Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, İtalya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği tarafından gerçekleştirilen “İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği 140. Yıldönümü ve Leonardo da Vinci Ödül Töreni”ne katıldı.
Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Leonardo da Vinci Ödül Töreni’nde İtalya ve Türkiye’den önde gelen iş dünyası temsilcileriyle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türk ve İtalyan şirketlerine ödül kazanan firmaları tebrik etti.
Leonardo da Vinci’nin isminin bu ödüle ilham vermesinin güçlü bir sembol oluşturduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Türk ve İtalyan girişimcilerin yaratıcılığı, tasarımı ve teknoloji alanındaki başarıları, gelecekteki ortaklıkları için umut verici bir perspektif sunuyor. Özellikle yeşil dönüşüm, dijitalleşme, akıllı üretim teknolojileri ve sürdürülebilir sanayi alanlarındaki ortak yeteneklerimiz, geleneksel ticaret ilişkilerinin ötesine geçerek uzun vadeli stratejik entegrasyon imkânı sağlamaktadır.” şeklinde konuştu.
Yılmaz, Türkiye ve İtalya’nın yüzyıllar boyunca Akdeniz’in aynı ikliminde şekillenen iki köklü devlet olarak, bölgedeki hafızada derin izler bıraktığını ifade ederek, şunları ekledi:
“Bu iki ülkenin Akdeniz’de güvenlik, ticaret ve enerji akışının sürekliliğine yönelik ortak hassasiyetleri, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar için oldukça önemli sonuçlar doğuruyor. Diplomatik ilişkilerimizin 170’inci yılı, bu tarihsel birikimin kurumsal boyutunu ifade ediyor. Halklarımız arasındaki etkileşim ise çok daha derinlere gidiyor. 14. yüzyıla kadar uzanan bir ortak tarihimiz bulunuyor. Ortak Akdeniz kültürü, deniz ticareti, şehirleşme ve zanaatkarlık geleneği, iki ülke arasında yüzyıllar boyunca kendiliğinden bir yakınlık tesis etmiştir. Bu kadim tarih, günümüzdeki siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğimizin güçlü bir temelini oluşturuyor.”
– “TÜRK ŞİRKETLERİ İTALYAN PAZARINDA GİDEREK DAHA DİNAMİK BİR ROL OYNAMAKTADIR”
Türkiye-İtalya işbirliğinin son yıllarda daha da ivme kazandığını vurgulayan Yılmaz, “NATO çerçevesinde işbirliklerimizin yanı sıra iki ülke Akdeniz ve çevresinde barış, istikrar ve sağlıklı ekonomik akışın korunmasına dair benzer hassasiyetlere sahiptir. Başbakan Meloni’nin nisan ayında Cumhurbaşkanımızı Roma’da ağırlaması ve ardından İstanbul’da yapılan Türkiye-İtalya-Libya Üçlü Zirvesi, bu işbirliğinin ulaştığı seviye açısından oldukça anlamlıdır.” şeklinde konuştu.
Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyaretinin de son derece önemli olduğunu ifade eden Yılmaz, “İlk resmi ziyaretinin Türkiye’ye gerçekleştirilmiş olmasından büyük bir onur duyuyoruz. Bu süreçte çok faydalı temaslar ve görüşmeler yapıldı.” dedi.
Siyasi ilişkilerin ekonomik ve ticari işbirliklerine destek sağladığını belirten Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İtalya, Türkiye’nin Avrupa’daki en önemli ticaret ortaklarından biri konumundadır ve Türk şirketleri İtalyan pazarında giderek daha dinamik bir rol üstlenmektedir. Gelecekte özellikle sürdürülebilir batarya teknolojileri, hidrojen çözümleri, yenilenebilir enerji ekipmanları, savunma teknolojileri ve akıllı hareketlilik çözümleri gibi alanlarda kapasite entegrasyonumuzun artmasını öngörüyoruz. İtalya, hem küresel ölçekte beşinci en büyük ticaret ortağımız hem de Akdeniz bölgesindeki birinci ortağımız olarak konumunu korumaya devam etmektedir.”
