🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Mizofoni: Günlük Sesler Hayatı Zorlaştırıyor!

Mizofoni: Günlük Sesler Hayatı Zorlaştırıyor!

featured
0
Paylaş

Prof. Dr. Nuray Atasoy, mizofoni olarak bilinen durumun, günlük hayatta yaygın olarak karşılaşılan sesler, örneğin “çiğneme”, “yutkunma”, “ağız şapırdatma”, “kalem tıklatma” ve “saat tıkırtısı” gibi seslere karşı aşırı duyarlılıkla kendini gösterdiğini aktardı.

Atasoy, bu tür seslerin bireylerde kaygı, öfke ve tiksinti gibi yoğun duygusal tepkileri tetikleyebildiğini belirterek, mizofoninin bir hastalık olmadığını ve doğuştan ya da ergenlik döneminde ortaya çıkabileceğini ifade etti.

Terleme, kızarma ve tansiyon artışı gibi tepkiler

Mizofoninin aile içerisinde birkaç bireyde birden görülebileceğine dikkat çeken Atasoy, “Bu sesler o kadar yıpratıcı hale geliyor ki, bazı kişiler bu seslerin meydana gelebileceği durumlardan kaçınırken kaygı, endişe hatta depresyon gibi sorunlar yaşayabiliyor. Ayrıca, aynı masada diğer insanlarla yemek yeme gibi sosyal faaliyetleri sürdürmekte zorluk çekebiliyorlar” açıklamasında bulundu.

Atasoy, bu durumun günlük yaşamı olumsuz etkileyebileceğini vurgulayarak, “Seslere maruz kalan bireyler, seslere takılmaya başladıklarında strese bağlı olarak terleme, titreme, kızarma ve tansiyon artışı gibi fizyolojik tepkiler geliştirebiliyorlar” şeklinde konuştu.

Mizofoninin genellikle ergenlik döneminde fark edilme eğiliminde olduğunu ve hem hafif hem de şiddetli vakaların sıkça gözlemlendiğini belirten Atasoy, seslere karşı aşırı hassasiyeti olan bireylerin zaman zaman ailelerine karşı sert tepkiler verebildiğini de ekledi. Bu durumun aile içindeki çatışmalara yol açabileceği uyarısında bulundu.

“Hafif vakalarda ilaç tedavisi gerekli değil”

Atasoy, mizofonisi olan bireylerin zamanla duruma uyum sağladığını ve yetişkinliğe adım attıklarında sesleri dinlememeyi başarabildiklerini ifade etti. Dikkatlerini başka yönlere vererek sorunla başa çıktıklarını da sözlerine ekledi.

Mizofoninin nedenleri hakkında kesin bir bilgi olmadığını belirten Atasoy, psikoeğitim, bilişsel yaklaşımlar ve kaygı ya da takıntılara yönelik tedavilerin uygulandığını söyledi. İlaç tedavisinin, hafif vakalarda genellikle gerekli olmadığını ancak yoğun fizyolojik tepkiler, öfke kontrol sorunları ve uyku ile beslenme bozuklukları görüldüğünde etkili olabileceğini aktardı.

Mizofoninin bireylerin eğitim hayatını da etkileyebileceğini belirten Atasoy, “Seslere aşırı tepki veren bireylerde dikkat dağınıklığı görülebiliyor. Eğer bu kişiler ‘Dinleyemiyorum, odaklanamıyorum.’ diyorsa, tedaviye ihtiyaç olabiliyor. Problemin düzeyi ve kaygı, depresif ve takıntılı durumların gelişip gelişmediği tedavi gereksinimini belirleyen etkenlerdir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Nuray Atasoy, mizofoninin kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta görüldüğünü, rahatsızlığın sadece bireyi değil, çevresindekileri de olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Eğer kişi günlük yaşamını ve iyilik halini olumsuz etkileyen bir durumla karşı karşıya kalıyorsa, mutlaka bir uzmandan yardım istemesi gereklidir. Aksi takdirde, kaygı bozukluğu, depresyon veya takıntılı durumlar kişinin sosyal ve eğitim hayatını, ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir” dedi.

Mizofoni: Günlük Sesler Hayatı Zorlaştırıyor!
+ -
Bizi Takip Edin