerden bahsedilecek olursa; Şam kırsalındaki Doğu Cebel Şeyh ile Beyt Cin, Dera’da Şecere, Maerya, Abidin ve El-Cezire, Kuneytra’da ise Cibata Haşab, Kırs Nakil, Kahtaniyye gibi toplamda 19 farklı noktada İsrail askerleri konuşlanmış durumda.
İsrail’in işgal ettiği bölgelere yaptığı baskınlar neticesinde tarım arazileri zarar gördü, siviller alıkonuldu ve işgal alanı genişletilmeye devam edildi.
Anadolu Ajansı muhabirlerinin hesaplamalarına göre, İsrail, Golan Tepeleri dışında son bir yıl içinde 800 kilometrekarelik Suriye toprağını daha ele geçirmiş durumda.
İsrail ordusu, kontrol altına aldığı yeni alanlarda kurduğu askeri üslerle bölgedeki hâkimiyetini sürdürmekte ve etrafına keyfi baskınlar düzenleyerek mevcut durumu pekiştirmektedir.
İsrail ile Şam yönetimi arasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen güvenlik görüşmeleri henüz somut bir sonuca ulaşmamış durumda.
İsrail, yeni bir güvenlik anlaşması talep ederken, Şam yönetiminin Tel Aviv’den 8 Aralık 2024 itibarıyla işgal ettiği 800 kilometrekarelik alandan çekilmesini ve 1974 Anlaşması’nın yeniden uygulanmasını istediği ifade ediliyor.
1974 ANLAŞMASI
1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması çerçevesinde, taraflar arasında belirlenen ayrıma göre, İsrail sınırları “mavi” ve Suriye sınırları “kırmızı” olarak tanımlanmış, ayrıca aralarına bir tampon bölge oluşturulmuştur.
Bu tampon bölgede, BM Ateşkes Gözlem Gücü’nün (UNDOF), Suriye egemenliği altında, anlaşmanın uygulanmasını denetlemesi öngörülmüştür.
Anlaşmada, UNDOF’un ateşkesi sağlamak ve belirlenen alan üzerinde denetim yapmak için gerekli türlü denetimlerin yapılacağı belirtilmiştir.
Buna ek olarak, BM gücü hareket özgürlüğünden faydalanacak, iletişim olanaklarına erişim sağlanacak ve yalnızca meşru müdafaa amaçlı olarak silah kullanabilecektir.
Sonuç olarak, UNDOF’un BM Güvenlik Konseyi’nin yetkisi altında denetim yapması ve taraflara düzenli raporlar sunması kararlaştırılmıştır.