Yılmaz, küresel düzeyde artan belirsizliklerin ve risklerin varlığına değinerek, “Uluslararası kurumların zayıflamış olduğunu hep birlikte gözlemliyoruz. Koruma önlemlerinin arttığını ve jeopolitik gerilimlerin yükseldiğini görüyoruz. Böyle dönemlerde ikili ilişkilerin, dostlukların ve bölgesel işbirliklerinin önemi daha da yükselmektedir. Bu bağlamda, Türkiye ve İtalya arasında örnek bir işbirliği sergilenmektedir.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, iki ülke arasındaki ekonomik verilere dair şu bilgileri paylaştı:
“2024 yılı itibarıyla ticaret hacmimizin 32,2 milyar doları aşarak tarihimizdeki en yüksek seviyeye ulaşmasını bekliyoruz. 30 milyar dolarlık ticaret hedefini de aşmış olacağız. Cumhurbaşkanımız ve Başbakan Meloni, orta vadeli yeni ticaret hacmi hedefimizi 40 milyar dolar olarak belirlemiştir. Ülkemizde 1600’den fazla İtalyan sermayeli firma bulunmaktadır. 2002-2024 döneminde İtalya’dan yapılan doğrudan yatırımlar yaklaşık 5,1 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Ayrıca, ekonomik ortaklığımızı güçlendiren ve hukuki bir çerçeve sunan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması ve Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması da yürürlüktedir. Otomotiv, makine, enerji, altyapı, tekstil ve teknoloji alanlarındaki karşılıklı doğrudan yatırımlar, binlerce istihdam yaratmakta ve yenilikçiliği geliştirmektedir.”
– “2025 YILI SONUNDA EKONOMİMİZİN 1,5 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNE ÇIKMASINI BEKLİYORUZ”
Bu güçlü ekonomik bağların arkasında Türkiye’nin makroekonomik görünümündeki iyileşmelerin etkili olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Uzun süredir gösterdiğimiz yüksek büyüme performansımızla, 2025 sonunda ekonomimizin 1,5 trilyon doların üzerine çıkmasını bekliyoruz. Türkiye’nin ekonomik istikrarı, öngörülebilir para politikası ve güçlü mali disiplin, uluslararası yatırımcılar için uzun vadeli güven oluşturmaktadır. 2025 yılı itibarıyla IMF projeksiyonlarına göre dünyanın 16. büyük ekonomisi olmayı öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, “Satın alma gücü paritesine göre 12. büyük ekonomi konumundayız ve 11. büyük ekonomi olmayı hedefliyoruz. Eğer bu tahminler gerçekleşirse, ilk kez hacim olarak İtalya’yı geride bırakıp Avrupa’nın 4. büyük ekonomisi haline geleceğiz. Ayrıca, Dünya Bankası sınıflandırmasına göre 2025 itibarıyla ilk kez yüksek gelirli ülkeler sınıfına girmeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.
Türkiye ile İtalya arasındaki ekonomik ilişkilerin derinliğini gösteren önemli bir diğer gelişme, her iki ülkenin iş dünyası arasındaki yoğun temaslar olarak öne çıkıyor. Yılmaz, “Roma’da gerçekleştirilen Türkiye İtalya İş Forumu kapsamında, iki ülkenin önde gelen şirketleri arasında 150’nin üzerinde ikili iş görüşmesi yapılmış ve birçok alanda mutabakat zaptı imzalanmıştır. Baykar ile Piaggio Aerospace arasında yürütülen görüşmeler, havacılık ve savunma sanayii alanındaki ortaklığı göstermektedir. Saipem ile Türkiye Petrolleri arasındaki işbirliği de Karadeniz’deki Sakarya Gaz Sahası’ndan geçecek doğalgaz deniz altı boru hattının başarıyla kurulmasıyla sonuçlanmıştır.”
– “BAZI ÜLKELERİN KENDİ DAR MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA AVRUPA BİRLİĞİ’NI KULLANMALARINI ENGELLEMELİYİZ”
Yılmaz, Avrupa Birliği’nin mevcut küresel ortamda iki önemli meydan okumayla karşılaştığını belirterek, “Bir yandan, Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan kaynaklanan jeopolitik tehditler Avrupa’nın güvenliğini tartışmalı hale getiriyor, diğer yandan ise Türkiye ve dünya genelinin değerlendirildiği geniş rekabet ortamıyla karşı karşıyayız.” dedi.
Avrupa’nın rekabet gücünün tartışmalara yol açtığını ifade eden Yılmaz, “Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin her iki taraf için de fayda sağladığını net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Son dönemde diyalogda bir artış gözlemleniyor; ancak henüz arzu ettiğimiz noktaya ulaşabilmiş değiliz. Türkiye İtalya ilişkileri ve Türkiye Avrupa ilişkilerinin, Leonardo’nun Köprüsü gibi köprüler kurma potansiyeli oldukça önemlidir. Bazı ülkelerin kendi dar menfaatleri doğrultusunda Avrupa Birliği’ni kullanmalarını engellemeli ve bu ilişkilere daha geniş bir perspektiften bakmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, konuşmasının ardından Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve Pirelli Türkiye CEO’su Gian Paolo Gatti Comini’ye ödüllerini takdim etti.
Programa, Yılmaz’ın yanı sıra İstanbul Valisi Davut Gül, İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Stefano Kaslowski ile Türk ve İtalyan iş dünyasından temsilciler de katıldı.
