Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğünde görevli uzmanlar Ahmet Deryol, Mehmet Emre Şamcı ve uzman yardımcı Efe Mert Ustaoğlu tarafından hazırlanan “TCMB Faiz İndirimlerinin Kredi ve Mevduat Faizlerine Yansımaları” analizi, TCMB’nin blog sayfasında, Merkezin Güncesi’nde erişime sunuldu.
Bu çalışmada, TCMB’nin politika faizinin, bankaların 1 hafta vadeli borçlanma faizi olduğu vurgulanarak, politika faizindeki değişikliklerin kredi ve mevduat fiyatlamaları üzerinde etkili olmasının beklendiği ifade edildi. Ancak, bankaların ekonomik beklentileri, likidite durumu, makroihtiyati düzenlemeler ve risk algısının bu etkileşimi değiştirebileceği dikkat çekildi. Analiz, TCMB’nin 2025 yılının Temmuz ayından itibaren uyguladığı faiz indirimlerinin mevduat ve farklı vadedeki kredi faizlerine nasıl yansıdığına odaklandı.
Analizde, politika faizinin özellikle Türk lirası cinsinden likidite ihtiyacında bankaların borçlanabileceği bir oran olduğuna dikkat çekildi. “Politika faizinden borçlanma imkânı olan bir bankanın, bu faiz oranının çok üzerinde bir mevduat fiyatlaması yapması, fonlama maliyetlerini artırır. Eğer mevduat fiyatlaması, politika faizinin altında kalırsa bankaların mevduat kayıpları yaşanabilir. Bu sonuçla birlikte, TCMB politika faizini değiştirerek mevduat faizleri üzerinde etki yaratır.” ifadesine yer verildi.
Merkez bankalarının politika faizindeki değişikliklerin kredi faizlerine ve mevduat faizlerine etkilerinin farklılık gösterebileceği ifade edildi. Bankaların fonlama maliyetlerini, düzenleme maliyetleri ile kar beklentilerini ekleyerek kredileri fiyatladıkları sonucuna varıldı.
Ayrıca, analizin bir bölümünde, kredilerin mevduatlara nazaran daha uzun vadeli olması nedeniyle enflasyon gibi makroekonomik beklentilerin ve geri ödeme riskinin de kredi faizleri üzerinde belirleyici olduğu belirtildi.
TCMB’nin piyasaya sağladığı likiditenin maliyetini belirlemek için, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin (AOFM) önemli bir gösterge olduğu ifade edildi. Bunun yanı sıra, TCMB’nin, 2025 Mart ayında politika faizinin üzerine taşıdığı AOFM’yi, enflasyon görünümündeki iyileşmeye bağlı olarak Haziran ayında yine politika faizine yaklaştırdığı kaydedildi. “TCMB’nin son aldığı kararlarla birlikte AOFM, yüzde 38 seviyelerinde işlem görmekte.” denildi.
2025 Temmuz ile Ekim dönemindeki politika faiz indirimlerinin kredi ve mevduat faizlerine etkileri de incelendi. Bu bağlamda, “Politika faizinin bankaların fiyatlamalarına etkisini ölçerken önemli bir detay göz önünde bulundurulmalıdır. Bankalar, merkez bankalarının öngörülebilir kararlar aldığı dönemlerde faiz kararlarını önceden fiyatlar. Örneğin, 4 Temmuz’da açıklanan Haziran ayı enflasyonunun beklentilerin altında çıkmasıyla, 24 Temmuz’daki beklenen faiz indirimi kredi ve mevduat fiyatlamalarına erken yansıdı. Bu nedenle incelenen dönemi, politika faizindeki değişikliklerin başlamasından önceki iki haftayı da dikkate alarak gerçekleştirdik.” değerlendirmesi yapıldı.
“TCMB’nin faiz indirimleri, kredi ve mevduat faizlerine yansıyor”
Analizde, TCMB’nin Temmuz-Ekim döneminde toplamda 650 baz puanlık bir politika faizi indirimi gerçekleştirdiği hatırlatıldı. Bu indirimin, 4 Temmuz-5 Aralık 2025 döneminde banka faizlerine belirgin bir şekilde yansıdığı ifade edildi.
Tl mevduat ve ticari kredi faizlerinin yaklaşık 690 baz puan gerilediği belirtilirken, ihtiyaç kredisi faizlerinin 300 baz puan azaldığına da dikkat çekildi. Firma ölçekleri incelendiğinde, büyük işletmelerin kredi maliyetlerinin 630 baz puan düştüğü, KOBİ’lerde ise bu düşüşün daha belirgin olarak 750 baz puan olarak gerçekleştiği ortaya kondu.
İhtiyaç kredisi faizindeki düşüşün sınırlı kalmasında, kredi büyümesine yönelik uygulanan makroihtiyati önlemlerin etkili olduğu değerlendirildi. “Bu bulgular, politika faizindeki indirimin bankaların kredi ve mevduat fiyatlamalarına önemli ölçüde yansıdığını gösteriyor.” denildi.
Kısa vadeli faiz oranlarının politika faizi değişikliklerinden doğrudan etkilendiği, uzun vadeli faizlerin ise enflasyon beklentileri ve risk primleri gibi etkenlerle şekillendiği belirtildi. İlgili dönemde gerçekleştirilen toplam 650 baz puanlık indirimin, 0-12 ay, 12-24 ay ve 24 ay ve üzeri vadedeki ticari kredi faizlerine sırasıyla 480, 720 ve 400 baz puan düşüş olarak yansıdığı ortaya çıktı. Bu noktada, 24 Temmuz sonrasında uzun vadeli faizlerin, ülke risk primindeki azalma ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyle birlikte gerilediği vurgulandı.
Analiz, üç ana noktayı vurguladı: Öncelikle, TCMB’nin faiz indirimlerinin kredi ve mevduat faizlerine yansıdığı; ikincisi, kredi ve mevduat faizi dinamiklerinde kısa vadeli faizlerin politika faizi tarafından belirlendiği, uzun vadede ise beklentilerin ve risk algısının ön plana çıktığı; ve son olarak, uzun vadeli faizlerin sürdürülebilir düşüşü için enflasyon beklentelerinin kontrol altında tutulması ve risk priminin sınırlı tutulması gerektiği ifade edildi. Bu bağlamda, sıkı para politikası duruşunun, kredi ve mevduat faizlerini etkilemenin yanı sıra faiz aktarımının kalıcılığı açısından da kritik bir öneme sahip olduğu sonucuna ulaşıldı.


