İletişim Başkanlığı Dijital Medya Koordinatörü Aslan Değirmenci, X platformunun hesap geçmişini görünür kılan yeni özelliğini değerlendirdi. Değirmenci, “Organize dezenformasyon ağlarının, bot kümelerinin ve takma kimlikli hesapların maskesi düşmeye başladı” açıklamasında bulundu. Bu güncellemeyle birlikte, İsrail’in uyguladığı kirli psikolojik harekât yöntemlerinin deşifre olduğunu vurguladı.
X, kullanıcıların hesaplarının hangi ülkede bulunduğuna ilişkin bilgileri sunan bu yeni özelliği kademeli olarak kullanıma sunarken, Değirmenci, “Bu güncelleme sayesinde profil sayfalarındaki hesap oluşturulma tarihi, doğrulama durumu, coğrafi konum, kullanıcı adının değişiklik sayısı gibi veriler görülebiliyor. Böylece organize dezenformasyon ağlarının ve bot hesapların kimlikleri açığa çıkıyor” ifadesini kullandı.
FETÖ’nün psikolojik harekât amaçlı kullandığı maskeli hesapların yurtdışından yönetildiğinin ve kullanıcı adlarının en az beş kez değiştirildiğinin belirlenmesi, bu grup için kirli stratejilerin açığa çıktığını gösteriyor. Değirmenci, “Güncelleme, FETÖ’nün hesaplarının tespitini zorlaştırmasına ve bir ağın dağınık bireysel kullanıcılar gibi görünmesini sağlayan stratejisini de ifşa etti” şeklinde konuştu.
Değirmenci, şöyle devam etti:
“FETÖ ve organize suç örgütleri, sosyal medyada takma adlandırma, sık kullanıcı adı değişimi, gerçek kimlik belirsizliği ve coğrafi konum karmaşası gibi yöntemleri yoğun olarak kullanıyorlardı. Ancak bu güncelleme ile bu karmaşa kısmen ortadan kaldırılmış oldu.”
Bu iki yapının en belirgin özelliği, geleneksel psikolojik harekât teknikleri ile modern dijital dezenformasyon stratejilerini birleştirerek operasyon gerçekleştirmeleri. Kriz anlarında birlikte bir algı oluşturarak etki yaratmaya çalışıyorlar!
Deşifre edilen hesaplar incelendiğinde, bilgi akışını bulanıklaştırmak, bir olaya çok sayıda farklı yorum ekleyerek gürültü yaratmak, gerçek bilgi ile yarı-yanlış bilgiyi karıştırmak gibi ortak söylem ve eylem stratejilerini kullandıkları ortaya çıkıyor. Bu tür hesaplar, uluslararası kamuoyunda “mağduriyet”, “baskı” ve “özgürlük” gibi temaları işleyerek algı kampanyaları yürütüyor.
Aslan Değirmenci, başka bir paylaşımında ise İsrail’in sosyal medya operasyonlarını Hindistan’dan yürüttüğünü ifade etti.
Bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu:
“X’deki güncelleme, İsrail’in kirli dijital kampanyalarını ve sosyal medyada yürüttüğü psikolojik harekâtların büyük bir kısmını Hindistan’dan yönettiğini ortaya koydu. İncelenen hesaplar, İsrail’in kendi ülkesinden iz bırakmamak için üçüncü ülkelerde hesap açmayı tercih ettiğini gösteriyor…”
Hindistan, dünyanın en büyük hesap çiftliklerine, sosyal medya etkileşim fabrikalarına ve ucuz çoklu SIM altyapısına sahip ülkelerden biri olduğundan, İsrail’in dijital altyapısını burada kurduğu anlaşılmakta.
İsrail tarafından açılan hesapların incelenmesi sonucunda, “terör üreten devlet” imajı yerine “tehdit altındaki devlet” algısını güçlendirmeye çalıştıkları görülüyor. “Sivil kayıplar” konusunu ise “kaçınılmaz sonuç” olarak sunmaya çalıştıkları tespit edildi. Ayrıca, Gazze halkının sivil kayıplarının sorumluluğunu yüklemek amacıyla sahte görüntüler ve videolar üreterek yayımladıkları da ortaya çıkmıştır.
