Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarda dikkat çeken noktalar şöyle:
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun değerli üyeleri, saygıdeğer misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en içten dileklerimle selamlıyorum. 29. Olağan Genel Kurul vesilesiyle TİSK ailesinin kıymetli üyeleriyle bir araya gelmekten duyduğum memnuniyet büyük. Genel Kurulun ülkemiz, milletimiz, işverenlerimiz ve çalışma hayatının tüm paydaşları için hayır getirmesini diliyorum. Burada yapılacak tartışmaların, alınacak kararların ve belirlenen yol haritasının işçilerle, işverenlerle ve iş dünyasının diğer tüm aktörleri için faydalı sonuçlar doğurmasını içtenlikle umut ediyorum.
TİSK camiası, 20 üye işveren sendikası ve 2 derneği ile 81 ilimizdeki 10 bini aşkın iş yerinde 2,3 milyon çalışana istihdam sağlamaktadır ve bu güçlü yapısı ile tam 63 yıldır varlığını sürdürmektedir. Birlikte mümkün anlayışını benimseyen TİSK, ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılasına 200 milyar dolar ve ihracatına ise 100 milyar doların üzerinde önemli katkılar sunmaktadır.
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun yer aldığı İSO 500 listesindeki ilk 10 işletmeden 7’sinin TİSK camiasında yer aldığını belirtmek önemlidir. İhracatın neredeyse yarısı TİSK bünyesindeki işletmeler tarafından gerçekleştirilirken, TİSK 40’tan fazla ulusal ve 10’dan fazla uluslararası platformda işverenlerin temsilini başarıyla üstlenmektedir. Burada, TİSK çatısı altında iş dünyamız için hazırlanan raporların, yayınların ve belgelerin ne denli değerli olduğunun altını çizmekte fayda var. Ancak, kağıt üzerindeki hedefleri hayata geçirmek ve sektörde uygulanmasını sağlamak işin gerçek özünü oluşturmaktadır.
TİSK’in icraat odaklı ve gerçekçi yaklaşımını görmekten memnuniyet duyuyorum. Dikkate değer bir diğer nokta ise, globalleşmenin devam ederken teknolojinin hızlı bir şekilde geliştiği günümüzde, iş dünyamızın bu yeni gerçekliğe uyum sağlamasının kritik olduğu gerçeğidir.
Planlamadan seri üretime, istihdam politikalarına kadar birçok süreçte aktörlerin yeni koşullara hızla adapte olması; büyüme ve kalkınmanın yanı sıra global rekabette avantaj sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Çalışma barışının tesis edilmesi ve sosyal diyaloğun güçlendirilmesi amacıyla önemli bir misyon üstlenen TİSK camiasını içtenlikle kutluyorum.
TİSK ailesinin, son üç dönemdir refah ve istikrarı tehdit eden zorluklarla mücadelede millet ve devletinin yanında olduğunu açıkça görmekteyiz. Dışarıdan gelen talimatlarla siyasete yön vermeye çalışan bazı oluşumların aksine, TİSK her zaman yerli ve milli bir duruş sergilemiştir. Bu vesileyle, Özgür Burak Akkol’u ve TİSK ailesinin değerli üyelerini şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Kuruluşundan bu yana TİSK’e katkı sunan herkes ile yeni dönemde başarılı olacak yönetim kadrosuna şans diliyorum.
İşçi ve işverenler arasındaki ilişkilerin adil ve sürdürülebilir olması bizim için bir önceliktir. Bu ilişkiler sağlıklı bir zeminde inşa edilmediğinde, adaletsizliğe ve sömürüye yol açacak risklere girilecektir. Bu tür olumsuzluklar, sosyal barışı tehdit edeceği gibi birlik ve dayanışma havasına zarar verecektir. Tarihimizde bu durumun acı örnekleriyle karşılaştık.
Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri’nin sözleriyle, “Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini, ardından hakça paylaşmanın da aynı derecede önemli olduğunu öğrendim.” İşçi ve işveren ilişkileri de bu hak ve adalet prensibi ekseninde ilerlemelidir. Kimsenin mağdur edilmediği ve emeğin göz ardı edilmediği bir sistem oluşturmak bizim ortak hedefimizdir.
Bildiğiniz üzere yarın Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını gerçekleştirecek. Komisyon çalışmaları sırasında işverenleri temsil edecek TİSK heyetinden üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelerini bekliyorum. İşçi kardeşlerimize atılacak her olumlu adım, sonunda verimlilik ve kazanç olarak geri dönecektir. Unutulmamalıdır ki, geride bırakılacak en değerli miras, adalet ve dürüstlük üzerine inşa edilmiş bir yaşamdır.
Ayrıca, hakların yalnızca ücretle sınırlı olmadığını belirtmek gerekir. Güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları da bu konuda son derece önemlidir. Zaman zaman yaşadığımız üzücü iş kazalarına karşı devlet olarak tüm imkanları seferber etmekteyiz. İster kamu ister özel sektör olsun, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Sıfır Kaza Projesi ile TİSK’in bu konudaki katkılarını biliyoruz, fakat son dönemde yaşanan kazalar, fazladan çaba sarf etmemiz gerektiğini göstermektedir.
Eğer iş sağlığı ve güvenliği konusunda gereken önlemler alınmazsa, bunun sorumluluğu ağır olacaktır. İşverenlerin iş kazalarının önüne geçmek için gerekli tedbirleri almasını bekliyorum. TİSK’in bu konuda öncü rol oynayacağına inanıyorum.
Değerli işverenler, hükümet olarak son 23 yılda ülkemizde önemli başarılara imza attık. Dış politikada ve ticarette elde edilen kazanımlar, sektörlerin katkılarıyla mümkün oldu. İhracat rakamlarımız 36 milyar dolardan 270 milyar dolara yükseldi. Ekonomi büyümesini 21 çeyrektir kesintisiz sürdürüyoruz. Tüm bu süreçlerin içinde deprem bölgesine yönelik harcanan kaynaklar da bulunmaktadır.
Merkez Bankası rezervlerimizin güçlenmesi ve ülke risk primimizin düşmesi olumlu bir işaret. Bu süreçte enflasyonla mücadele konusundaki hedeflerimize ulaşmak için reel sektörün önerilerine açık olacağız. Yine, taşeron firmalarımızı destekleyerek istihdamı koruyacak projeler üzerinde çalışmaya devam edeceğiz.
Ayrıntılar geliyor…


