AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen tarafından TBMM Genel Sekreterliğine sunulan raporda şu başlıklar yer aldı: “Giriş”, “AK Parti’nin Meseleye Bakışı”, “AK Parti Döneminde Atılan Tarihi Adımlar”, “Çözüm Arayışlarımız”, “Türkiye Yüzyılı ve Terörsüz Türkiye”, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Çalışma Seyri ve Temsili”, “İlkesel Eşik; Tespit ve Teyit Mekanizması”, “Kamu Düzeni ve Süreç Yönetimi”, “Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge”, “Ekonomik Etkiler”, “Uluslararası Tecrübeler ve Türkiye Modeli”, “Hukuki Düzlem: Müstakil ve Geçici Kanun”, “Toplumsal Uyum” ve “Tasfiye Sonrası Demokratikleşme Perspektifi”.
Raporun “Giriş” kısmında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde oluşturulan “Terörsüz Türkiye” hedefinin, “devlet ve millet projesi” olarak kabul edildiği ve bu çerçevede milletten aldıkları destekle sorunu çözme çabalarının sürdüğü ifade edildi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun öneminin vurgulandığı raporda, Komisyonun karar alma süreçleri ve konulara duyarlılığı, demokrasi açısından anlamlı bir adım olarak değerlendirildi. “Bu çerçeve geçmişte yaşanan acılardan ve bugün karşılaşılan gerçeklerden yola çıkarak geleceğin ihtiyaçlarını gözetmelidir.” denildi.
Raporda, sürecin Türkiye’nin geleceği için yüksek bir sorumlulukla şekillendiği belirtilerek, “tarihi bir millet ve devlet görevi” olduğuna dikkat çekildi.
“AK Parti’nin Meseleye Bakışı” başlığında, meselenin bir “demokratikleşme” meselesi olarak görüldüğü ifade edilerek, “Kürt meselesi, Türkiye’nin kendisiyle imtihanı meselesidir.” görüşüne yer verildi. Sorunun çözüminde yönetim kapasitesinin artırılması gerektiği belirtildi.
Raporda, AK Parti döneminde meselenin nasıl ele alındığına ve “demokratikleşme” adımlarına dair bilgiler verilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt sorunu konusundaki değerlendirmelerine de yer verildi.
“Çözüm Arayışları” bölümünde, “Demokratik Açılım: Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” gibi önemli adımların atıldığı bilgisi verildi. Kürt meselesinin sadece terör bağlamında değil, siyasi, hukuki ve kültürel anlamda ele alınması gerektiği ifade edildi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun adımlarının aktarıldığı bölümde, kamuoyundaki adalet beklentisi ve güvenlik taleplerinin dikkate alındığı belirtilerek, “Terör bitsin, evlatlarımız değil, silahlar toprağa gömülsün.” fikrinin yayıldığına vurgu yapıldı.
Raporun “İlkesel Eşik: Tespit ve Teyit Mekanizması” bölümünde, terör örgütünün silah bırakmasının ve varlığının sona erdirilmesinin devlet tarafından tespit edilmesinin önemli bir aşama olduğuna dikkat çekildi. Bu sürecin güvenlik kurumları arasında sağlanacak koordinasyonla yürütülmesi gerektiği vurgulandı.
“Terörün tasfiyesini istemeyen iç ve dış unsurların süreci sabote etme potansiyeli bulunmaktadır.” uyarısında bulunulurken, sürecin her aşamasının toplumsal onayla gerçekleştirilmesinin önemi belirtildi.
“Türkiye modeli” başlığında, Türkiye’nin güvenlik tehditleri karşısında kararlı tutum sergileyeceği ve PKK’nın tüm unsurlarının tasfiyesi gerektiği kaydedildi. Suriyeli tüm kesimlerle işbirliği yapılması gerektiği ifade edildi.
Terörün ekonomiye verdiği zararın 2 trilyon doları bulduğu belirtilerek, terörün ortadan kalkmasının Türkiye’nin ekonomik potansiyelini ortaya çıkaracağı kaydedildi.
Raporda, Türkiye’nin terörle mücadele konusunda uluslararası deneyimlerinden yararlanarak kendi modelini geliştirebileceği ifade edildi. Türkiye’nin hukuk sistemi ve toplumsal yapısının terörle mücadelenin temelini oluşturması gerektiği dile getirildi.
Raporun “Hukuki Düzlem” bölümünde, terörün kalıcı olarak ortadan kaldırılabilmesi için toplumca benimsenmiş bir hukuk çerçevesinin oluşturulması gereği vurgulandı. Müstakil ve geçici kanunların hazırlanmasının gerekliliği belirtildi.
Ayrıca, “Toplumsal Uyum” bölümünde, geçmişte örgütsel yapılarla ilişkisi olan bireylerin durumlarının hukuk çerçevesinde değerlendirileceği ifade edilerek, bireylerin silahı ve şiddeti reddetmesi gerektiği vurgulandı.
Raporda ayrıca, “Toplumsal Uyum” bağlamında, güçlü bir kurumsal koordinasyonun sağlanması gerektiği ifade edilerek, güvenliğin sağlanmasının önemli bir ilk adım olduğu belirtildi. Bu süreçte sağlanacak sosyal, ekonomik ve psikolojik iyileşmelerin önemine dikkat çekildi.
Demokratik siyaset zemininde terör baskısının kalkması ile daha geniş bir tartışma imkanının doğacağı kaydedildi. Türkiye’nin yüksek standartlı demokrasi hedefine ulaşma çabalarının süreceği ifade edildi.
Raporun nihai bölümünde, yapılacak yasal düzenlemelerin ilgili tüm kurumların görüşlerini alarak, saha verileri ve hukuki risk analizleriyle hazırlanması gerektiği ifadeleri yer aldı. Her adımın sosyal barış ve adaletin sağlanması yönünde bir kazanıma dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı.


