Çin’de meydana gelen kapasite fazlası, ABD’de uygulanan yeni gümrük vergileriyle birleşince talep düşüşü yaşanıyor. Bunun yanı sıra zayıf yuan, Çinli ihracatçıların rekabet gücünü arttırarak Avrupalı üreticilerin son 20 yıl içinde ikinci kez ucuz Çin ürünleri şokuyla karşı karşıya kalma endişesini artırıyor.
Çin ekonomisi, zayıf iç talep ve azalan fiyatların oluşturduğu baskılarla boğuşurken, Çinli üreticiler devlet teşvikleri ile düşük faizlerden faydalanarak üretimlerini diğer pazarlara kaydırma çabası içindedir. ABD’nin eski Başkanı Donald Trump dönemi gümrük vergilerinin etkisini azaltma girişimleri de bu bağlamda öne çıkmaktadır. Yuanın değer kaybı ise Çin ürünlerini yurtdışında daha cazip hale getiriyor ve bu durumu destekliyor.
Avrupalı üreticiler, yeniden ucuz Çin ithalatının artmasının yarattığı baskıyı giderek daha fazla hissetmekte. Avrupa’nın “ikinci Çin şoku” olarak nitelendirilen bu süreç, bölgede sanayi tabanının karşılaştığı yapısal zorlukları daha da derinleştiriyor.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Çinli ihracatçılar, giyim, ev eşyaları, mobilya, endüstriyel hammaddeler ve yüksek teknoloji ürünlerinde AB pazarını giderek daha fazla hedef almakta.
Ekim 2024 ile Ekim 2025 arasındaki dönemde, Çin’den AB’ye endüstriyel robot ihracatı yüzde 171 artış gösterirken, fiyatlar yüzde 31 oranında düştü. Entegre devre ihracatı ise yüzde 84 oranında artış kaydedip, fiyatlar yüzde 6 azaldı. Ayrıca, otomobil ihracatı da iki katından fazla bir artış yaşadı.
Aynı dönemde Çin’den ithal edilen ürünlerin fiyatları ortalama yüzde 20 düştü. Bu durum, Euro Bölgesi’ndeki enflasyon sepetinin yaklaşık yüzde 23’ünü doğrudan etkilemekte. Avrupa Merkez Bankası, bu ticaret yön değiştirme sürecinin 2026’da Euro Bölgesi enflasyonunu yaklaşık 0,15 puan azaltabileceğini öngörüyor.
Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılımıyla Avrupa, düşük fiyatlı tüketim mallarıyla doldu. Ancak günümüzde yaşanan bu durum, otomobiller, makineler ve yüksek teknolojili ekipmanlar üzerinden Avrupa’nın sanayi temelini hedef almakta. Bu nedenle, mevcut tehlikenin geçmişte yaşanan şoka göre daha yıkıcı olabileceği düşünülmekte.
AB, ticaretin yeniden şekillenmesinden kaynaklanan dolaylı etkilere karşı kendini korumak adına İthalat Gözetim Görev Gücü’nü kurdu. Ancak, özellikle yüksek teknolojili ürünler üreten Avrupa şirketleri üzerindeki marj baskısı artmakta. Bu şirketler, zayıf Çin talebi ve ABD gümrük vergileri dışında kendi iç pazarlarındaki ucuz Çin ürünleriyle de rekabet etmek zorunda kalıyor.
AB, 2024 yılında Çin menşeli elektrikli araçlara uygulanan önlemlere benzer şekilde, Çin ithalatına yönelik hedefli gümrük vergileri getirebileceğinin sinyallerini verdi. Mevcut elektrikli araç tarifeleri, Çin’in fiyat avantajını bir nebze daraltsa da bunu tamamen ortadan kaldırmış değil. Çinli elektrikli otomobiller, daha yavaş bir hızda da olsa AB pazarında paylarını artırmaya devam ediyor.
Bu durum, ticaretin yön değiştirmesini durdurmak için daha sert gümrük vergileri talep eden Avrupalı sanayi ve otomotiv lobileri açısından olumsuz bir gelişme olarak algılanıyor.
AB’nin Çin ile geniş çaplı bir ticaret tırmanışına gitme ihtimalinin üç ana nedenden dolayı düşük olduğu ifade ediliyor.
Bunların ilki, Avrupa’nın ihracat pazarı ve ara malı tedariki açısından Çin’e ABD’den daha fazla bağımlı olmasıdır. Çin’in misilleme tarifeleri, AB’nin uygulayacağı yüksek gümrük vergilerinin sağlayacağı avantajların ötesinde Avrupalı üreticilere zarar verebilir.
İkinci neden, AB’nin enerji maliyetlerini düşürme gerekliliğidir. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, AB’de sanayi elektriği fiyatları, kilovatsaat başına ortalama 0,199 Euro ile ABD’nin yaklaşık iki katı ve Çin’in yüzde 50 üzerinde bulunmaktadır. Bu sorunu aşmanın yollarından biri rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarını teşvik etmek olsa da, bu alandaki ekipmanların büyük çoğunluğu Çin menşelidir. Sert gümrük vergileri, yeşil dönüşüm sürecini yavaşlatma ve maliyetleri artırma riski taşımaktadır.
Üçüncü neden ise ikili ve siyasi ilişkiler. Macaristan, İspanya ve Almanya gibi bazı AB ülkeleri, Çin’den gelen büyük yatırımlardan fayda sağlamaktalar. Bu ülkeler, Çin’in büyük pil ve elektrikli araç fabrikalarına ev sahipliği yapıyor. Bu yatırımlar, istihdam ve vergi geliri yaratırken, siyasi etkinin geleneksel Avrupalı üreticilerden Çinli şirketlere kaymasına da yol açıyor.
Zayıf yuan, Çinli ihracatçıların Avrupa pazarındaki rekabet gücünü artırmaya devam ediyor. AB Ticaret Odası Başkanı Jens Eskelund, aşırı üretim nedeniyle Çin’in Avrupa Birliği pazarında satışlarını artırma çabalarının giderek arttığını belirtti.
Eskelund konuya ilişkin açıklamasında, “Bu durum, Avrupa’nın ekonomik güvenliği açısından kritik bazı sektörlerin yüksek kaliteli ancak ucuz ürünlerin baskısı altına girmesine yol açtı. Zayıf döviz kuru ve Çin’in sanayi politikaları da bu durumu destekliyor.” ifadelerini kullandı.
Yuan, Euro karşısında son 10 yılın en düşük seviyelerine geriledikten sonra 8,22 civarında dengeleniyor ve son 20 yılın en büyük yıllık kaybına doğru ilerliyor. Ancak yuan, dolar karşısında yaklaşık yüzde 3,2 değer kazanmış durumda. Uzmanlar, hocanın dolara karşı bu görece istikrarının, Pekin’in yuanın küresel alandaki kullanımını artırma hedefine yeniden odaklanmasına neden olduğunu belirtiyor.


