Borç, altyapı yatırımları ve bireylerin yaşam standartlarını yükseltmek için etkili bir finansman aracı olmasına rağmen, yüksek maliyetler ekonomilerin üzerinde baskı yaratabiliyor.
Birçok gelişmiş ülkenin milli gelirlerine oranla yüksek borç seviyeleri, potansiyel bir borç krizinin habercisi olarak öne çıkıyor. Özellikle, artan faiz oranları, borçlanma maliyetlerindeki yükseliş ve negatif kaynak akışı, gelişmekte olan ulusların borçlarını ödemekte ciddi zorluklar yaşamalarına neden oluyor.
Salgın öncesi döneme kıyasla, pek çok gelişmiş ekonomide borçlanma ihtiyacı dikkat çekici bir şekilde artmaya devam ediyor. Artan popülist politikalar, sık kabine ve hükümet değişiklikleri, politika yapıcıların kamu borcundaki yükselişi kontrol altına almalarını zorlaştırıyor.
Geçtiğimiz yıl, gelişmekte olan ülkelerin kamu borçlarının net faiz ödemeleri 1 trilyon dolara ulaşırken, 61 ülke devlet gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını bu ödemelere ayırmak durumunda kaldı.
– GELİŞMİŞ EKONOMİLERİN TOPLAM BORCU 230 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNDE
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) “Küresel Borç Monitörü” raporuna göre, küresel toplam borç, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde yaklaşık 346 trilyon dolara yükseldi.
Bu yılın üç çeyreği boyunca toplam küresel borç 26,4 trilyon dolardan fazla artış gösterdi. Bu dönemde toplam borcun küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) oranı yüzde 310’u buldu.
Kamu borçlarındaki artış nedeniyle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalardaki borçlar yeni rekor seviyelere ulaştı.
Borç artışının büyük kısmı ABD ve Çin’de yoğunlaşırken, gelişmiş piyasalarda önemli merkez bankalarının politika gevşetmesiyle bu yıl borç birikimi hızla arttı.
Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 2023 yılının üçüncü çeyreğinde 230,6 trilyon dolara ulaşırken, gelişmekte olan ülkelerdeki toplam borç ise 115,1 trilyon dolara çıkmıştır.
ABD’nin yanı sıra Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde de belirgin borç artışları kaydedildi. Gelişmekte olan ülkeler arasında ise, Çin’in ardından en büyük borç artışları Brezilya, Rusya, Kore, Polonya ve Meksika’da gözlemlenmektedir.
IIF raporuna göre, birçok gelişmiş ekonomide borçlanma ihtiyacı salgın öncesi seviyelerin oldukça üzerinde seyretmeye devam ederken, kurumsal borçlanmada anlamlı bir tersine dönüş gözlemlenmiyor.
Mali zorluklar, artan faiz giderleri, demografik değişiklikler nedeniyle yükselen sağlık hizmetleri maliyetleri, savunma harcamalarının artışı ile doğal afetler ve iklim değişikliği kaynaklı ekonomik kayıplar uzun vadeli borçlanma maliyetlerinin artmasına yol açıyor.
– ABD EN FAZLA BORÇLU ÜLKE
A.A. muhabirinin Uluslararası Finans Enstitüsü verilerinden elde ettiği bilgilere göre, ABD en fazla borçlu ülke olarak öne çıkıyor.
ABD’nin yıllık 30 trilyon dolarlık milli gelirinin karşısında, hanehalkı, finansal ve finansal olmayan şirketler ile kamu toplamda yaklaşık 101 trilyon dolarlık bir borca sahip. ABD’nin borcu, küresel toplam borcun yüzde 29,11’ine tekabül ediyor ve ülkenin dış borcu 27 trilyon dolara ulaşmaktadır.
ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, Kasım 2025 itibarıyla, bu ülkede kişi başına düşen borç 111 bin doları aşmış durumdadır.
ABD’nin yabancı ülkelere olan tahvil ve bono borçları ise 10 trilyon dolarla çarpıcı bir seviyededir.
ABD’den sonra en fazla borca sahip ülke yaklaşık 64,2 trilyon dolarla Çin olarak sıralanmaktadır; bu da Çin’in toplam küresel borcun yüzde 19,13’ünü oluşturmasına neden olmaktadır.
Dünyanın dördüncü büyük ekonomisine sahip olan Japonya ise 24,5 trilyon dolarlık borçla en borçlu ülkeler arasında üçüncü sıradadır. Bu borç, toplam küresel borcun yüzde 7,09’unu temsil etmektedir. İngiltere ve Fransa, 14,86 trilyon dolarlık borçları ile dördüncü ve beşinci sırada yer almaktadır.
Almanya, 13,89 trilyon dolar borç ve yüzde 3,96 pay ile altıncı; Kanada ise yaklaşık 10,80 trilyon dolar borç ve yüzde 3,12 pay ile yedinci sırada bulunmaktadır.
İtalya, 7,25 trilyon dolar borç ile sekizinci ve Hindistan 6,87 trilyon dolar borç ile dokuzuncu sırada, Güney Kore ise 6,23 trilyon dolarla küresel borç sıralamasında onuncu durumu elde etmiştir.
– DÜŞÜK VE ORTA GELİRLİ ÜLKELERİN DIŞ BORCU 8,9 TRİLYON DOLAR
Dünya Bankası’nın Uluslararası Borç Raporu’na göre, düşük ve orta gelirli ülkelerin toplam dış borcu 2024 yılında 8,9 trilyon dolara çıkarak tarihî bir zirveye ulaşmıştır.
Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde dış borçların anapara ve faiz ödemeleri ile yeni finansman arasındaki fark, 2022-2024 döneminde 741 milyar dolara yükselerek son 50 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır.


