Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayımlanan verilere göre, 2019’dan itibaren satılan klimaların tamamı en yüksek verimlilik sınıfında olsaydı, veri merkezlerinin enerji talebindeki artış önemli ölçüde dengelenebilirdi.
IEA, “Enerji Verimliliği 2025” raporunda, soğutma sistemlerinin binalarda elektrik talebinin en hızlı büyüyen kaynağı olmaya devam ettiğini ve 2000 yılından bu yana yıllık ortalama yüzde 4’ün üzerinde bir artış gösterdiğini tespit etti.
Raporda, klima talebinin çoğunlukla mevcut politika standartlarının teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması nedeniyle en yüksek verimlilik seviyelerinin gerisindeki cihazlarla karşılandığına dikkat çekildi.
Politika boşlukları küresel ilerlemeyi yavaşlatıyor
Enerji verimliliğindeki küresel ilerlemenin bu yıl hız kazanmasının beklendiği ifade edilen IEA raporunda, ülkelerin COP28’de belirlenen yıllık verimlilik artışını 2030’a kadar yüzde 4’e çıkarma hedefine henüz ulaşamadığı vurgulandı.
Globale birincil enerji yoğunluğunun 2025 yılı itibarıyla yüzde 1,8 oranında iyileşmesi beklenirken, bu oranın 2024’teki yaklaşık yüzde 1’lik artışın üzerinde olmasına rağmen hedeflenen seviyenin yarısından daha düşük kalacağı belirtildi. 2019’dan beri gerçekleşen ortalama yıllık artış ise yalnızca yüzde 1,3 oldu.
IEA, sanayi sektörünün ilerlemeyi yavaşlatan temel etkenlerden biri olduğunu, 2019’dan bu yana küresel nihai enerji talebindeki artışın üçte ikisini oluşturan sanayi alanında yıllık verimlilik iyileşmesinin yüzde 0,5’in altında kaldığını aktardı.
Aynı zamanda, cihaz ve ekipmanlara yönelik düzenlemelerin mevcut en verimli teknolojilere uyum sağlayamadığı ve bu durumun da düşük verimli ürünlerin pazar üzerindeki hakimiyetini artırdığı kaydedildi.
Raporda, elektrik talebinin toplam enerji talebinden 2-3 kat daha hızlı artması ve bazı bölgelerde yenilenebilir kaynakların yetersiz kalmasının, ülkeleri verimsiz fosil yakıt üretimine yönlendirdiği ve bu durumun küresel verimlilik kazanımlarını sınırlandırdığına dikkat çekildi.
Tüm bu zorluklara rağmen, enerji verimli teknolojilere yönelik yatırımların artmaya devam ettiği vurgulanan raporda, son kullanım verimliliği yatırımlarının yıl sonunda yaklaşık 800 milyar dolara ulaşmasının beklendiği, bu durumun ise yıllık yüzde 6’lık bir artışa karşılık geldiği belirtildi.
Verimlilik artışı hedeflerin gerisinde kaldı
IEA, verimlilik önlemlerinin emisyonları azaltmak, enerji güvenliğini artırmak ve tüketicileri yüksek maliyetlerden korumak isteyen ülkeler için etkili bir politika aracı olmaya devam ettiğinin altını çizdi.
Raporda, 2010 yılından bu yana uygulanan verimlilik önlemleri olmasaydı, küresel emisyonların bugün yüzde 20 daha yüksek olmasının muhtemel olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, 2000 yılından bu yana atılan adımların IEA üyesi ülkelerde fosil yakıt ithalatını yaklaşık yüzde 20 oranında azalttığı kaydedildi.
Bu önlemlerin hızlandırılması ve güçlendirilmesi gerektiği, özellikle cihaz standartlarının sıkılaştırılması ve bina ile endüstriyel düzenlemelerdeki boşlukların kapatılmasının önümüzdeki 10 yıl içinde uluslararası iklim ve verimlilik hedeflerine ulaşmak için hayati olduğu ifade edildi.
Küresel satışların artmaya devam etmesi bekleniyor
Küresel pazar araştırma şirketi Market Research Future, şubat ayında yayımladığı bir raporda, geçen yıl dünya genelinde klima satışlarının değerinin bir önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 4 artarak 30,58 milyar dolara ulaştığını belirtti. Bu miktar, 2023 yılında 29,51 milyar dolar seviyesindeydi. Raporda, klima pazarının 2035 itibarıyla 45 milyar doları aşabileceği tahmini yapıldı.
UNICEF verilerine göre, 2030 yılı itibarıyla 500 milyon kişinin yılda en az 30 gün boyunca aşırı sıcaklara maruz kalacağı öngörülmektedir. UNICEF, 2050 yılına kadar her saniyede 10 yeni klima satılmasının beklendiğini ve bunun enerji şebekeleri üzerindeki yükü önemli ölçüde artırabileceğini ifade etti.
Japonya Soğutma ve Klima Endüstrisi Derneği (JRAIA) tarafından haziranda yayımlanan “Dünya Klima Talebi Tahminleri” raporuna göre, küresel klima talebi geçen yıl yüzde 6 artarak 131,6 milyona ulaşmıştır. Çin, 49,7 milyon adetle dünya talebinin yüzde 38’ini karşılayarak liderliğini sürdürmekte, Hindistan’ın da başını çektiği Asya ise yüzde 12 ile en hızlı büyüyen bölge olma özelliğini taşımaktadır.


