Yılbaşının yaklaşmasıyla birlikte markalar, tüketicilerin dikkatini çekmek amacıyla “sürpriz indirimler”, “ikincisi bedava” ve “kısa süreli yüksek indirim oranları” gibi kampanyalar düzenlemeye başladı. Ancak bu tür özel gün kampanyaları yalnızca tüketicilerin ilgisini çekmekle kalmıyor; dolandırıcılar için de cazibe merkezi haline gelmiştir.
Dolandırıcılar, özellikle online alışverişlerde vatandaşların kişisel bilgilerini ve banka bilgilerini ele geçirmek üzere harekete geçiyor. Amacı, güvenli alışveriş yapan bireylerin gözetiminde kimlik hırsızlığı yaparak, sahte işlemler gerçekleştirmek olan bu dolandırıcılık faaliyetleri arttı.
Yüksek indirim oranları algı yönetimi amacıyla kullanılıyor
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Ergün Kılıç, bu konuda yaptığı açıklamada, indirimli satışların “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Fiyat Etiketi Yönetmeliği” çerçevesinde düzenlendiğini hatırlattı. Kılıç, indirimlerin gerçekçi olması gerektiğine ve oranların tüketiciyi yanıltmaması gerektiğine dikkat çekti. “Mevzuata göre gerçek indirimler, indirime esas alınan fiyatın son 30 gün içindeki en düşük fiyat olması zorunluluğu taşır. Aksi durumda bu, aldatıcı ticari uygulama olarak değerlendirilir.” dedi.
Kılıç, işletmelerin stok eritme, nakit akışını hızlandırma ve rekabetçilik amacıyla indirim uyguladığını belirtti. Ancak bazı firmaların bu durumu “fiyat algısı yönetimi” olarak kullandığını ifade etti. Özellikle mevsim geçişleri ve özel günlerdeki indirim kampanyalarının, tüketicileri aşırı harcamalardan kaçınmaya yönlendirdiğini belirtti.
“Kamuoyuna sunulan indirimli satışlar yalnızca bir fiyat politikası değil, aynı zamanda bir algı yönetimi aracıdır. Büyük harflerle yazılmış ‘Yüzde 70 İndirim’ gibi ifadeler, tüketicide kaçırma korkusu yaratarak aslında acele harcamaya yol açabilir. Tüketicilerin sorgulama yapmasını azaltarak plansız harcamaların önünü açmaktadır.” açıklamalarında bulundu.
Sahte internet sitelerine karşı dikkatli olunmalı
Kılıç, tüketici bilincinin artırılması gerektiğine vurgu yaparak, alışveriş öncesinde ihtiyaç listesi hazırlanmasının ve ürünlerin fiyat geçmişinin kontrol edilmesinin önemine değindi. Finansal disiplini bir tüketici sorumluluğu olarak niteleyen Kılıç, tüketicilere şu önerilerde bulundu:
“İhtiyaç dışı bir ürün, yüzde 90 indirimli bile olsa gereksiz bir harcama olarak değerlendirilmelidir. Sabit gelirli tüketiciler, aylık gelirlerine dayanarak harcamalarını planlamalıdır. Gelir değişmediği sürece harcamaların artırılması, kısa vadede avantaj sağlasa da gelecekte borç yükü oluşturabilir. Kredi kartı, bir gelir kaynağı olarak görülmemeli, taksit oranlarının küçük olması alışverişi normalleştirmemelidir.” şeklinde uyarılarda bulundu.
Kılıç, indirim dönemlerinde e-ticaret platformlarını taklit eden dolandırıcılık faaliyetlerinin artış gösterdiğini belirterek, tüketicilerin yalnızca “.com.tr” uzantılı veya tanınmış markaların resmi sitelerini tercih etmelerinin faydalı olacağını ifade etti. Sosyal medya üzerinden paylaşılan aşırı indirim vaatlerine karşı dikkatli olunması gerektiğini belirten Kılıç, “Aşırı indirim vaadi, genellikle dolandırıcılığın en önemli işareti olarak karşımıza çıkar. Site adresleri mutlaka kontrol edilmeli, kapıda ödeme seçeneği bulunmayan ve iletişim bilgileri eksik olan sitelerden uzak durulmalıdır.” dedi.
Harcamaların gelirle uyumsuz olması durumunda borç sorunu, psikolojik stres ve aile içindeki huzursuzluklar ortaya çıkabilir. Kılıç, tüketicinin farkındalığının, indirimli satışlarda belirleyici bir unsur olduğunu vurguladı.


