🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Elektronik Atıklardan Nadir Element Geri Kazanımı

Elektronik Atıklardan Nadir Element Geri Kazanımı

featured
0
Paylaş

Yeşil dönüşüm, elektrikli araç üretimi, dijitalleşme ve savunma teknolojilerine yapılan yatırımlarda yaşanan artış, kritik ham maddelere olan talebi artırıyor. Bu durum, yeni sermaye yatırımlarının sürdürülebilir madencilik alanında yönlendirilmesinin küresel güç dengeleri açısından önemli bir rol oynayacağına işaret ediyor.

Nadir toprak elementleri gibi birçok kritik ham maddenin rafinasyonu ve ihracatında Çin, hâlâ baskın bir konumda. Küresel ölçekte çıkarılan kritik ham maddelerin yaklaşık yüzde 66’sı ve rafine edilen arzın yüzde 88’i bu ülke tarafından sağlanıyor. Dünya rezervlerinin ise yarısından fazlası Çin sınırları içinde yer alıyor.

Rezervler açısından Brezilya, Hindistan, Avustralya ve Vietnam, birlikte yaklaşık yüzde 40’lık bir paya sahipken, ABD’nin payı yalnızca yüzde 2 düzeyinde kalıyor. Çin dışındaki işleme kapasitesi ise genel olarak Malezya, Japonya ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yoğunlaşıyor.

Bu tablo doğrultusunda, Çin’e olan ithalat bağımlılığını azaltmayı ve enerji güvenliğini ile ekonomik rekabet gücünü arttırmayı hedefleyen ülkeler için, elektronik atıklardan nadir toprak elementlerinin (NTE) geri kazanımı giderek stratejik bir önem kazanıyor. Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB), 2024 itibarıyla Kritik Hammaddeler Yasası’nı (Critical Raw Materials Act-CRMA) uygulamaya koydu. Söz konusu düzenleme, yerli madencilik ve rafinasyon projelerinin geliştirilmesinin yanı sıra geri dönüşüm kapasitesinin artırılmasını da öngörüyor.

Yasa çerçevesinde, AB’nin 2030’a kadar yıllık kritik ham madde tüketiminin en az yüzde 10’unu kendi kaynaklarından sağlaması, yüzde 40’ını AB içinde işlemesi ve yüzde 25’ini geri dönüşüm yoluyla karşılaması hedefleniyor. Bunun yanı sıra, herhangi bir kritik ham maddede AB’nin yıllık tüketiminin yüzde 65’inden fazlasının tek bir dış kaynaktan tedarik edilmesi sınırlanıyor.

AB bu yönde adımlar atarken, dünya genelinde de Çin’e olan bağımlılığı azaltmanın yolu olarak sürdürülebilir madencilik yöntemleri öne çıkıyor. Elektronik atıklardan NTE geri kazanımı, çevre üzerindeki negatif etkileri azaltan, arzı çeşitlendiren ve dışa bağımlılığı minimize eden bir yaklaşım olarak dikkati çekiyor.

– NTE’NİN GERİ KAZANIMI STRATEJİK BİR GEREKLİLİK

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (USAR) tarafından düzenlenen Uluslararası Anadolu Akademik Çalışmalar Sempozyumu’nda, Kuala Lumpur Üniversitesi Yeşil Kimya ve Sürdürülebilirlik Araştırma Kümesi’nden Prof. Ahmad Naim Ahmad Yahaya, NTE geri dönüşüm teknolojisinde liderliğin küresel güç dengeleri açısından belirleyici olacağını belirtti.

Yahaya, elektronik atıklardan NTE geri kazanımına odaklanan “kentsel madencilik” yaklaşımının öneminin arttığını kaydederek, “Geleneksel madenciliğin çevresel etkileri artarken, orta ve uzun vadede birincil NTE rezervlerinin azalacağı öngörülüyor. Çin’in üretimdeki hakimiyeti devam etse de elektronik atıklardan NTE’nin geri kazanımı, arz güvenliği ve rekabet gücü açısından hayati bir gereklilik haline geliyor.” ifadelerini kullandı.

NTE alanında Malezya’nın Çin’e olan bağımlılığını azaltmak için çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü dile getiren Yahaya, şu şekilde devam etti:

“Geri dönüşümde en kritik unsur ham maddeye erişim. Malezya’nın yerli elektronik atık kaynaklarının sınırlı olması sebebiyle, diğer ülkelerden elektronik atık ithalatına olanak tanıyacak bir mekanizma geliştirmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra, elektronik atıklardan NTE işlemeye odaklanan ve geleneksel cevher işleme tesislerinden farklı bir ulusal pilot tesis kurmayı hedefliyoruz. Böylelikle Malezya’yı Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) bölgesinde kentsel madencilik alanında lider bir ülke konumuna taşımayı amaçlıyoruz.”

– “TÜRKİYE İLE BİRLİKTE PİLOT TESİSLER GELİŞTİREBİLİRİZ”

Yahaya, NTE’nin halen çoğunlukla madencilik yoluyla elde edildiğini, ancak elektronik atıklardan geri kazanımın giderek önem kazandığını ve Türkiye’nin bu alanda büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. “Eğer Türkiye bu bölgede kilit oyunculardan biri olmak istiyorsa, özellikle işleme tesislerine odaklanması gerekiyor.” dedi.

Elektronik atıklardan NTE işlemenin geleneksel madencilikten farklı olduğunu belirten Yahaya, klasik madencilikte kaynakların genellikle oksit ya da karbonat formunda bulunduğunu, elektronik atıklarda ise NTE’nin devre kartları, çipler, mıknatıslar ve hurda uçaklar gibi çok çeşitli bileşenlerde bulunduğunu ifade etti.

Birçok teknolojik üründe yüksek miktarda NTE bulunduğuna ve bu maddeleri geri kazanım yoluyla işleyebilen ülkelerin gelecekte avantajlı bir konuma geçeceğine dikkat çeken Yahaya, “Mıknatıs geri dönüşüm teknolojisinde kim lider olursa, o dünyanın kontrolünü elinde tutar. Yenilenebilir enerji döneminde bu son derece kritik. Gelecekte kentsel madencilik teknolojisine sahip olan ülkeler, global ölçekte liderlik elde edecektir.” şeklinde konuştu.

Dünyanın 2030 yılına kadar Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni hedef alındığını ve bu tarihten sonra da tüm faaliyetlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterleriyle uyumlu hale geleceğini vurgulayan Yahaya, “Bugün kentsel madencilikte açık bir lider yok ve teknoloji henüz deneme aşamasında. Ancak elektronik atık ihracatının önümüzdeki yıllarda daha da kısıtlanacağını düşünüyorum. Elektronik atık ve işleme teknolojisini elinde bulunduran ülkeler, Çin’e olan bağımlılığı azaltma yolunda önemli adımlar atabilir.” görüşünü paylaştı.

Yahaya, bu bağlamda Malezya ile Türkiye arasında olası bir işbirliğine de vurgu yaparak, “Teknoloji henüz ölçeklenmiş değil, ancak pilot düzeyde umut verici sonuçlar elde ediliyor. Türkiye bu alana ilgi gösterirse, birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz.” şeklinde konuştu.

Elektronik Atıklardan Nadir Element Geri Kazanımı
+ - 0
Bizi Takip Edin